kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Ocak 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Dağlıca olayı

Türkiye'nin sınır bölgesinde bir karakol baskını gerçekleşti.
Şehitlerimiz oldu; yaralanan, esir alınıp kaçırılan askerlerimiz oldu.
Olayın yankıları sürüyor.
Taraf gazetesi, 8 askerin tutuklanmasının ardından hazırlanan iddianame ile ilgili örnek bir habercilik yaptı.
Günlerdir arka arkaya yaptığı haberlerle, bütün baskının sorumluluğunu sadece 8 askerin üzerine yıkmanın yanlışlığına dikkat çekti.
Sonuçta askerlik katı hiyerarşik bir meslek ve bu alandaki sorumluluk yukarıdan aşağıya doğru emir-komuta zinciri içinde iniyor.
Dağlıca İddianamesi'nde bu zincire çok dikkat edilmediği izlenimi var.
Ahmet Altan dün Taraf'taki köşesinde bu konuya fazla eğilmeyen gazeteleri, biz dahil eleştiriyordu.
Bakınca, bu konuya daha özel bir ilgi gösterebileceğimiz konusunda haklı olduğunu görüyorum.
Sonuç itibariyle haklarında müebbete kadar ceza istenen 8 gencin yaşamı söz konusu.
Demokratik bir ülkede idarenin tüm işlemleri sorguya açık olmalıdır.
Buna hem sivil, hem askeri idari birimler dahildir.
Altan'ın sorularını tekrarlarsak, bu olayda da cevabı aranması gereken noktalar şunlardır:
* Bu çocuklar hangi koşullar altında teslim oldu?
* O dağda yalnız bırakıldılar?
* Yardım niye zamanında gelmedi?
* Hava desteği gecikerek mi sağlandı?
* PKK'nın baskın yapacağı duyulmuş olmasına rağmen niye önlem alınmadı?
* Komutanların bu olaydaki sorumluluğu nedir?
Bu sorular kimilerini rahatsız edilebilir ama etmesi gerekir.
Çünkü 8 gencin yaşamı, söz konusu olan.
Ayrıca sanık vekillerinin hukuki sürecin gerçekleştirilmesine ilişkin itirazları var.
Bu konunun da dikkate alınıp aydınlatılması gerekir.
Askerliğin zorunlu hizmet olduğu ülkemizde, halk çocuklarının hukuku sıkıntıya girdiğinde herkesin vicdanını rahatlatacak bir yaklaşım göstermek çok önemlidir.
Bu dava sürecinde yukarıda seslendirilen soruların cevaplarının bulunacağına herkesin inanması gerekir.