kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Eylül 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Cumhuriyet; zümre egemenliği ve imtiyazların reddidir!

Sanki aynı şeyleri yazıp durma hissi çöküyor bazen.
Israrla;
"Cumhuriyet ve(ya) demokrasinin alttakilere duyarsızlığı" nı yazmak gibi.
"Cumhuriyetçilerin ve(ya) demokratların her türlü tahakküme karşı çıkmamakta tutarsızlığı" gibi.
Ama tabii ki hayat hep aynı şeylerin tekrarı değil.

Yıllarını "emir - komuta" ile sadece "ast üst" değil, aynı zamanda "alt üst" olarak da geçirmiş, "üniforma" insanlarının;
Bir gün;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde; Canları gibi sevdikleri memleketlerindeki Cumhuriyet, demokrasi ve hukukun onlara asla sunamadığı "eşitlik, hakkaniyet ve adalet" i arayacaklarını düşünebilir miydiniz?
Kimilerinin mutlaka, "ihanet, alt üst ilişkilerinin zedelenmesi, teamüllere aykırılık, nifak, disiplinsizlik" diye niteleyip kendi rahatsızlıklarını rahatlatacağı bu olay;
Yani, on binlerce emekli astsubayla ordunun daimi personelinin yüzde 70'ini oluşturan on binlerce muvazzaf adına, hatta altlarında sayılan uzman jandarmalar ve uzman çavuşlar namına da "eşitlik, hakkaniyet ve adalet araması";
Türkiye'de cumhuriyet ve demokrasinin hakikaten eşitlik, hakkaniyet ve adalet yoksunluğunun tartışılması;
İnsan haklarının her zihinde, her insanda, her kurumda ve her koşulda ciddiye alınması açısından son yılların en önemli girişimlerinden biridir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni herkes istediği gibi anlar, anabilir ama;
"Alttaki", "alt subay, az subay", daha alttaki binlerce uzman jandarma, uzman çavuş için bir manası da, üstlerin iki dudak arasında verdikleri, "7, 14, 21 günlük oda hapisleri" ni de hukuka, adalete ve insanlığa aykırı saymasıydı; henüz takan olmasa dahi.
Bu kez bakacağı dava ise; Sadece askerlik açısından değil, "kapitalizm hukuku ve ahlakı" bakımından da ilginç.
Çünkü, askerlikte rütbe, statü ayrımının aynen emeklilikte de, birlikte oluşturulan fonlarda da, o şirketlerin yönetiminde de, bayıldıkları ve korudukları "piyasa ekonomisi" nde de sürdürülmesine dair.
OYAK gibi kocaman holding olmuş emeklilik fonunda, yüzde 70 ila 80'ini oluşturanlara, sırf "ast" idi, "alt" idi diye, binlerce yönetim koltuğundan birinde dahi tek yer verilmemesine dair.
"Cumhuriyet" diye mangalda kül bırakmayanların;
"Cumhuriyet" in en önemli özlerinden biri olan "zümre egemenliği ve imtiyazların bulunmaması" konusundaki samimiyetsizliğine, o bir yana, Anayasa ihlallerine dair.
Türkiye'de hakiki demokratikleşme, hakiki cumhuriyetleşme ve hakiki hukuk ile hakiki insan hakları açısından, çok önemli özellikler taşıyan bir vaka.
Israrla aynı şeyleri yazar gibi olurken, söylemek istediğim bir de şu:
Bakın;
Eğer, muhafazakar demokrat bir Başbakanlık Müsteşarı akademisyen ile sıkı Kemalist - cumhuriyetçi bir üniversite rektörü profesör, iki farklı cepheden atıp tutarken dahi;
"İntihal" de, bilimsel hırsızlıkta, aşırmada, kandırmada, kakalamada, yutturmada birleşiyorlar, aynı kaba ne "bilim" şey ediyorlarsa;
İdeolojik olarak kendi saflarındaki kimileri de, akademik hayatı böyle yuttur yedir idrak edebiliyorsa;
Bizim sorunumuz ne ondadır, ne şunda.
Çok şeyi baştan düşünmek zamanıdır!
Çok şeyi her birinin yüzüne vurabilmek lazımdır.