kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Şubat 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Muhafızlar

Böyle zamanlar havamıza, suyumuza uygun zamanlardır.
Herkesin içindeki aslan, o "derin faşizan" azıcık veya epeycik, hemen ortaya çıkar.
"Dişler" keskinleşir, homurtular yoğunlaşır.
Hürriyetçi medyanın darbeci, cepheci, kışkırtıcı dişi bilenir...
Demokrat iktidarın otomatikman medya tehdit edişi; Başbakan'ın sanki lütufmuş gibi "ilaveye milaveye karışmıyoruz" deyişi...
Sanki medya ile iktidar, iktidarlar arasında al gülüm ver gülüm çıkar uzlaşmaları hiç yapılmamış gibi, çıkar savaşının çirkinliğinden filan dem vurulur.
Sosyal demokrat laik partinin aklına hemen idam gelir.
Bunun muhafazakar cevabı ancak beyaz çarşafla, kefenle verilir.
En çok imam hatip açmakla övünmüş eski bir başbakan, eski bir cumhurbaşkanı, darbe mağduru iken demokrat, hükümdar iken darbeci kostümlü demirbaşımız fişlerini çıkarır, tozlarını silkip nihayet hür manşetlerde yerini bulur.
Özgürlük isteyenler ile özgürlüklerinin gitmesinden korkanlar arasındaki o düşmanca bakışlar, o savaş ruhu arkasında, birbirlerine ne kadar benzeyebildiklerini maalesef pek az göz görür.
Her cephe, kendi geçmişinden gelen olanca baskıcı, müdahaleci, onca kırıcı, kıyıcı genlerinin kıpır kıpır olmasıyla bir hoşlaşır.
Asmak, kesmek, sürmek, tepesine inmek, bir kaşık suda boğmak, canına ot tıkamak...
Artık içinden ne geliyorsa!
Elinden veya sizinkilerin elinden ne geleceğini umuyorsan.
Zamanında, eski zamanlarda layıkıyla bir iç savaş yapamamanın;
Ancak taksitli iç savaşlarla, mevzi kıyım ve katliamlarla iş savaşı sürekli kılmanın;
O yüzden bu çağda toplumsal uzlaşmanın asgari hatlarını hala oluşturamamanın huzursuz ruhu, ruhsuz huzursuzlukları ele geçirir.
"Korku toplumu", birbirine güvensizliğin, birbirinden nefretin, en çok birbirine düşmanlıkla geçinmenin, hayatı zehir etmenin merdivenlerini koşar adım, kan ter içinde, salya sümük çıkar.
"Kendisi gibi olmayan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan, kendisi gibi değil kendi olmak isteyen" herkese karşı, neredeyse herkes, cümbür cemaat korku, siyasi, ideolojik, tarihi, manevi, maddi gerekçe kuşanır.
Kendini üstün, haklı, doğru, şaşmaz sayanların içindeki faşo sökün eder.
Başkasını cahillikle, inançsızlıkla, düşmanlıkla, aşağı olmakla, bölücülükle, pislikle suçlamanın o inanılmaz kıvancı, vicdanın üstünden dört nala geçip beyni istila eder.
Hayat, toplumlar, düşünce sistemleri vesaire; çelişkilerle, çatışmalarla ilerler, çatışmalarla sıçrayıp bir uzlaşma hattı yakalar. Öyle ilerler. O şekilde bir şeyleri aşar. Hak ve özgürlükler o şekilde gelişir, daha çok insanı kapsar.
Lakin burada şu oluyor:
Çelişki ve çatışmanın ana cephelerinin, baş taraflarının, her taraflarının tümü muhafazakâr.
Muhafazakâr muhafazakâr, muhafazakâr demokrat, muhafazakâr cumhuriyetçi, muhafazakâr liberal, muhafazakâr laik, muhafazakâr milliyetçi, muhafazakâr ulusalcı, muhafazakâr solcu, muhafazakâr komitacı!
Bu kadar kesif muhafaza ve muhafızlık; hakiki özgürlük, demokrasi, cumhuriyet, hukuk ufkunu boğar.