kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Bazen öyle yumruk gibi oturuyor

Küçük bir deney.
İzlediğiniz, bildiğiniz, sevdiğiniz ya da kızsanız da okuduğunuz gazetecilere, sorabilirseniz, bir soru sorsanıza.
Basit bir soru:
Özelleştirmeye karşı çıkan Tekel işçilerine (hükümet idaresindeki) devletin polisi tarafından eksi 10 derecede su sıkıldığında neden azıcık olsun ıslanmadınız, azıcık üşümediniz, azıcık ürpermediniz?
Bakın bu basit soru etrafında, boğazımdaki yumruk ne kelime, öyle çok şey düğümlüdür ki.
Soru size, (kimi) "gazeteci gözü" nün bir eyleme, bir fiile olduğu haliyle değil, görmesi veya görmemesi gerektiği biçimde bakabildiğini veya bakamadığını gösterir.
Bir tarafta "iktidara yakın" sayılanlar olabilir; iktidar fiili ile iktidar protestosu söz konusu olduğu için üstüne tek damla dahi su gelmez.
Bir tarafta "iktidara bindiren" ler bulunur; Tekel özelleştirmesi kendi medya gruplarını ilgilendirdiği için üstleri başları kupkuru kalır, bu somut konuda, iktidara muhalefet niyetiyle dahi tek kelime etmezler.
Liberaller de etmez; cumhuriyetçiler de.
Nice sıkı muhalif, bu konuda muhalefet edecek kadar sıkmaz kendini!
"Siyasi iktidar" a muhalefet ederken yiğitleşenin, medyadaki iktidar ilişkileri karşısında dili kıldan ince olabilir; yahut tam tersi.
Kimseyi suçlamıyorum.
Hepimizin bir şekilde ayağının battığı zemin bu.
Çıkarmaya gayret edersiniz, vicdanınızın ve mesleğinizin üstüne titrersiniz, her haksızlıkta içiniz titrer, aklınız, fikriniz, kaleminiz yerinde duramaz, o başka; yahut böyle şeylerin bir kısmı hiç yokmuş, olmamış gibi başka meselelerde "cesur, muhalif, liberal, demokrat, cumhuriyetçi, adaletten yana" görünmeye devam edersiniz.
"Görüntü" o kadar da işe yaramaz değildir; bilirsiniz.
Zaten sadece görüntü de değil.
Böyle azıcık içten pazarlıklı nice arkadaş, başka kimi meselede de hakikaten "iyi ve doğru şeyler" yapabilmekte, yazabilmekte, diyebilmektedir!
Ama yukarıdaki soru gibileri eşiktir.
Aşarsınız yahut aşamazsınız.
Hayat, insanların somut dertleri, kapsamlı özgürlük ihtiyacı, şu Anayasa'nın dahi insana dair çok maddesinin ihlali, baskı sistemleri, imtiyazlar, zümre egemenlikleri, nice aşağılama ve dayatma biçimi... hepsi böyle eşikler getirip önümüze koyar.
Eşikte patinaj yapmayı ya dert edersiniz...
Yahut umursamaz geçersiniz.
Ama herkes yemeyebilir!
Birikir, birikir, üstünüze yapışıp kalır.