kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Mayıs 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Savaş çıkacakmış gibi tedbir aldılar

BALÇİÇEK PAMİR
BALÇİÇEK PAMİR
1 Mayıs'ı Taksim'de kutlayan DİSK'in başkanı Süleyman Çelebi, "Sadece iki saat istedik. Olağanüstü tedbir alındı. Kimse işine gidemedi. Bu kadar müdahaleye gerek yoktu" dedi ..
Bugünkü "Pazartesi Sohbeti" konuğum, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi. Çelebi, DİSK'in 6'ncı genel başkanı. 1952 Ordu doğumlu. Kendi deyimiyle, sendikal mücadeleye 18 yaşında Tekstil-İş'te şube sekreterliği yaparak başladı. 1980'de DİSK Örgütlenme Daire Başkanlığı'na seçildi ve 12 Eylül'de DİSK davasından idamla yargılanarak 4 yıl cezaevinde yattı. DİSK'in tekrar faaliyete geçmesiyle aktif sendikacılığa geri dönen Çelebi, 1999 seçimlerinden sonra önce Tekstil-İş Başkanı Rıdvan Budak'ın görevini devraldı, ardından 2000 yılında DİSK Başkanı oldu. Çelebi ile 1 Mayıs kutlamaları için Taksim ısrarını, yaşananları ve gündemdeki diğer siyasi olayları konuştuk.

* Bu yıl 1 Mayıs kutlamaları için "İlle de Taksim" diye tutturdunuz. Neden?
-Öncelikle 1 Mayıs'ın önemini daha iyi vurgulamak için. Ayrıca bu yıl 1977 yılında Taksim Meydanı'nda katledilen 36 kişiyi anmak istedik. Ben 1977 kutlamasında vardım; Unkapanı'ndan gelen ekibin başındaydım ve yaşananları biliyorum. Üstelik tam bir yıl sonra yine Taksim Meydanı bize verildi ve biz yine anma törenimizi yapmıştık. Şimdi niye izin verilmiyor?

* O günle ilgili davalar ne oldu?
-Halen sonuçsuz. Oysa her şey ortadaydı. Her şey planlanmıştı. Ortalık sivil polis kaynıyordu. Birden ateş açıldı zaten. Belki size abartılı gelebilir ama bugün Türkiye'nin geldiği noktadaki olumsuzlukların anası 1977'deki 1 Mayıs'tır. Biz de bunu hatırlatmak istedik.

'YAZILI BAŞVURU YAPMADIK'
* İzin için başvurdunuz mu?
-Bir yıl önce duyurumuzu yine 1 Mayıs'ta yaptık ve "Gelecek yıl Taksim'deyiz" dedik. Hem yalnız da değildik. Türk-İş, Hak-iş ve KESK de vardı. Ama bu sefer yazılı başvuru yapmadık çünkü her yıl başımıza aynı şey geliyor. Valilik 1 Mayıs'a birkaç gün kala "Burası miting alanı değildir" diye açıklama yolluyor ve elimiz kolumuz bağlı kalıyor.

* Vali'ye isteğinizden hiç bahsetmediniz mi?
-Gazeteciler Cemiyeti'nin gecesinde bahsettim. O da beni geçiştirdi. Ama ben "Israrlıyız" dedim. Ama asıl suç bizde yani örgütlerde. Biz dört örgüt geçen yılki gibi "Taksim" diye ısrar etseydik, o izni alabilirdik. Ama yalnız kaldık. "Türk-İş'e Kadıköy'ü verdik" gibi söylemlerle karşılaştık.

* Yani sendikalar arası koltuk kavgası mı? Yapmayın!
-DİSK'in simgeselliğine tahammülsüzlük, diyelim. "DİSK aman öne çok çıkmasın" tavrı. Ayrıca maalesef, artık örgütlerde devrimci başkaldıran ruh yerine, boyun eğen ruh egemen oldu. İktidarlara boyun eğiyor, ılımlı davranıyorlar. Biz de her dakika kavga edelim demiyoruz ama bu kadar da söz dinleyen olmak istemiyoruz. Asıl sorun bundan kaynaklandı. Türk-İş söz dinledi biz dinlemedik! Uyumlu olan onlar oldu. KESK "Bizim 1 Mayıs geleneğimiz yok" dedi işin içinden çıktı. Hak-İş "DİSK'in peşine takılmak istemiyorum" dedi.

'SADECE İKİ SAAT İSTEDİK'
* Yani sonuç olarak yalnız kaldınız, üstelik izin de almadınız.
-Yalnız kaldık ama İçişleri Bakanı ile görüşüp isteklerimizi söyledik. O da çok ılımlı davrandı ve "Ben Vali ile konuşup halledeyim" diye bize söz verdi. Cümle budur yani! Üstelik biz meydanda sadece iki saat istedik. Sadece anma yapacağız, miting yok dedik. Bunların sözünü verdik.

* Niye kabul edilmedi?
-Öncelikle Taksim devletin geleneği devamı olarak hep resmi işlerin yapıldığı yer diye görülüyor ama meydanlar halklarındır. Üstelik bu kadar çok inatlaşmaya gerek yoktu. O kadar müdahale, o kadar insan mağdur oldu. Kimse işine gidemedi, biber gazları... Ne oluyor yani? Durup dururken niye bu kadar çok gerginlik yaratıldı. Sadece iki saat istedik oysa. Sanki savaş çıkacakmış gibi olağanüstü tedbirlerin alınması, olayın bizim amacımızdan çıkarılıp garip bir ölçeğe getirilmesi. Hepsi başka bir oyunun parçası. Vali ile İçişleri Bakanı da buna çanak tuttu. 1 Mayıs 2007'de yaşananlardan iktidar sorumludur.