kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Sarkozy bu yolu kesemez

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Almanya Başbakanı Merkel, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı bir tavır içindeler.
Özellikle Sarkozy hemen her platformda Türkiye'nin önünü kesecek hamleler yapmaya özen gösteriyor.
Sinir bozucu bir durum.
Ancak Türkiye'nin AB ilişkisi yarım asırı aşan bir gerçeklik.
Üstelik bu ilişki artık sadece siyasi güçleri aşan bir sinerji de kazanmış durumda.
O nedenle Volvo Grubu CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı Leif Johansson'un dün SABAH'a yaptığı açıklamalar çok önemli.
Johansson, Türkiye'de kamuoyunun Avrupalı siyasetçilere verdiği önemi anlamakta zorluk çektiğini belirtiyor.
Türkiye'nin AB yolundaki güvencesinin Avrupalı siyasetçiler değil ama işadamları olduğu gerçeğinin altını çiziyor.
Türkiye gerek nüfus avantajı, gerek sanayi altyapısı, gerek eğitimde gerçekleştirdiği atılımlarla bölgesel bir güç haline geliyor.
Fransa'yı gerçekte rahatsız eden de tam bu aslında.
Bölgesel bir güç haline gelen Türkiye'nin, Avrupa Birliği ivmesiyle daha büyük atılımlar gerçekleştirmesi, küresel rekabetin önemli bir faktörü haline gelmesi.
Fransa, rekabetçi bir Türkiye'den ürküyor.
Ama iş dünyası böyle bir Türkiye'ye umutla bakıyor.
Türkiye bugün otomobil üreten ülkeler arasında önemli ülkelerden biriyse, en önemli otobüs üreticisi ülkelerden biriyse, tüketim gücü potansiyeli açısından etkileyici bir nüfusa sahipse, sanayici, işadamı için bir umut kaynağı olacaktır.
Johansonn'un altını çizdiği gibi, siyaset iş dünyasını izler.
O nedenle Türkiye, Avrupalı siyasetçileri çok fazla önemsemekten vazgeçmeli.
Elbette Türkiye'nin kendi siyasi kadroları, bu tip engel çıkaranlara karşı özel stratejiler geliştirmeli.
Ama bununla yetinmemeli, aynı zamanda Avrupa Birliği perspektifini hiç kaybetmemeli, bu yoldaki çabaları en kısa sürede hızlandırmalı.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in arkadaşımız Ecevit Kılıç'a yaptığı açıklamalar o nedenle önemli.
Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesindeki değişikliğin sonunda Meclis gündemine geliyor olması, geç de olsa karamsarlaşan AB yanlıları ve Türkiye'nin AB'deki dostlarının elini güçlendiren bir gelişmedir.
Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu olan polislere yargı yolu talep etmesi de bir başka önemli gelişmedir.
Türkiye'nin, yurttaşının hakkını, hukukunu kamu görevlisine karşı koruyucu adımları attığı sürece, Avrupa'da yolunu kesmeye çalışan siyasetçileri çok önemsememesi gerekir gerçekten de.