kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Stephen King, geçtiğimiz ağustos ayında kendi romanlarını gizlice imzaladığı bir kitapçıda görevliler tarafından yakalanmış, sonra serbest bırakılmıştı. King, Entertainment Weekly dergisinde köşe yazarlığı yapıyor.

Korkunun kralı elektronik kitabı sevdi

Stephen KING
Yazdığı korku ve gerilim romanlarıyla tanınan, Hayvan Mezarlığı, Yeşil Yol ve Christine'in yaratıcısı Stephen King, Amazon'un elektronik kitap cihazı Kindle'ı denedi, görüşlerini Entertainment Weekly dergisine yazdı..
Tatil boyunca ne mi yaptım? Şöyle güzelinden bir kitap okudum elbette. Robert Goddard'ın In Pale Battalions kitabından bahsediyorum. Goddard, Britanyalı bir romancı ve yazdığı gerilim kitapları geçenlerde Amerika'da yeniden piyasaya sürüldü. Daha önce kitaplarını hiç okumamıştım. Ama şimdi, Goddard'ı okumuş olmaktan gayet memnunum. Büyük çoğunluğu Birinci Dünya Savaşı'nda geçen, ama olayların ta 1968'e dek uzanabildiği esnek bir yapıya sahip olan In Pale Battalions, seks, sırlar ve cinayet üzerine, yani bütün güzel mevzular üzerine bir kitap. Eseri özellikle ilginç kılan şey ise, romanın merkezinde yer alan şeytan kadın Olivia Powerstock karakteri. Bu kadının en büyük mahareti, çevresindekilere acı çektirmek. Goddard, okuruna kitapta gerçekte ne olduğu konusunda tek bir tane değil, üç farklı çözüm sunacak denli akıllı bir yazar. Bu çözümlerden her biri, diğerlerinden daha tatminkâr. Bir başka deyişle, hep hatırlayacağım bir kitap bu, ama bir başka sebeple de unutmayacağım bir roman: ne de olsa bu, yeni satın aldığım Kindle'ımda okuduğum ilk kitaptı. Pek çoğunuz bu Kindle denilen aletin ne olduğunu zaten biliyorsunuz, Stevie Amca'nın şimdi söyleyecekleri, gözden ırakta bir kulübede ikamet etmekte olan kardeşlerimiz için. Bahsettiğimiz aygıt, Amazon.com adresinden satın alınabilmektedir. Piyasaya çıkmadan yapılan reklamlarda bu aygıtın normal boyutlarda bir kitaba benzediği söylenmişti, ancak bu yanlıştır. Kindle, beyaz plastik bir paneli olan, bu panelin ortasında bir ekranın ve o miniminnacık klavyelerden birinin bulunduğu bir aygıt. Açıklıyorum: henüz bu ufacık tefecik klavyeyi kullanmış değilim çünkü bu klavyeyi kullanmaya gerek görmedim. Klavyeler yazmak içindir, Kindle ise okumak için...

KİTAPLAR 10 DOLARA
Kitabın arkasında iki düğme var. Bunlardan birisi (gayet doğal olarak) açma/kapama düğmesi. Diğer düğme, aygıtın Whispernet isimli kablosuz bağlantı ağına bağlanmasını sağlıyor. Bu düğmeye basarak daha şimdiden 1 milyon kitabın okunmak için bekleştiği elektronik hangara giriş yapıyorsunuz. Olayın dezavantajı şu: şimdilik yalnızca Amazon'un Kindle dükkânındaki kitaplardan alabiliyorsunuz. Olayın avantajı ise şu: pek çok yeni kitabı 9 dolar 99 sente satan site, mahallenizdeki kitapçıdan daha ucuz. Ama sonuçta kitap kitaptır diye de düşünebiliriz. Ya da düşünebilir miyiz gerçekten de? Yazar ahbaplarımdan birinin bu konuda epey büyük çekinceleri vardı. Televizyon tarafından yetiştirilmiş, internet tarafından adam edilmiş biri olarak, bu yetenekli genç adam kitapların kitap formatında muhafaza edilmesini epey güçlü bir biçimde savunuyor. Ona kalırsa, hayatımızda 'gerçekten' yer tutan, güzel eşyalardır kitaplar. Ben ufak bir çocukken, insanlar "Kitaplar ev döşemeye de yarar," derlerdi, ben de bu yetenekli genç yazar dostumun ne demek istediğini bildiğimi söylemek isterim. Kitap kapakları mesela... Robert Goddard kitaplarının kapakları göz kamaştırıcı güzellikte. Örneğin In Pale Battalions'ın kapağında Birinci Dünya Savaşı'nın simgesi olmuş kıpkırmızı gelincikler, yemyeşil çayırların önünde durmuş bize bakıyorlar.

HAFİF VE BASİT
Kitabın Kindle versiyonunun 'kapağı' ise, kitapla yazarın isminden başka bir şey içermiyor. Çok sıkıcııııı! Pek çok Kindle kitabına kapak olarak, kitapların orijinal kapaklarını koymuşlar ancak maalesef siyah beyaz olarak. Ben hayatım boyunca hikâyenin o hikâyeyi insanlara ulaştıran aracılardan (bunlara yazarların kendileri de dahildir) daha önemli olduğunu savunmuşumdur. Bazı insanların sesli kitaplara karşı sahip oldukları önyargıyı anlamayı da hiç mi hiç başaramamışımdır. İyi hikâyeler yüksek sesle okunduklarında daha da güzelleşir, kötü hikâyeler ise hemen kendilerini belli ederler. Çünkü ses acımasızdır. Diyelim ki Patricia Cornwell'in geç dönem romanlarını, yazarın dile ne kadar az önem verdiğini düşünmeden dinlemek de, Sue Grafton'un gündelik hayatın en ince detaylarını gören bakış açısını fark etmemek de mümkün değildir. Kindle, kullanıcısını, iyi bir okurun seslendirdiği iyi bir kitap kadar mutlu etmekten uzak. Ama bir yandan da, elindeki olanakları kullanarak gayet iyi bir iş çıkardığını söylemek gerek. Gayet hafif, şarjı kolay kolay bitmiyor, kullanımı basit. Ve dünyamızda benim kadar uzun süredir yaşamakta olan kişiler için (ki burada pek de yüce gönüllü olmayan bir okurumun geçenlerde blog'unda benden 'o ihtiyar moruk' olarak bahsettiğini belirtmem gerekiyor), Kindle'ın süper bir özelliği daha var: Yazı karakterinin büyüklüğünü artırabiliyorsunuz. In Pale Battalions'ın basılı versiyonunda, kelimeler okunabilir olmakla birlikte, oldukça da küçüktü. Bir saat kadar sonra gözlerim yoruldu. Kindle'ın büyüteç özelliğiyle yaklaştırıldığında ise, harflerin boyutu epey artıyor ve parmağımı

SONRAKİ SAYFA
düğmesinin üzerinde bekletirken çok daha hızlı bir biçimde cümleleri okuyabiliyorum. Kindle'ı geceleri şarj etmek zorunda olmak gibi bir sorunu unutturacak denli güzel bir özellik bu. Bu arada, bugüne dek hiçbir romanı şarj etmemiş olduğumu da belirtmem gerek.

ARAÇ DEĞİL MESAJ
Bu Kindle isimli aygıt kitapların yerine geçecek mi peki? Hayır, geçmeyecek. Bunun tek sebebi, kitapların evlerde dekorasyon öğesi olarak kullanılması da değil. Kitaplar, içlerindeki o incelikli ve güzel fikirlerle uyumlu, narin eşyalardır, bu kırılganlıkları onları benzersiz kılar. Ama acaba Kindle, okurların hayatını zenginleştirebilir mi? Şimdiye dek Kindle'da bir buçuk adet kitap okumuş biri olarak, "Evet, zenginleştirebilir," diyorum. İlk başlarda, bir müddet, bir ekrana baktığımın, sayfaları çevirmek yerine parmağımla bir düğmeye bastığımın farkındaydım. Fakat sonra okuduğum hikâye beni içine aldı, zaten iyi hikâyelerde hep böyle olur. Artık Kindle'ımı hiç düşünmüyordum; birisi çıkıp şu şirret kadını, Leydi Powerstock'u durdursun diye içim içimi yiyordu. Artık aracı değil, mesajın kendisiydi önemli olan ve zaten olması gereken de budur. Peki kitabı okurken aklınızı karıştıran kelimelerin tanımlarına sözlükten bakabildiğinizden bahsettim mi? Ben Kindle'ı şöyle tarif ediyorum: içinde hikâyelerin saklandığı bir aygıt. Bunda da nasıl bir sorun olabilir ki?

Çeviren: Kaya Genç
Haberin fotoğrafları