kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Temmuz 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Katil ortalarda yok Orhan Meclis yolunda...

Musa Anter cinayetinin faili hâlâ 'meçhul' ama cinayetin tanığı ve mağduru Orhan Miroğlu, Mersin'den bağımsız milletvekili adayı. Omuriliğine saplanan kurşunla felç olan ve doktorların 'belki yürüyebilirsin' dediği Miroğlu, şimdilerde bir maratoncu gibi hareketli. Bu yoğunlukta onu en çok gülümsetense oylarını bölmek için ismi ve soyadı kendisine çok yakın olan Orhan Köroğlu diye bir şoförün aday olarak ortaya çıkması..
"Orhan'ın sol eli Musa'nın omuzlarındaydı. İşitilebilir yumuşak bir ses tonuyla 'Gideceğimiz ev burada mı' dedi. 'Evet burada' dedim ve ondörtlüyü belimden çekip peş peşe ateş etmeye başladım. Namlunun ağzından çıkarken önce aleve dönüşüp kafasına ve göğsüne saplanan mermilerden sonra Musa, sadece bir adım atabildi. İkinci adımı atmaya hazırlanıyordu ki, sol bacağına bir daha sıktım... Sokak lambasının zayıf ışığında, gümüş gibi parlayan saçları, başından sızmaya başlayan kanla bir anda kızıla kesti... Kaçmak isterken, bir-iki metre ötede yüzükoyun düşmüş Orhan'ın sırtına bir el daha ateş ettim. Vücudu titredi, hafif bir inilti sesi çıkardı. Orhan'ın da işi bitikti. Kül rengi pantolonu ve kareli açık mavi gömleği, göğsünden ve bacaklarından ağır ağır sızmaya başlayan kanla yıkanmış gibiydi." Bu satırlar 2004'te yayınlanan Dıjwar adlı kitaptan. Bir samimi itirafçının, Dıjwar kod adlı Hamit Yıldırım'ın ağzından yazılan bu satırlar kurgu değil. Yıl 1992, kent Diyarbakır, mevsimlerden güz, gümüş saçlı adam Musa Anter, son kurşunu iniltiyle karşılayansa Orhan Miroğlu. Politik hayatımız bir Kürt Orhan'ı (Doğan) henüz kaybettiği bugünlerde başka bir Orhan'la (Miroğlu) tanışmaya hazırlanıyor. Musa Anter'in katledildiği cinayette yanında olan ve ölümden şans eseri kurtulan Miroğlu, Mersin'den bağımsız aday olmak için canla başla çalışıyor.

O GECE...
Önceki seçimlerde DEHAP'ın aldığı yüksek oy oranı dikkate alındığında milletvekilliğine kesin gözüyle bakılan Miroğlu'nun hayatının miladı o gece. Gençliğinden beri politikayla ilgili olan, hatta Diyarbakır Cezaevi'nin insanlık dışı koşullarında tam sekiz yıl kalan Miroğlu o geceyi dün gibi anlatıyor: "Musa abiyi önce kaldığı otelin küvetinde boğmayı planlamışlar, daha sonra istihbari deyimle yemlemeye karar vermişlerdi. Adam resmen bizi götürüp vuracağı bir yer arıyormuş meğer. Arabadan inmiştik, loş bir sokağa girdi, biz de peşinden. Bir elim Musa abinin omuzundaydı, hatta bir kurşun da oraya saplanmıştı. Evet dedi ve tetiği çekti." Musa Anter'in hayatını kaybettiği saldırıda, göğsüne, bacaklarına ve en son da beline sıkılan kurşunla katilin öldü sanarak bıraktığı Miroğlu, olaydan sonra bir çocuğun Diyarbakır Söz gazetesini aramasıyla bulundu ve hastaneye kaldırıldı. Yıllar sonra Orhan Doğan'ın Cizre'deki cenazesinde karşılaştığı yetişkin erkeği tanımıyor ve yıllar önceki ortaokul öğrencisi çocuk olduğunu öğrendiğinde şaşkınlığını gizleyemiyor. Omuriliğine saplanan kurşun nedeniyle felç olan Miroğlu, doktorların "Çaba harcarsan biraz yürüyebilirsin," sözünü yalanlarcasına şimdi adeta bir maraton sporcusu gibi. Altı ay sonra yavaş yavaş kıpırdatmaya başladığı parmaklarının üzerinde şimdi Mersin'i bir uçtan bir uca kat ediyor, her gün onlarca esnafı, mahalleyi, evi ziyaret ediyor. Ama yine de saldırının izlerini taşıdığını inkar etmiyor: "Şimdi çok iyi yürüyorum ama dik bir yeri çıkamam, çıkarken ayaklarım titrer. Araba kullanamam, bacaklarımda yüzde 35 güç kaybı var." O günden sonra kapıya her polis geldiğinde yaşadığı paranoyanın ise sadece kendisini değil, eşini ve çocuklarını da hâlâ etkilediğini anlatıyor. Uzak akrabası Musa Anter'in 1965 seçimlerinde eşek sırtında köyleri dolaşarak oy istediği günler ise onun politik hayatının en önemli ilham kaynağı: "Şimdi yüzlerce kişiyle yürüyorsak sokaklarda, bu yolu onlar açtı." Faili meçhul cinayetin belki de yaşayan tek tanığı olan Miroğlu, aynı zamanda beş kitaplı bir yazar. Aslen Mardin Midyatlı olan Miroğlu'nun burukluk yaşadığı tek durum adaylığı nedeniyle yeterince okuyamamak ve yazamamak. En çok yapmak istediği şeyin yazmayı sürdürmek olduğunu söylüyor. Elindeki iki roman taslağını bitirememekten üzüntü duyduğunu anlatıyor ama bir yandan da parlamentoda yer almanın artık bir görev haline geldiğine inanıyor: "Demokrasi ve değişim için sözü olan insanlar olarak Türkiye'nin vicdanı olacağız."

ŞAKA GİBİ
Yakın arkadaşı Orhan Doğan'ın Şırnak'tan aday olmayı ve parlamentoya gitmeyi çok istediğini anlatan Miroğlu, "Bu hasretle öldü," diye konuşurken gözlerinin yaşarmasına engel olamıyor. Baraj nedeniyle önceki yıllarda parlamentoya giremediklerini ve seçmenlerini daha fazla hayal kırıklığına uğratmamak için bağımsız aday tercihi yaptıklarını anlatan Miroğlu, Mersin'de tek aday olmasına rağmen birçok partiden daha fazla oy alacağını düşünüyor. Onu en çok sevindirense birçok kesimin ortaklaştığı bir aday olmak. Irkçı örgütlenmelerle öne çıkan kentte halkın bu örgütlere rağbet etmemesini şans olarak değerlendiren Miroğlu, çok ciddi engellerle karşılaşmasa da karşı karşıya kaldığı komik bir durumu da paylaşmadan edemiyor: "Kuralar çekilirken baktık ki Orhan Köroğlu diye biri de aday. Benimle aynı adı taşıyan ve soyadı da bu kadar yakın olan birinin bağımsız aday olarak ortaya çıkması manidar. Araştırdık, kim olduğun öğrenmeye çalıştık, bir seçim bürosu bile olmadığını ve bir güvenlik şirketinde şoför olarak çalıştığını öğrendik."
Haberin fotoğrafları