kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Nükhet Ruacan çoğu kez ağabeyi Neşet Ruacan'la birlikte sahne aldı.

Caz şarkıcılığının ülkemizdeki macerasına duygusal bir bakış

Emin Fındıkoğlu
İLİŞKİLİ HABERLER
Caz şarkıcılığının ülkemizdeki macerasına duygusal bir bakış
"Caz müziğinde kadın şarkıcının yeri ta başlangıçtan beri oldu, erkeklerden oluşan caz topluluklarının önünde gecenin belli bir saatinde bir kadın şarkıcının belirmesinden zarif bir şey olabilir miydi? 1950'lerde İstanbul'da ortaya çıkan ilk şarkıcı Sevinç Tevs idi. Ünlü caz şarkıcılarının birebir kopyası olmakta bir sakınca görmezdi. Sarah Vaughan'un, Betty Roche'un Take the A Train yorumlarını aynen uygulardı. O yıllar için bunun bir sakıncası da yoktu. Öte yandan caz o dönemin popüler müziği olduğu için Tevs, bu parçaları hem kalbur üstü yerlerde hem de balolarda seslendirir ve beğeni toplardı. Ayrıca Ayten Alpman ve Tülay German gibi şarkıcılar gene zamanın en ünlü şarkıcılarının izinden gittiler. Zaten o yıllarda bütün bu müziklerin çok uzun bir geçmişi yoktu, henüz yüzyılın ortalarındaydık. İzleyecek bir yol bulmak zor değildi. Yeni yetişecek olan caz şarkıcıları kuşağını görmek için 70'lerin sonuna kadar beklemek zorundaydık. 1974'te Avrupa'da bebaber çalmak için yepyeni bir kız şarkıcı ararken Nükhet Ruacan'ı tanıdım. Sesinin benim hoşlandığımn türlere çok yatkın olduğunu anladım, bir süre prova yaptık. Avrupa'ya gidince bulabildiğimiz her piyanonun başında saatlerce süren çalışmalarla ortaya ilginç yorumlar çıkarmaya uğraştık. Nükhet'in kulağı o yılların önde gelen bestecilerine (Stevie Wonder, Paul Simon) açıktı. Bunların müzikleriyle içiçe olması kendisine harika bir ritm duyarlılığı da vermişti. 1978'de Neşet Ruacan ve Onno Tunç'un sürükledikleri bir grupla yaptığı Ruacan adlı albümünde bazı bossanovalar ve güncel parçaları yorumladıktan sonra kendini iyiden iyiye caza verdi. Nükhet kusursuz İngilizcesi ve kulaklara masaj yapan sesiyle günümüze kadar bizi besledi. Küçük bir müzisyenler çevresiyle beraber bir sürü yorumcuyu keşfettik ve etkilendik: Nina Simone zeten benim hastalığımdı. Shirley Horn'un ilk albümünü Can Kozlu bulup getirdi. Rickie Lee Jones'un konserini Nükhet, Los Angeles olumpiyatları sırasında TV'den banda alıp hepimizi şaşırttı. Bülent Ortaçgil ile ortak bir Ankara konseri öncesi elimize geçirdiğimiz ilk Tom Waits albümü ile kafaları hep beraber yedik. Bütün bu etkileşimler Nükhet'in peşini hiç bırakmadı ve caz şarkıcılığını doğal olarak olumlu etkiledi. Onun açtığı bu yeni nesil caz şarkılığı başka örnekler de vermeye başladı. Genç şarkıcı Nükhet Aruca'nın Volkswagen'i ile kamyonun altına girmesine, en çok Nükhet ağladı sanırım. Ankara'dan gelen Sibel Köse yoluna sağlam adımlarla devam ediyor. Nükhet ve Sibel'in öğrencilerinin ülkemizdeki caz şarkıcıları geleneğini 3. kuşak olarak yeni yüzyılda da sürdüreceklerine inanıyorum."