Hoş geldin yar ülkemize

Dediler, "Nişantaşı'nda yeni açılan kulüp Scent'te Enrique Iglesias'ın konser sonrası partisi var." Dedik, "Biz böyle partileri çok duyduk da pek şarkıcının arz-ı endam ettiğine şahit olamadık..." Ama bu kez saat 01:00'de on kişilik grubuyla geldi Enrique! Yani kulüpteki dalgalanmadan anladığımız o! İyi de hangisi? Nerede? Etrafını korumaları ve arkadaşları öyle bir sarmış ki... Hah! Şu kafada şapkası, küçücük yüzü ve mükemmel dişleri olan! Ama mekandaki kızların halini izlemek daha eğlenceli. Mini etekleri, bol makyajları, sürekli sağa sola savurdukları saçlarıyla bu kızlar birbirinin aynı! Ve hepsinin baktığı tek nokta var. Arka masamdaki Enrique tabii. Valla bizde yalan yok! Her ne kadar oldum olası kendisini Mustafa Sandal-Küçük Emrah karışımı bir eloğlu diye sınıflandırsam da, cidden çok tatlı! Lokum, lokum. Önceki gece de Cahide'dekileri mest etmiş zaten. Kurufasulyeler, mantılar, Fatih Ürek'in şarkısında danslar falan... Hoş geldin yar, ülkemize! Diyeceğim o ki, bizim kızlar bir alemdi yani! Karpuz misali dizilip, seçilmeyi beklediler. Adam şöhretli olsun da ne olursa olsun vaziyeti! Siz Serdar Ortaç gecede beş kadını öperken nasıl kameralara yakalanıyor zannediyorsunuz! Güzel yüzü uğruna değil elbet! Neyse, ben de Enrique ile tanışma fırsatı buldum. Elimi sıkı sıkı tuttu, süper gülümsemesini yüzünden eksik etmedi "Türkiye'ye bayıldım, çok eğleniyorum, burası bir harika" deyip dans etmeye devam etti. Eh bizim kızlar da tek gecelik 'Turkish Anna' olma hayalleriyle adamın karşısında dikilmeye devam etti. Merak ediyorum, onlara bu kadar basitleşmeyi, kendini ayağa düşürmeyi kim öğretti?