|
|
Niye tereddüt ettim?
İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın, 'Fransız Baharı' günleri çerçevesinde Türkiye'ye getirdiği Zingaro 'At' Tiyatrosu'nu daha ilk gün izlemiştim. Ancak yazıp yazmama konusunda tereddüt ettim. Niye mi? Zingaro topluluğu (İspanyolca'da 'Çingene' anlamına geliyormuş) kendini 'tiyatro' olarak adlandırıyor... 'Battuta' adlı 'piyes', İstanbul'daki 'S Uluslararası Binicilik Merkezi'nin Maslak'taki alanında kurulan büyük bir çadırda gerçekleştiriliyor. Ekip atlarla çeşitli numaralar yaparak 'öyküyü' anlatıyor... Oyuna iki 'Balkan' orkestrası eşlik ediyor. Ayrıca çadırın ortasından aşağıya bir sütun gibi akan sular ve bu sulara vuran değişik renklerdeki ışıklar, çarpıcı bir atmosfer oluşturuyor... 5 Mayıs'ta başlayan gösteriler 25 Mayıs'a dek devam edecek. İmkanı olanlar özellikle çocuklarını bu ilginç gösteriye mutlaka götürsün. Şimdi gelelim benim tereddüt ettiğim noktaya... 16 sanatçının 36 atla yaptığı bu gösteri beni 'akrobasi' açısından tatmin etmedi. Niye mi? Çünkü 5-6 yaşlarımdan 13-14 yaşlarıma kadar İstanbul'a gelen tüm sirkleri izledim. Hatta birini kaçırmıştık da, tesadüfen Bursa'da yakalamıştık. O zamanlar TV ya yoktu, ya çok zayıftı. Bu yüzden sinema, tiyatro ve sirkler en büyük eğlencemizdi. İşte o sirklerde ben atlarla yapılan en olağanüstü akrobasi numaralarını seyrettim. Mesela koşan bir atın üstündeki akrobat, zıplıyor, havada parende atıyor ve arkadan gelmekte olan atın üstüne konuveriyordu. Atlar da bir başkaydı! Bazıları öylesine iyi eğitilmişti ki; hani üç beş insanı oraya çıkarsanız, yapamayacağı organize hareketleri becerebiliyorlardı. Gerek akrobasi, gerek at eğitimi açısından Zingaro'yu zayıf buldum. Buna karşılık koreografi, müzik ve öyküleme tabii ki sirklerdekinden çok daha iyi. 'Dünkü çocuk' olarak ben eleştiriyorum ama şimdiki çocuklar Zingaro'nun gösterisini zevkle izleyecektir.
|