kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
SOLİ ÖZEL

Sıkıntılı gidiş

Suriye 6 Eylül'de İsrail uçaklarının saldırısına uğradıklarını açıkladı. Konuyla ilgili detay vermedi. İsrail uçaklarının gerçekten Suriye'ye saldırdığı anlaşıldı. Ancak İsrail hala bu konuda resmi bir açıklama yapmıyor. İsrail uçaklarının saldırısında hava sahasını iki defa ihlal ettikleri söylenen ve topraklarına ek yakıt depoları bırakılıveren Türkiye'den de ses yok. Yalnızca Suriye Dışişleri Bakanı'nın ziyaretinde söylenen, "kabul edilemez, izahat bekliyoruz" sözleri. Size garip gelmiyor mu?
Peki ya ülkenizi birinci derecede ilgilendirdiği anlaşılan bir olay hakkında bilgileri yabancı kaynaklardan almak? İsrail neden Suriye'ye saldırdı? Hedefi neydi? Suriye neden ses çıkarmadı? Türkiye'nin haberi var mıydı? Varsa neden göz yumdu? Bu saldırı hangi açılardan Türkiye'nin çıkarına hizmet ediyordu? Today's Zaman gazetesinde Lale Sarıibrahimoğlu'nun haberine göre Ankara'daki gözlemciler TSK'nın saldırıdan haberdar olduğuna inanıyor. Türk kaynaklar bu saldırının İran'a göz dağı vermek ve İsrail'in uçaklarının İran'a kadar gidip gidemeyeceğini sınamak için yapıldığına inanıyorlar.
ABD gazetelerinde Suriye'nin Kuzey Kore ile nükleer silah geliştirme çabalarına yönelik müdahale söz konusu deniyor. Saldırının çimento yüklü olduğu iddia edilen bir Kuzey Kore gemisinin Suriye'de bir limana yanaşmasından üç gün sonra yapıldığı anlaşılıyor. Bazı uzmanlar bir nükleer programın söz konusu olmadığına inanıyor. Ancak İsrail'in bu kadar büyük bir risk almasının hedefin çok önemli olmasıyla açıklanacağı kanısındalar.

Gerilla savaşı örgütlenmesi
Bir iddia İsrail'in bu saldırıyla Suriye'nin yeni aldığı Rus radar sistemini sınadığı . Bu tez ek yakıt depolarını açıklamıyor. Suriye'deki kampların bombalanması da pek akla yakın değil. En gerçekçi sayılan tez, İran'dan gelen ve Suriye üzerinden Hizbullah'a gönderilen füze ve diğer askeri malzemenin tahrip edilmesi. Bu şekilde İsrail geçen yıl Lübnan savaşıyla yitirdiği caydırıcılığını da bir ölçüde elde etmiş oluyor. Bu tezin uzantısı, ki ek yakıt depolarını anlaşılır kılıyor, İran'a da bu saldırıyla bir göz dağı verilmiş olması.
Hiçbir Arap ülkesi Suriye'nin yanına koşmadı. İran'ın Irak'taki etkisinden, gücünden ve nükleer programından korkan Arap devletleri Şam-Tahran ilişkisine sert tepki veriyor.
Suriye aslında burada yalnızca etkisizleştirilmeye çalışılan bir aracı. Asıl mesele İran ile daha doğrusu İran'ın nükleer programının sürmesiyle. O konuda ne Batı'da ne de büyük devletler arasında mutabakat var . Fransa ABD'ye yanaşarak tehdit katsayısını artırırken Almanya mesafeli kalıyor. Rusya ve Çin İran'a yönelik bir cezalandırmaya isteksiz. Ancak Arap devletleri, İsrail ve ABD'deki şahin kanat da sabırsızlanıyor . İran ise ABD'nin kendisini vuramayacağına inanarak herhangi bir jest yapma gereği duymuyor. Dahası Devrim Muhafızları'nı gerilla savaşı yapacak şekilde yeniden örgütlüyor.
Bu gelişmeleri alt alta koyduğunuzda ortaya çıkan manzara net. İran önümüzdeki aylarda bir jest yapmazsa, Bush yönetiminin giderayak İran hedeflerine havadan saldırması ihtimali yükselir. Toprakları, havasahası ve üsleri İran'a yönelik bir saldırıda kullanılmayacak olsa bile Türkiye açısından bu hayli netameli bir durum.