kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Her köşe yazarı gazeteci mi?

Herkesin yerini ve ilkeleri şaşırdığı memlekette son garabetlerden biri, "iktidar ile liberaller ittifakı" denenin çözülmesiymiş.
Aslında bizim şöyle bir ayrıma ve tercihe ihtiyacımız var:
Hangi köşe yazarı öncelikle (ve bütünüyle) gazeteci ise, hangi köşe yazarı öncelikle "kanaat önderi, aydın, akademisyen, düşünür ve benzeri" ise, bunu açık açık açıklamalı.
Gazetecinin "iktidarla ittifak yapması" ne demek ki!
Nasıl bir şey bu?
Bu ne tür "meslek ilkesi" olabiliyor; etikle, bağımsızlıkla, gazetecilik işlevinin diğer gerekleriyle nasıl bağdaşıyor?
Olabilir; benimsersiniz, (sübjektif) yazı yazıyorsanız desteklersiniz, ama gazeteci iseniz hep mesafeniz olur.
"İttifak, yol arkadaşlığı" gibi nitelemelerden önce kendiniz utanırsınız.
Bir gün tepeniz atınca "ittifak bitti" demekten de utanırsınız. Başkalarının "anti-demokrat güçlerle ittifakı" vahim ise, "demokrasi" niyetiyle de olsa, bir "gazeteci" nin herhangi bir iktidarla ittifakı da en azından ayıptır.
Size göre iktidarın rengi ne olursa olsun, ittifak, istediğiniz kadar iktidarı kendi uzantınız sanın, sizi iktidar uzantısı, postası kılar.
Ama şöyle bir şey oldu memlekette:
Televizyonlar, köşe yazarını memleketin asli feylesofu kıldı. Hızla fikir çıkarıp hızla tüketen.
Gazeteci olduğumuzu unuttuk; "fast fetva" merciine dönüştük. Yani kimimiz.
Benzer şekilde, esasında gazeteci olmayanlar, elbette uzmanlıklarıyla, birikimleriyle yazıp çizebilecekler, esas işlerini köşelerinde beyan dahi etmeden "pseudo (sahte) gazeteci"ye dönüştü.
Elma ile armut karıştı. Armutlaştık!
Gazeteci iseniz hiçbir iktidar ittifakında işiniz olamaz!
İşiniz varsa da, esastan gazeteci olamazsınız!