Sadece tur geldi

Galatasaray, UEFA şampiyonu bir takım... Ama dün gece turu geçecek bir galibiyet alsalar da oynanan futbol, Galatasaray'a hiç yakışmadı. Rakip, bir köy takımı görüntüsünde. Stat, küçük bir kasabanın bir kaç bin kişilik stadı. Ama Galatasaray maça öyle kötü başladı ki, "Acaba mı?" dedik.
İlk devreye baktığımızda iki top yapamadılar. Hiç kimse "Lincoln yoktu, Linderoth sakattı, Arda cezalıydı" gibi bahanelere sığınmasın. Yapılan defans hataları, Hasan'ın topu alıp evine götürecekmiş gibi oynayışı, Ümit Karan'ın "Benim bu takımda ne işim var?" gibi hareketleri Galatasaray'ı özellikle ilk yarıda çok büyük sıkıntıya soktu. Hele Servet'in yaptığı bir penaltı vardı ki, evlere şenlik. O bir Milli Takım oyuncusu... Ama bir Milli Takım oyuncusu böylesine gereksiz penaltı yaptırmamalı.
İlk devrede direnen, oynanan oyuna, ortaya konulan performansa isyan eden bir tek Ayhan vardı. Her şey kötü giderken, "Acaba ikinci bir Trömsö faciası mı yaşanılacak" derken Hakan'ın kaleciden dönen topunu tamamlayan Ayhan, hem turu hem de ikinci devre için Galatasaray'a morali getirdi.

ALARM SİNYALİ ÇALIYOR
İkinci yarı, biraz toparlandı Galatasaray... Ama yine de istediği organizasyonu yapamadı. İşte böyle maçlarda önemli olan duran toplardan birinde de, Volkan'ın Rize maçından tanıştığımız frikik golü geldi.
Hasan'ın artık kendine gelmesi lazım. Büyük bir yetenek ama yıllardır topla eve bile gitmek alışkanlığından bir türlü vazgeçemiyor. Ümit Karan'a gelince... O da önemli bir golcü ama büyük depresyonda olduğu o kadar açık ki...
Bir diğer sözümüz Servet'e... Zaman zaman oyun stili güven vermiyor. Her an bir şey yapıp, takımı yakacakmış gibi havası var. Büyük takımın stoperi, böyle oynamamalı. Sonuçta Galatasaray, eğer İstanbul'da büyük bir sürpriz yaşanmazsa turu geçti. Ama UEFA'daki ilerleyen maçlar için önemli bir alarm sinyali çalmaya başladı. Dün geceki gibi oynarlarsa bundan sonraki rakip, Hırvat takımı gibi olmaz.