Beklenene dair!..
Ne tuhaf!.. Kar, gökyüzünün sonsuz gibi görünen boşluklarından tane tane süzülüp şehrin sokaklarını kaplamaya başladığında saatler sabahın yedisini gösteriyordu. Saat tam yedi... Tuhaf olan da buydu işte. Çünkü meteoroloji bilimi tam da o saatlerde İstanbul'a kar yağmaya başlayacağını günler öncesinden duyurmuştu. Bilime göre bunda bir tuhaflık yoktu. Bilim ne derse oydu. Ama, insanoğlu için yine de alışıldık bir durum değildi ki bu! Beklenen kar, tam da beklendiği saatlerde, beklendiği dakikalarda gelecek miydi gerçekten? Bu "mucize"ye tanıklık etmek için erken uyandım. Gözümü ufka diktim. Hava soğuk, gökyüzü karanlıktı. Tam da kar havası... Ama yine de içimizde bir şüphe? Gelecek mi acaba günlerdir geleceği söylenen, günlerdir beklenen? Tam da o saatte, o dakikada? Beklendiği zamanda? Gelecek mi?
Saat yediyi birkaç saniye geçiyor. Önce küçük su damlaları gibi bir şeyler beliriyor gökyüzünde. Sonra damlalar yoğunlaşıyor, beyaz taneciklere dönüşüyor. Yere dokunduğu yerde kalıyor. Yerdeki beyazlık artıyor. Ve... Sadece birkaç dakika içinde, ağaçların dalları, otomobillerin üzeri, binaların çatıları ve nihayet sokaklar, belli belirsiz bir beyazlıkla kaplanıyor. Saat yediyi çeyrek geçiyor. Kar, bütün görkemiyle hakimidir artık gökyüzünün ve yeryüzünün... Egemenlik kayıtsız şartsız bu soğuk ve beyaz iklimindir. "Beklenen"indir. Beklenen, beklendiği saatte çıkıp gelmiştir işte... Bu ne muhteşem mucizedir öyle!
"Kar'a methiye" olabilir mi buraya kadar yazılanlar? Yok... Hayır. Belki de "bilime saygı"dır sessiz teslimiyetlerde... Lakin... Daha çok bir hayıflanmadır hayata... Karın bu kadar "dakik" bir bilimsellikte, beklendiği gibi beklendiği dakikalarda çıkıp gelmesinin düşündürdüğü ne çok şey vardı sabahın erken saatlerinde... "Meteoroloji bilimi" karın geleceğini zamanında bilir de, kişisel ve toplumsal hayatlarımızın "tarih bilimi" sonsuz bir uykuda mıdır asrın şafaklarında? Biri de çıkıp söyleyemez mi mesela; "Hazır ol ey insanoğlu, cumartesiyi beş geçe 'barış' çubukları tüttürülecektir dünyanın her yanında!" Cumartesiyi beş geçe barış yağacaktır gökyüzünden, hazır olun! Kardan daha çok beklenen değil midir ki yüzyıllardır sonsuz ufuklarda? Ya da... Müjdeler olsun ki, açlığın ve yoksulluğun sonu gelecektir pazartesiyi beş geçe! Salıyı beş geçe bitecektir terör vahşeti! Çarşambaya beş kala, baskı ve zulmün sonu gelecektir dünyanın her yanında... Perşembeyi beş geçe, bütün zor sınavlardan geçecektir yeryüzünün bütün öğrencileri... Cumartesi günü, sabahın ilk saatlerinde vefa... Öğleye doğru "hesapsız dostluklar" yağacaktır gökyüzünden... Akşamüstü para... Pazar sabahı günün ilk ışıklarıyla birlikte, hep o beklenen sevgili çıkıp gelecektir... Öğleye doğru aşk... Akşama sağlık... Bütün beklenenler beklendiği saatlerde yağacaktır engin gökyüzünden, şaşmaz dakikalarda!
Fakat... Olmuyor işte. İşte o nedenle: Teşekkür ederim meteoroloji. Teessüf ederim tarih!
|