kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Haziran 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ŞELALE KADAK

Gökyiğit de bizim Al Gore'umuz!

Hafta ortası, küresel ısınmaya dikkat çekmek için İstanbul'a gelen ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore'u dinlemek için gittiğim Çırağan Sarayı'nda, 80'i deviren 'yaşsız' insanlardan doğa savaşçısı Nihat Gökyiğit'e rastladım.
TEMA'yı bugünlere getiren ekibin liderliğini yapan Gökyiğit'le başta Artvin'in muhteşem Macahel bölgesine olmak üzere Anadolu'nun çeşitli köylerine pek çok seyahat yaptım bugüne kadar.
En son TÜSİAD'ın Avrupa turuna katıldığımda, O'nu Brüksel'de bir odaya topladığı AB komisyon üyelerine, parlamenterlere ve Brüksel bürokrasisinin önde gelenlerine Türkiye'nin endemik yani başka yerde bulunmayan, özgün bitkilerini, ağaçlarını, kuşlarını anlatırken görmüştüm.
Nasıl da heyecanlıydı. İngilizce yaptığı sunumu, müthiş fotoğraflarla destekliyor ve öyle güzel anlatıyordu ki. Salonda çıt çıkmıyordu.
Özetle, Tekfen'in kurucu ortağı Nihat Gökyiğit, yaşına inat, ordan oraya koşturuyor ve daha çok insanı doğaya duyarlı hale getirmeye çalışıyor. Kırsal kalkınma için, toprağı tuzlayarak işe aramaz hale getiren köylüleri eğitmek için ve binlerce, hatta milyonlarca ağaç dikmek için adeta uyumuyor.

Aral Gölü'ne belgesel
Yıllar önce bu kez en büyük projelerinden biri olan 'Kafkas Arılarını' konuşmak üzere buluştuğumda elime bir dvd sıkıştırmıştı. 'Nedir bu' diye sorduğumda, 'Aral'ın çok vakti yok. Kurumak üzere. Dikkat çekmek için bir belgesel yaptırdım' demişti.
Aral diye sözünü ettiği, Özbekistan ve Kazakistan'ın ortasında yer alan Aral Gölü'ydü. Gökyiğit, Aral Gölü'nün Orta Asya'nın insanlık faciası ve kanayan yarası olduğunu söylüyor ve gölün ve çevresindeki felaketin
faturasının milyonlarca masum insana, doğmamış bebeğe çıktığını ve bölgede yaşayanların yavaş yavaş ölüme gittiğini haykırıyor ve sadece Türkiye'nin değil, dünyanın dikkatini bu bölgeye çekmeye çalışıyordu.

Kişisel
servetini harcıyor
Nihat Gökyiğit, kişisel servetini uzun yıllardır bu ve benzeri sosyal sorumluluk projelerine aktarıp duruyor. Onun ki Al Gore'un ki gibi değil, sessiz sedasız bir mücadele.
Kimsenin onu alkışlamasını beklemiyor. Belki Aral Gölü suyla kavuşursa, belki endemik bitkiler çoğalır, kuşların sayısı artmaya başlarsa sevincini bir iki dostuyla paylaşır o kadar sonra yoluna devam eder.
Çırağan'da kendisiyle karşılaşınca, O'na İstanbul'daki pek çok üst geçidin ve reklam panolarının üzerindeki suyu tasarruflu kullanmakla ilgili kampanyaları hatırlattım ve 'Bu işin altından da siz çıktınız değil mi? TEMA'nın işleri bunlar, değil mi?' diye sordum. Büyükşehir Belediyesi'yle ortak yaptıkları projeleri anlatmaya koyuldu. Sonra da diş fırçalarken suyu kapatmakla kaç ton., bulaşıkları makinede yıkamakla kaç ton su tasarrufu yapacağımızı bir bir sıraladı.
'Kampanyaların etkisi büyük oluyor' derken gözlerinin içi gülüyordu.

Sırada 'çöl çadırı'
Dün de TEMA'nın Kaynak Geliştirme ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Yeşim Beyla'dan bir davet aldım. Gökyiğit ve ekibi Konya yolcusuymuş. Dünya Çölleşme Günü olan 17 Haziran'da, toprak ve suyun ne kadar değerli olduğuna dikkat çekmek için Karapınar'da bir 'çöl çadırı' kuracaklarmış. TEMA, bu ülkenin en güzel çalışan sivil toplum örgütlerinden biri. Müthiş bir ekip var. TEMA'nın bu başarısı Nihat Gökyiğit ve yazıda ismini anmadan geçemeyeceğim Hayrettin Karaca'nın büyük
özveriyle yaptıkları çalışmaların bir sonucu.
İyi ki varsınız...