kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kötü entelektüel iyi entelektüeli kovar

Enif YAVUZ
10.02.2008
Cumhurbaşkanı Gül'ün yazarlar davetinde yer alan şair Hilmi Yavuz, yemeğin 'gizli gündemini' ve polemik yaşadığı yazarları anlattı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Kötü entelektüel iyi entelektüeli kovar
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçtiğimiz pazartesi günü beş ünlü yazara Çankaya Köşkü'nde verdiği yemekle ilgili çok tartışma yaşandı. Özellikle Adalet Ağaoğlu'nun "Yemekteki diğer yazarların konuşmaması, Türkiye'nin sorunlarını gündeme getirmemesi," eleştirisi bir kesim tarafından öne çıkartılırken, bir kesim tarafından da tepkiyle karşılandı. Buna tepki gösterenlerden biri de yemekte yer alan şair Hilmi Yavuz oldu. Yavuz ile yemekte yaşananları ve Adalet Ağaoğlu'nun sözlerini konuştuk.

- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün çok tartışılan yemeğine davet edildiğinizi nasıl haber aldınız?
- İlk çağrının Halil İnalcık ve Talat Halman'a yapıldığı haberi yayınlandıktan sonra Zaman gazetesinde bir atlatma haber çıktı. Bu haberde cumhurbaşkanının bu tür davetlere devam edeceğini ve ikinci grupta Hilmi Yavuz ve Rasim Özdenören'in, üçüncü gruptaysa Selim İleri, Adalet Ağaoğlu ve Elif Şafak'ın çağırılacağı bilgileri yer aldı. Ancak uzun bir süre ses çıkmadı. Bunun üzerine haberi yazan arkadaşa "Yine bir asparagas ürettiniz," dedim. O ise bilgiyi çok emin bir kaynaktan aldığını söyledi. Sonra bütün bu isimlerin tek bir seferde çağrılacağını öğrendim. Bunun nedeni Cumhurbaşkanı Gül'ün sık sık seyahatte olmasıydı. Yemek 8 Şubat'ta olacaktı ama sonra dört gün erkene almışlar. Ben haberi okuduğum ve doğruluğuna inandığım için biraz hazırlıklıydım ve doğrusunu söylemek gerekirse şaşırmadım, çok da memnun oldum.

- Niçin bu kadar memnun oldunuz, davet edenin cumhurbaşkanı olması nedeniyle mi?
- Türkiye'de popüler kültür, sanatçı kavramını kötü bir biçimde degrade etti yani değerden düşürdü. Sanatçı deyince akla birtakım popüler kültür kimlikleri geliyor. Bu davet bana Türkiye'de zaten öteden beri bir statü düşüklüğüne uğramış entelektüele itibarının iade edilmesi anlamında sembolik bir davranış olarak göründü.

DİNLERKEN SIKILDIK
- Yemeğe iki ayrı grup olarak gitmeyi mi tercih ederdiniz?
- Evet. Çünkü düşüncelerimizi daha geniş bir zamanda dile getirme fırsatımız olurdu. Meral Tamer'in bugünkü yazısında Adalet Ağaoğlu "Ben çok konuştum ama çok konuştuysam bunu benim yaşlılığıma versinler," dediği için benim söylememde sakınca yok; gerçekten Adalet Hanım çok konuştu. Konuşmalarının büyük bir kısmı da kendi özel yaşamıyla ilgiliydi. Sayın Cumhurbaşkanı da bizler de nezaketle ama, kendi adıma söylüyorum, sıkılarak dinledik.

- Davet edilen diğer isimleri duyduğunuzda şaşırdınız mı?
- Gazetedeki haberde Adalet Ağaoğlu'nun adı yoktu. Listeye sonradan alındığını öğrendim. Diğer çağrılan arkadaşlarla birlikte olmaktan bir tedirginlik yaşamadım.

- Neden 'Ben çağrılıyorum?' diye düşündünüz mü hiç?
- Çağrılmamda olağanüstü bir durum söz konusu değildi. Son 50 yıldır gerek edebiyat alanında gerek düşünce alanında bir şeyler yazmaya ve üretmeye kendisini adamış bir kimlik olarak, böyle bir öncelik hakkımın bulunduğunu düşünüyorum. Biz belli bir yaşa gelmiş insanlarız; Doğan Hızlan da öyle, Adalet Ağaoğlu da...