kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Heath Ledger, Dylan’ın starlık dönemini canlandırıyor.

Beni tanımlama yeter

Yeşim TABAK
Beni Orada Arama, öncelikle hisler ve izlenimler üzerine kurulu. Film tanımlanmak istemeyen Bob Dylan'ı yenilikçi bir biçimde anlatıyor. Film sayesinde Dylan'ın albümlerine ilgi de arttı..
Tanımlanmak, bazıları için ölmeye benzeyebilir. Ortaya önce iltifat gibi çıkan yorumlar bile, klişeye dönüştüğü anda ayak bağıdır çünkü. Noktayı koyar, defteri kapatır. Artık o şahıs raftaki yerini almıştır ve 'işlevsel'dir. Duruyordur, o halde bir ihtimal, ölmüştür de. 'Rahat batan' sanatçılar, çoğu zaman cesaret edip değişmeyi veya bambaşka alanlara kaymayı da göze alır. İnsan arada "Eski işleri daha iyiydi," diye söylense de, arayışın sürdüğünü görmeye için için memnun olur. ("Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır" sözünü anmanın yeridir.)

KARMAŞIK BİR KİŞİLİK
Todd Haynes'in Bob Dylan filmi ('biyografisi' kesinlikle değil çünkü) Beni Orada Arama, Dylan'ın portresini böyle bir 'arama ve bulma' hikâyesi olarak çizmiş. Filmde Dylan'ın farklı yönlerini ortaya koyan altı karakter var. Bir peygamber (Christian Bale), bir haydut olarak Billy the Kid (Richard Gere), bir şair olarak Rimbaud (Ben Wishaw), 'star elektriği' (Heath Ledger), Dylan'ın en bildik ve en şenlikli imajı (Cate Blanchett) ve Woodie Guthrie (Marcus Carl Franklin). Guthrie, Dylan'ın erken yaşlarda hayran olduğu, sonradan hasta yatağında gidip tanıştığı ve dost olduğu müzik idolü. Haynes, Beni Orada Arama'nın başında 'altı Bob Dylan'ı bizimle tanıştırırken, 14 yaşındaki Franklin'in canlandırdığı Guthrie'yi, 'sahte' sıfatıyla takdim ediyor. Sahte, yani henüz olmamış, hatta özenti... "Kimseden etkilenmedim, tarzım tamamen bana ait," diyecek kadar yalancı bir müzisyen için, bu benzetme rahatsızlık sebebi olabilirdi. Ününün doruğundayken Beatles'a duyduğu hayranlığı ortaya koyup onlarla özel bir buluşma ayarlatmaktan, hatta Beatles ve benzerleriyle Amerika'yı saran Britanya rock'n roll'undan kılık kıyafetine kadar etkilenmekten çekinmeyen Dylan için, bu türden bir 'sahtelik'in sorun olmadığı garanti. Beni Orada Arama, 20. yüzyılın en büyük hayranlık yaratmış adamlarından birini, öncelikle bir şeylere, birilerine hayranlıkla sarılmayı bilen adam olarak anlatıyor. Elektro gitarını bir kenara atıp gerçeği folk müziğin gelenekçi yapısında arayan, protest müzisyen olarak göklere çıkarılan, tam da böyle etiketlendiği sırada bundan çark edip rock'n roll'a merak saran, bu noktada ihanete uğradığını düşünen hayranlarına çekinmeden posta koyan, hayatının bir noktasında İsa hayranı kesilip Hıristiyanlığa geçen, aynı dönemde antisemitizm kuruluşlarına bağışlar yaptığı da 'söylenen' bir Musevi...

SIRADIŞI ANLATIM
Sürüyle başyapıt ve bir o kadar da, özensizlikle eleştirilen albüm üretmiş bir müzisyen. Hayatı, yaşama şeklini bir sanat eserine dönüştürecek kadar ciddiye alan müthiş bir alaycı (- "Hayranlarınıza bir kelime söyler misiniz?" -"Astronot!") . Dylan'ın bütün bu çelişkiler dünyasında her şeyden önce kendisine, tam da bu yüzden aslında hayranlarına da ihanet etmemiş olduğu, filmden çıkarılabilecek fikirlerden ya da daha doğrusu hislerden biri. Beni Orada Arama, öncelikle hisler ve izlenimler üzerine kurulu. Filmde, olayların birbirini takip ettiği bir hikâyeleştirmeyi, arayın ki bulasınız. Film bir karakterden diğerine uyarıda bulunmaksızın atlıyor ve karmaşıklığına rağmen, tatsız bir zorlayıcılığın yanından geçmiyor. Velvet Goldmine'da yine farklı isimler vererek ama alenen David Bowie'nin başını çektiği glam rock dünyasını, Far from Heaven'da Douglas Sirk usulü klasik Hollywood melodramlarını kendince yorumlayan Todd Haynes, Bob Dylan'ı anlatırken de kuru tanımlamalardan ve düz bir belgecilikten bucak bucak kaçmış. Kimsenin çıkıp da filmle ilgili 'o olay öyle değil de böyleydi' diye şikâyet listesi sunamamasının sebebi de bu. Bugüne dek Dylan dışında çok az sanatçıya, bu kadar yaratıcı bir film nasip oldu. Ve elbette, giderek daha çok insan, özellikle de gençler, bu aralar Bob Dylan'ın deniz derya diskografisinde yolunu aramaya başladı.
Haberin fotoğrafları