kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ELVAN DEMİRKAN

Cem Yılmaz artık sağlıklı yaşam istiyor

Cem Yılmaz'ın 'Hokkabaz' filmi, Washington DC Uluslararası Film Festivali'nde bir galayla gösterime girdi. Filmin festivalde yer alması dolayısıyla; Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ve eşi Gülgün Hanım'ın, samimi ve sıcak misafirperverlikleri ile verdikleri resepsiyonda Cem Yılmaz'ı daha yakından tanıma fırsatı buldum. Eğer duyarlı biriyseniz; sahnede ne kadar şovmense, özel yaşantısında da o kadar kendine ait ve hassas bir insan olduğunu anlarsınız. Resimden anlayacağınız gibi, yanında duran ben de dahil olmak üzere bütün gözler onun üzerindeydi. Sevimli İngilizcesi ve esprileri ile ilginin odağı olan Yılmaz'a, 'Cem ile Cem Yılmaz'ın arasındaki dengeyi nasıl bulduğunu sordum. Verdiği cevap çok dürüst ve hepimiz için geçerli bir cevaptı: "Sağlıksız yaşayarak."

YAPILACAK ÇOK İŞ VAR
Hepimiz diyorum çünkü en azından hepimizin hayatında istediklerimizi elde etmek için dengemizi bozduğumuz bir dönem vardır. Yılmaz, bana artık sağlıklı yaşamak istediğini ve günde içtiği iki paket sigarayı bıraktığını söyledi. Ama sağlıklı yaşamayı sadece istemek yeterli değil, alıştığımız kabuktan çıkıp, köklü değişiklikler yapacak adımı atmak kolay değil! Özellikle faydası olmayan alışkanlıklardan kurtularak yeni alışkanlıklar oturtmak ve bunları tekrarlayarak güçlendirmek gerekiyor. Cem Yılmaz da olsanız, sıradan bir insan da olsanız, bu telaşlı dünyada yapılacak çok iş var. Onun için enerjimizin azalmasına izin vermek seçenek bile değil. Kronik gerginlik, yorgunluk, depresif ruh hali, ağrı ve sızılar; hayatımızı istediğimiz şekilde yaşamamıza engel oldukları için vücudun bu sinyallerini bastırmak ve elimine etmek isteriz. Kendimizi tekrar canlandırabilmek için kafein, sigara, alkol, ağrı kesiciler, sakinleştiriciler, yiyecek gibi 'semptom gidericilere' güveniyoruz. Bu semptom gidericiler, vücutla bağımızı tamamen koparıp, strese karşı reaksiyonumuzu belirleyen dominant yol oluyorlar ve uzun vadede kontrol hissimizi daha da arttırıp, bize daha çok problem çıkarıyorlar. Belki de vücudunuz verdiği sinyallerle; size yemek ve uyku düzeninize daha çok dikkat etmeniz gerektiğini, kullandığınız alkol ve nikotini artık kaldıramıyacağını söylüyor. Nasıl eğilip kalktığınıza dikkatinizi çekmeye çalışıyor ama siz alıştığınızdan ödün vermemek için semptom gidericilerle yaşamaya devam ediyorsunuz. Ta ki bir yerden patlak verene kadar!

'DUR' DEMEYİ ÖĞRETİR

Vücudun olduğu kadar zihnin de o telaşlı rutininden ara ara uzaklaşması şart. Kontrol mekanizmanızı esnekleştirecek teknikleri hayatınıza adapte edebilmek çok önemli. Sağlığınıza karşı duyarlılığınız artmaya başladığı zaman, (Yani yaşam tarzınızın vücuttaki ağırlığını hissetmeye başladığınızda) strese adaptasyonunuz için semptom gidericilere esir olmak yerine, daha farklı seçimlere yönelirsiniz. Rahatlama teknikleri, yoga ve benzer terapiler; vücudu yeniler ve boşalan enerjimizi depolar. Vücudun hiçbir sinyalini dinlemeden alıp başımızı gittiğimiz bir dönemde bize 'dur' diyebilmeyi öğretir. 41 yaşında bir yoga öğretmeni olarak hem kendimde, hem de öğrencilerimde; bilinçli beslenmenin, rahat nefes alabilmenin, hareket esnekliğine sahip olabilmenin insana ne kadar enerji veren, hayatına anlam kazandıran ve ruhunu gençleştiren bir unsur oldugunu görüyorum. Kitabımda belirttiğim gibi; uzun ömürlü olmak için yapacağınız pek çok şey, yaşam kalitenizi de arttıracaktır.

YARDIMCI OLABİLİRİM
Eğer sevgili Cem Yılmaz daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürdürmeye hazırsa; nereden başlanacağına ve ipin ucunu bırakmadan nasıl devam edeceğine dair destek isterse, hiç kamerasız ve reklamsız; hatta kendi köşemde bile kullanmadan yardımcı olmaya içtenlikle söz veriyorum. Baskısız, zorlamasız kilo vermeye başlayacağına ve kendisini 10 yıl daha genç hissedeceğine eminim. Bu sözü de; onun gibi potansiyeli yüksek, kendi alanlarında başarılı olmuş yurtdışında pek çok öğrencimden aldığım olumlu sonuçlar üzerine, yani tecrübeme güvenerek veriyorum. l
NOT: Geçen haftaki 'Başarılı kadınların yalnızlığı' konulu yazıma iş ve ev kadınlarından çok sayıda farklı tepkiler aldım. Konuyla ilgileniyorsanız; 27 Ocak tarihli 'Hem Çocuk, Hem Kariyer Yapılır mı' başlıklı yazımı da okumanızı öneririm.