kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Haziran 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

En heyecanlı kitap

Kitaplara meraklı olduğu bilen arkadaşlar arada sırada " Bugünlerde ne okuyalım " diye sorar. Ancak çoğu zaman onlara cevap veremem.
Çünkü ilgi alanlarımız, zevklerimiz farklıdır. Benim büyük bir zevkle okuduğum bir tarih kitabı, onların sıkıntıdan esnemesine yol açabilir.
Ama bu kez durum farklı...
Dün gazeteye gelmeye hazırlanırken, Emniyet İstihbarat Dairesi'nin eski başkanı Bülent Orakoğlu'nun " Ankara'da Gölge Oyunları " (Timaş Yay.) adlı kitabına şöyle bir göz atayım dedim.
Takıldım kaldım.
İşe gidemedim!
Sadece arkadaşlarıma ve meslektaşlarıma değil, bu köşenin tüm takipçilerine öneriyorum: Diğer tüm kitapları bir yana bırakın ve hemen Orakoğlu'nunkini okuyun.
Merak etmeyin, böyle yaparak diğer önemli kitaplara haksızlık etmiş olmayacaksınız. Çünkü elinizden bırakamayacağınız için, birkaç saatte bitirecek ve böylece hemen diğerlerine dönebileceksiniz.
Orakoğlu'nun kitabı diyoruz ama bu onun " yazdığı " değil, " anlattığı " bir kitap. Çok yerinde sorularla olayları deşerek Orakoğlu'nun bilgi ve tecrübesini ortaya koymasını sağlayan Selman Kayabaşı'nın da hakkını yemeyelim.
Peki soluk soluğa, tüyleriniz ürpererek, kah üzülerek, kah kızarak okuyacağınız "Ankara'da Gölge Oyunları"nda neler anlatılmakta?
Aslında kitapta yer alan bilgilerin, verilerin, yorumların çoğunluğu medyaya yansıdı. Ancak bunları derli toplu bir biçimde, ayrıntılarıyla birlikte ve hele hele bir istihbaratçının değerlendirmesiyle okuduğunuzda müthiş etkileniyorsunuz.
Orakoğlu'nun kitaptaki en çarpıcı anekdotu medyada yer aldı. Yine de tekrar etmekte fayda var:
"Bir süre önce, küçük bir partinin genel başkanı beni Armada Alışveriş Merkezi'ne yemeğe davet etti. Kimlerle beraber hareket ettiğini anlattı. Amaçlarının hükümeti devirmek olduğunu ve yakın bir zamanda harekete geçeceklerini söyledi. Dedi ki, 'Biraz önce saydığım gerekçelerle hükümet gidiyor. Ben bir iki ay sonra başbakanım . Eğer stratejinizi bu şekilde götürmeye devam ederseniz sizin ve çocuklarınızın bundan sonra devlet hizmetinde yer alması mümkün değildir. Ama şu andan itibaren bizim dediklerimizi kabul ederseniz size devlet içinde önemli görevler verebiliriz'..." (s.47) Kitaptaki konu başlıklarını yazayım da okurken nelerle karşılaşacağınız hakkında fikir sahibi olun:
Kızıl Elma Koalisyonu ve Darbe Hazırlıkları... Genç Subaylar Sendromu... Küre Operasyonu... Danıştay Saldırısı... Atabeyler Operasyonu... 27 Nisan Muhtırası... Batı Çalışma Grubu ve EMASYA... Kırmızı Kitap: Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesi...
Hatırlarsınız: 14 Nisan Tandoğan mitingi için Kadıköy vapur iskelesinde bildiri dağıtan genç kıza, " Darbecilerin ardından yürüyeceksiniz? Aferin size, aferin! " dediğimi... Bir an donup kalan genç kızın arkamdan, " Biz Atatürkçü gençleriz " diye seslendiğini burada yazdıktan sonra eklemiştim:
"Beş on yıl sonra, ' Darbe heveslileri bizim samimi Atatürkçülüğümüzü nasıl da kullanmışlar' diye hayıflanacak ama iş işten geçmiş olacak."
Ama işte fırsat ... Beş on yıl beklemesine gerek yok hanım kızımızın... Bülent Orakoğlu'nun kitabını okuması yeter.
Tabii sadece o değil: Kitabı asıl, " demokrasiye ve hukuka yürekten bağlı " CHP'lilerin, MHP'lilerin, mitinglerde bayrak sallayanların ve şehit cenazelerinde hükümet karşıtı sloganlar atanların da okuması gerekiyor.
Nasıl büyük bir operasyonla karşı karşıya olduklarını, tuzaklara nasıl düştüklerini anlayacaklar. (O tuzağa Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu
gibi yılların siyasetçileri çoktan düştü!)
Başlıkta kitabın " heyecan verici " olduğunu yazdım ama inanın " kahredici " de diyebilirdim.