|
|
Kitaptan
Aynanın karşısına geçti, ona yansıyan görüntüsünü tepeden tırnağa gözden geçirdi. Sakalını sıvazlayıp, şalvarının uçkurunu düzeltti. Tespihini alıp almadığını anlamak için cebini yokladı. - Her şey tamam. Tüm dünyayı şaşkına çevirmenin zamanı geldi. Bekle dünya, yepyeni bir Corç, El Buş geliyor! Aylardır kapalı tutulduktan sonra salıverilmiş boğa hızıyla fırladı. Onu bu haliyle ve elinde Allah yazılı kocaman yeşil bayrakla gören gazeteciler, fotoğraf makineleri ile kameralarına yapıştı. Sorulacak olsa çoğunun yanıtı, 'zaman zaman yaptığı tuhaflıkları şaka sanan Buş'un yeni bir garipliği' olurdu. Bu yüzden, hareketleri gülerek izliyorlardı. Buş direkteki Amerikan bayrağını indirip, elindekini bağladı. Yeşil bayrak, gönderde dalgalanmaya başlarken avazının çıktığı kadar haykırdı: - Artık Müslümanlığın merkezi burası! Ben de şu andan itibaren, İslam Alemi'nin yeni lideriyim.! O tümceye noktayı koyduğu anda, dört bir yandan koşan görevliler, pençeden farksız elleriyle yakaladı. - Hey ne yapıyorsunuz? Ellerinizi üzerimden çekin, yoksa hepinizi doğduğunuza pişman ederim! Buş, kendini kavrayan ellerden kurtulmaya çalışırken, bir ses işitildi: - Kafayı yediğine hepiniz tanıksınız! Dünyanın en büyük ülkesinin yönetimi, böyle birine bırakılabilir mi? Tabii ki bırakılamaz! Onu hemen akıl hastanesine tıkın! Buş kulaklarına inanamadı. Çünkü konuşan Lora'ydı. - Sen bunca yıllık karım, benim akıl hastanesine kapatılmamı istiyorsun öyle mi? Lora adamlara, onu bırakıp biraz uzaklaşmalarını işaret etti. - Evet. Ama hastaneyi istemiyorsan, Ladin'in yanına gönderteyim; gül gibi geçinir gidersiniz. Ben de çıkarttırdığın yasadan yararlanarak, koltuğuna otururum. Oh be, yıllardır çektiğim başkanlık koltuğu hasreti, nihayet sona eriyor. - Demek koltuğumda gözün vardı. - Hem de ikisinde birden. - İyi de ben delirmedim ki, Tanrı'nın emirlerini yerine getirdim. Lora güldü. - Bu yaptıklarını görenler, senin gibi düşünmüyor ama, delirdiğine eminler. Sana bir şey daha söyleyeyim. O Tanrı benim. - Tanrı sen misin? Ben delirmedim ama, anlaşılan sana bir şeyler oldu. - Demek istediğim şu Corçcuğum. Irak'a saldırmanı Tanrı istemiş olabilir ancak diğerlerini söyleyen bendim. - Dört dörtlük Müslüman olmamı, başıma kötü bir olay geldiğinde koltuğa senin oturmanı sağlayacak yasayı çıkarttırmamı isteyen sendin ha! - Evet canikom. - Aptal gibi her dediğini yaptım. Böyle bir durumda 'Sen de mi Brütüs?' demek gerek. - İstersen de! Ne de olsa kocamsın, sana o kadar kıyağım olsun. Ama unutma, ne sen Sezar'sın, ne de ben Brütüs'üm. Sen Buş'sun, ben de Lora'yım; üstelik de Başkan Lora. Şimdi doğru din kardeşin Ladin'in yanına ya da akıl hastanesine, yelkenler fora!
|