kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Resesyon satışının devamı gelir mi?

Küresel piyasalar girdikleri türbülansta en kritik eşiği başarıyla aşamadı. Bir yandan ekonomik durgunluğa işaret eden veriler diğer yanda Amerikan bankalarının beklenenin ötesinde zararlar açıklaması kritik eşikte piyasalara ağır darbe vurdu. ABD hisse senedi piyasalarının yansıtıcısı Dow Jones Endeksi yüzde 4 değer kaybederken İMKB'nin düşüşü yüzde 6.3'e vardı. Piyasalar yeni yılın üst üste üçüncü haftasını da kayıpla kapadı.

- Verilerin etkisi- Dünyanın diğer piyasalarını da saran bu kayıpların temel argümanı ABD ekonomisinin açıklanan verilerle resesyona gireceği endişesinin ağırlık kazanmasıydı.
- Yılın 2. gününde açıklanan aralık ayı ISM İmalat Sanayi Endeksi'nin 47.7 ile normal kabul edilen düzeyin altına inmesi resesyonun ilk işareti kabul edildi.
- 4 Ocak'ta aralık ayı tarımdışı istihdam artışı 70 bin beklenirken 18 binde kaldı. İşsizlik oranının yüzde 4.7 yerine yüzde 5'e yükselmesi ikinci ve daha güçlü bir resesyon göstergesi oldu.
- 8 Ocak'ta açıklanan kasım ayı bekleyen konut satışlarının yerinde sayacağı tahmin edilirken yüzde 2.6 azalması resesyon beklentilerinin 3. nedeniydi.
- 15 Ocak'ta açıklanan aralık perakende satışlarının yüzde 0.1 artması yerine yüzde 0.4 azalması, ve bunun Noel alışverişinin olduğu bir ayda gerçekleşmesi, resesyon beklentilerini daha da pekiştirdi.
n Özellikle Citigroup ve Merrill Lynch gibi dünyanın en büyük bankalarının beklentileri aşan zararlar açıklaması resesyon beklentisini kuvvetlendirdi.

- Paket kurtarmadı- Böylece piyasalar son iki haftadır ABD ekonomisinde resesyon beklentisini fiyatlamaya başladı. Özellikle hisse senedi piyasalarında dramatik düşüşler meydana geldi. Dow Jones Endeksi cuma günü bir ara 11.954 puana kadar düştü ve Ekim 2006 düzeyine geri döndü. Amerikan Başkanı Bush'un ekonomiyi canlandırma paketini açıkladığı bir günde New York Borsası büyük dalgalanma yaşadı. En yüksek ile en düşük düzeyi arasında yüzde 4'e varan bir makas oluştu ve günü de kayıpla tamamladı. Çünkü hükümetin açıkladığı paketin kısa vadede kurtarıcı olamayacağına kanaat getirdi. 145 milyar dolara varan vergi teşviki yoluyla tüketimi canlandırma paketinin yürürlüğe girebilmesi için, önce kanunlaşması ve yürürlüğe girmesi sonra da harcamaya dönüşmesi belli bir zaman gerektiriyor. Bu da ancak yılın ikinci yarısında realize olabilir diye değerlendiriliyor. Zaten o zamana kadar faiz indirimlerinin etkisi devreye girebilir. Piyasaların yanıtını aradığı durgunluğa girilmişse o zamana kadar canlılığın nasıl sağlanacağı sorusu.

- 2 milyar dolarlık çıkış- Bu resesyon korkusudur ki, petrol ve altın fiyatlarını da düşürdü. Daha açıkçası piyasalar ve yatırımcılar likit kalmayı tercih etti.
Hisse senetlerindeki kayıplar ABD dışına da yayıldı. Gelişmekte olan ülke piyasaları da bu kez düşüş kervanına katılmaktan kurtulamadı. Bu nedenle Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bu ülkelerin para birimleri yabancıların çıkışı nedeniyle dolar karşısında değer yitirmeye başladı. Türkiye'den geçen hafta itibariyle yaklaşık 2 milyar dolarlık bir yabancı çıkışının olduğu bankacılar tarafından tahmin ediliyor. Nitekim liranın dolar karşısındaki değeri 1.14'ten 1.19'a kadar, yüzde 4.4 oranında geriledi.

- 30 Ocak önemli eşik- Küresel piyasaların gündemi geçen hafta gibi yoğun değil. İlk gün zaten ABD piyasaları tatil. Açıklanacak bilançolar daha çok reel sektör bilançoları. Sadece salı günü Bank of America'nın bilançosu var. Bu değil ama gelecek çarşamba yani 30 Ocak'ta hem ABD'nin son çeyrek büyüme rakamı hem de Fed'in faiz kararı açıklanacak. Bu tarih piyasalar için bir yerde önemli bir eşik oluşturuyor. Son çeyrek için beklenen büyüme rakamı yüzde 0.8. Beklendiği gibi gelirse piyasalara bir etkisi olmaz. Altında bir gerçekleşme, hele eksi bir büyümenin çıkması, negatif etkiyi daha da büyütür. Piyasaların fiyatlamaya başlamasından önce, resesyonun başladığı kanaati yaygınlaşır. Beklentiyi aşan büyüme ise elbette olumlu etkiler. Ama yine de içinde bulunduğumuz dönemin resesyon beklentileri satılmakta olduğundan, bu etki sınırlı kalır.

- Devamı gelir mi?- Eğer piyasaların resesyonu satmaya başladığını kabul ediyorsak önümüzdeki dönemde kesintilerle de olsa bunun devamı beklenebilir. Çünkü resesyonlar borsalarda yüzde 510'luk düşüşlerle atlatılamıyor. Bu dönemlerde piyasalar olumlu haberleri görmezden geliyor, olumsuzları abartıyor. Tıpkı yükselişlerde iyi haberlerin abartılıp, negatif haberlerin görülmediğinde olduğu gibi.
Bununla beraber önümüzdeki dönemde açıklanacak bazı veriler ve alınacak önlemler eğer resesyon beklentisini kırarsa, yani resesyon beklentisini değiştirirse durum da değişir. Beklenti diyoruz çünkü resesyonun resmileşebilmesi için iki çeyrek arka arkaya daralma gerekiyor. Resesyonla ilgili beklenti ve gerçekleşmeler piyasaların seyrinde etkili olurken, ABD'de büyüme rakamları eğer beklentileri doğrulamaz ve yavaşlamayı ortaya koyarsa, piyasalarda ciddi toparlanmalar da meydana gelebilir. Bir yerde piyasalar resesyonu satarken yanılmış olurlar.
ABD ekonomisinin resesyona mı yoksa yavaşlamaya mı gireceği bir tarafa, finansal piyasaların resesyon beklentisine kapılması trend değişikliğini de netleştirdi.

- Sonuç- "Korktuğunuz şey sizi de ele geçirir." Estonya Atasözü