kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Aralık 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Vermeden alamazsınız!

Biliyorsunuz, İngilizlerin dünyaca ünlü ve etkili dergisi The Economist, Kuzey Irak'ta gereçleştirilen PKK karşıtı operasyonlarla ilgili olarak özetle şöyle yazmıştı:
"Başbakan Erdoğan'ın, ABD Başkanı Bush'a bazı sözler verdiği sanılıyor. Bunlar, Kürtlerin bölgesel hükümetinin tanınmasını ve PKK için daha liberal bir affı içeriyor..."
Bu ve benzeri değerlendirmelerin Türkiye içinde de yapılması Başbakan Erdoğan'ı kızdırdı:
"Bu değerlendirmeler hiç şık değil, çok çirkin, çok alçakça. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bir şeyler vermek karşılığı böyle bir işbirliğine girecek kadar şerefsiz değildir... Bizim o görüşmemizde yanımda notu alan Dışişleri Bakanımdır, resmi tercümanımızdır. Karşımızda da ABD Başkanı, kendi yardımcısı ve resmi tercümanı vardı. Oradaki görüşmeler de iletilmesi gereken yerlere verilmiştir..."
Burada birkaç kere, "Peki acaba biz ne verdik" diye yazan birisi olarak, Başbakanın eleştiri okları bana da saplanıyor.
Bu konudaki fikrim şöyle:
Biz devleti " insan biçimli bir varlık " gibi algılar... Ya da hakkında sanki öyleymiş gibi konuşuruz: Devlet... Kızar, döver, sever, kıskanır, sinirlenir, intikam alır...
Halbuki devlet insan değildir.
Devlet... Kendisini ve toplumu geliştirmek için uğraşan... Sorunlarını çözmeye çalışırken, diğer devletlerle rekabet eden, ittifaklar kuranbozan, icabında savaşan devasa ve soğuk bir egemenlik mekanizmasıdır...
Somut bir örnek verelim: PKK saldırıları başladığında, "yönetimi" (Hükümet artı Genelkurmay ) köşeye sıkıştırmak isteyenler, " Hemen uçakları gönderip Kandil'i ve Barzani'yi vuralım " dedi.
Tamam... Diyelim ki uçağı kaldırdınız... Barzani'yi vurmaya gidiyorsunuz... Karşınıza ABD uçakları çıktı... " Burası bizden sorulur, lütfen geri dönün " mesajını verdiler...
Bu durumda ne yapacaksınız?
50 yıllık NATO müttefikinizle savaşa mı tutuşacaksınız? Hayır! Mecburen geri döneceksiniz... Peki madem dönecektiniz, uçakları niye kaldırdınız?
Halbuki Ankara en doğrusunu yaptı... Diplomatik görüşmeler, ikna turları
sayesinde... Bugün sık sık operasyon düzenliyor.
Nedir bu olay? Ankara ile Washington'ın "anlaşmasıdır". Bu anlaşmaya; ister " alışveriş " olarak bakarsınız, ister " taviz " olarak...
Yönetim açısından, devletler arasında "alışveriş" yapılmıştır. Muhalefet açısından ise " Türkiye taviz vermiştir ".
Bence ortada gayet " normal " bir işleyiş var. Eğer, ABD gibi bir süper güce karşı, " vermeden alıyorsanız "... İşte asıl o zaman işkillenmeniz, " bu işte bir bit yeniği var " diye tasalanmanız gerekir.
(Tabii en kötüsü, " almadan vermek ": Yunanistan'ın, NATO'nun askeri kanadına dönüşüne, darbeci Kenan Evren'in " hiç " karşılığı, " olur " vermesi gibi...)
Biz devletleri birer insan gibi algıladığımız için "vermeden almak" sevdasına düşebiliyoruz. Ya da " az verelim, çok alalım " stratejisinin güdülmesini arzuluyoruz.
Halbuki insanlar arasındaki ilişkilerde dahi, "vermeden almak" pek mümkün değildir.
Devlet arasındaki ilişkilerde ise " mütekabiliyet ", " denklik ", " karşılıklılık " esastır: Kimin kime ne vereceği, kimin ne alacağı ince ince hesaplanır.
Mesela " Soğuk Savaş " döneminde Türkiye, Sovyetler Birliği'ne karşı, ABD'nin koruması altına girdi, yardımlar aldı; bunun karşılığında ' Hür Dünya'nın " ileri karakolu " oldu.
Özetle: Devletler arası ilişkide " vermek " şerefsizlik değildir, yeter ki " karşılığını alalım ". Kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez!