kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Ailesiyle Halep'teki tekkenin bahçesinde.

Atatürk'ün Mevlevi sevgisi

"1930 yılında tekkede doğdum. Halep'teki Mevlevi tekkesinde doğan üç kişi vardı; ben, ağabeyim Celaleddin, benden sonra da erkek kardeşim. Abdülhalim Çelebi Efendi, Hazreti Mevlana'nın 17. kuşaktan torunu. Ona Halep'te ihtiyaç olmuş, böylece büyük dayımı Halep'e göndermişler. Savaştan sonra seçim olunca büyük dedem Konya milletvekili seçilmiş, Atatürk döneminde Meclis reisi olmuş. Yani hem Mevlana'nın torunu, dini bir kişilik hem de Atatürk'le çok yakın bir arkadaş. Atatürk sık sık büyük dedemlerin yazlığına gelir, orada kalırmış. Konya da Ankara'ya yakın olduğundan sık sık gelip fikir danışır, sohbet edermiş. Ve tekkelerin kapanacağı dönemde de, ona 'Çelebim,' demiş, 'bütün tekkeler Mevlevi tekkeleri gibi olsa hiç bir problem olmazdı.' Çünkü Mevlevi dervişler, kendilerine derviş diyen diğer insanların aksine, çalışırlar: hepsinin bir mesleği olur... Tekkeler kapatıldıktan sonra, büyük dedem çok şüpheli bir biçimde öldü, öldürüldüğünü söyleyenler çok oldu. Anneannem de, pek çok padişahın çile doldurduğu Yenikapı Mevlevihanesi'nden Şeyh Osman Efendi'nin kızı; o da Mevlevi. Anneannem Konya'ya gelin gitmiş, büyükbabamın ölümünden sonra o günlerde 12-13 yaşlarındaki annemi yanına alıp Halep'e oğlunun yanına taşınmış. Büyük dayım orada tekke şeyhi, diğer dayım da Sorbonne'da eğitim görüyordu o günlerde. Antep savaşından sonra, avukat ve gazeteci olan babam Celal Kadri Barlas'la evlenmişler ve babam tekkeye iç güveysi olarak gelmiş. Ben de 1930 Aralık ayında orada, Halep'teki tekkede doğmuşum."