kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cardinale, yönetmen Luchino Visconti için ‘O benim hocamdı’ diyor.

Bazıları bir kere yaşar, ama Claudia 100 kere

Evrim ALTUĞ FOTOĞRAFLAR: ERKAN SEVENLER
Albert Camus'nün annesini oynamaya hazırlanan ve 100'ü aşkın filmde rol alan Claudia Cardinale, "Erotizm, perdede çırılçıplakken değil, hayal kurma seviyesinde kaldığınız oranda güzeldir," diyor..
- Sophia Loren ve Gina Lollobrigida ile aynı kulvarda 'bomba' gibi anılmak iyi mi?
- Hayır. BB (Brigitte Bardot) ve CC (Claudia Cardinale) vardı o zamanlar. Esas olan buydu ve ikimiz birlikte Petrolcüler filmini yaptığımız zaman, özellikle basın bizim birbirimizi öldüreceğimizi sandı ama hiç öyle olmadı. Sophia ve Gina'ya gelince, aslında ben bir sonraki kuşaktanım ve biz Loren'le hâlâ aynı kuşaktanız. Zaten fiziksel olarak da, bu bağlamda kıyaslanmak için farklıydık.

- 2000'li yılların sinema sanatında, romantizmin kapladığı alan daraldı mı?
- Ben sinemanın sihirli yıllarından geliyorum; ki o zamanlar sinema insanlara rüya gördürürdü. Günümüzde, sinemadan çıktığınızda adeta gündelik hayatla örtüşür bir ruh haline giriyorsunuz.

- Filmlerin indirildiği, kopyalandığı günümüz 'ev sinemaları' ve dijital 'cep sinemaları'na bakışınız nasıl?
-
UNESCO iyi niyet elçiliği ve Avrupa Parlamentosu'ndaki aktif görevlerim kapsamında, bu konuda birçok sanat insanıyla temas halindeyim. Amacım, her şeyin internet üzerinde izlenmemesine yönelik bir çaba ortaya koyabilmek. Konunun uzmanlarıyla ortak sorunumuz, internetin ve günümüz teknolojisinin gelişimi karşısında her türlü eserin bir biçimde haksız yere çalınabiliyor olması. Benim için sinema, sonuçta bir grup kalabalık insanın salonda ışıkların sönmesi ve perdenin aydınlanması ile o sihri yaşaması demek. Bir konsere gittiğinizde de ışıklar kararır ve sanatçı orada performansını gösterir. Aynı şeyi internet size ne filmde ne de müzikte veremez.

-Yönetmenleri birer heykeltıraşa benzetseydik, sizi en iyi yontan ve güzelliğinizi ortaya çıkaran kim olurdu?
-
Benim hocam Visconti'ydi. Onunla Leopar filminin üretim sürecinde birlikte çalıştık. Onunla her şey, tıpkı bir tiyatro yapımındaki kadar programlıydı. Kaşınızı bile istemsiz, programsız biçimde oynatmanız söz konusu bile olamazdı; her şey önceden hesaplanmıştı. Fellini'de ise durum tam tersiydi. Onun setindeyken, setteki insanların her birinden bir ses çıkıyor ama bu gürültü arttıkça, Fellini'nin amacı daha çok ortaya çıkıyordu. Ben de zaten 8 1/2'da bir nevi kendimi canlandırmış oldum; onun ilham perisiydim.

- Karakteri canlandırma biçimi yönünden, bugüne kadar sizde iz bırakan en güzel ve en çirkin örnekler hangileri oldu?
-
Aslında her zaman yönetmenler tarafından davet edilen ben olduğum için, kendimi bu konuda şanslı kabul ettim. Onlarla çalıştığım için çok mutluyum. Tabii sadece yönetmenlerin bir talebini yerine getirmedim; benden sık sık soyunmamı istediler. Ama ben hiçbir zaman bunu yapmadım. Bence erotizm, sinema perdesinde bir kadını çırılçıplak gördüğünüz oranda değil, hayal kurma seviyesinde kaldığınız düzeyde güzeldir.

- Küreselleşen sinema sektörü, ulusal sinema anlayışının geleceği için bir fırsat mı?
- Her ne kadar birlik içinde olunmasına yürekten inansam bile, ABD sinemasının Paris'te veya İtalya'da ya da Türkiye'deki sinemayı görmeme engel olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kesinlikle, yerel kültürler korunmalı.