kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Nisan 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Ergenekon'un parmak izleri

Türkiye'yi istikrarsızlığa sürükleme çabası içinde bir oluşum, varlığını giderek daha da hissettiriyor.
12 Eylül öncesinin Kahramanmaraş, Çorum katliamlarının, 12 Eylül sonrasının Sivas kıyımının bir benzerini geçen akşam Sakarya'da yaşayabilirdik.
Bir gençlik örgütü tarafından yönlendirildiği anlaşılan kalabalıklar, tahrikle aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yurttaşlarımıza saldırıya kışkırtıldı.
Bir yurttaşımız kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi çok korkutucu olayların önü alınabildi.
Bu, NATO ülkelerindeki adıyla Gladio, Türkiye'deki adıyla Ergenekon adı verilen "derin devlet" organizasyonunun düzenlediği olaylardan biri belli ki.
Amaç, yurttaşları çatışmaya sokup ülkede güvenlik konusunda endişe yaratmak, ekonomiyi daha da kötüleştirmek, yaratılan istikrarsızlık ortamında hak ve özgürlükleri askıya alıp baskıcı bir yönetime yol açmak.
Kimilerinin küçümsediği, ısrarla görmezden geldiği bu örgütlenmenin gücü ortada.
Türkiye, devlet içine çöreklenmiş bu yapıyı söküp atmadığı sürece huzur ve rahata kavuşamayacak.
Şu anda bir savcı, elindeki tüm imkanları kullanarak bu örgütü ve sorumlularını ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Tıpkı İtalyan Gladiosu'nu ortaya çıkaran Savcı Felice Casson gibi.
Casson dün arkadaşımız Ecevit Kılıç'a verdiği röportajda merkez solun, bu çabasında kendisine çok destek olduğunu anlatıyordu.
Ülkemizde ise kendisine merkez sol diyen kesimin ne yazık ki, böyle bir derdi yok.
Casson'un kendisinin de altını çizdiği gibi, dönem itibariyle İtalyan Gladiosu'nu çökertmek göreceli olarak daha kolaydı.
Türkiye ise bir yandan coğrafyası, bir yandan ülke içi sorunları nedeniyle daha zor bir ülke. Güçlü devlet geleneği, "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışına sahip bir ülke aynı zamanda.
Yargı önüne giden davaların bile akıbeti belirsiz hale gelebiliyor, hakimlere talep ettiği bilgi ve belgeler ulaştırılmayabiliyor.
Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vuran Rahip Santoro cinayeti, Hrant Dink suikasti, Malatya kıyımı, Danıştay saldırısı gibi olaylarda hep aynı örgütün parmak izlerine rastlıyoruz.
Failler değişiyor ama yöntem, koruma ve karartma metotları değişmiyor. Kullandıkları gençlik örgütü bile aynı.
Bu Türkiye'de her insanın can ve mal güvenliğine en büyük tehdit.
Onun için Türkiye'de hukukun üstünlüğüne inanan herkesin, başta medya olmak üzere bu örgütlenmenin üstüne gitmesi, deşifre olmasına yardımcı olması büyük önem taşıyor.