Çok harcama, hırsızlık, yalancılık
Bazı kişileri biliriz, durmaksızın alışveriş yapar. Adeta hayattan intikam alırcasına düşünmeden para harcar. İlla zengin olması gerekmez.
Ödeyememe zorluğu çekme pahasına yapar bunu. O anda kanayan duygularını onarmakla meşguldür. Ama yarın ne yapacaktır? Düşünmek istemez. "Battı balık yan gider" misali aldıkça alır, aldıkça batar. Gözü müthiş açtır. Öyle ki onu doyurmak imkânsızdır. Ona bunu yaptıran duygu açlığıdır. Bu şekilde hayattan intikam alır. Bulamadığı her şeyi, aşırı alarak tatmine çalışır.
Bazen de kleptomani dediğimiz hırsızlık vakaları yaşanır. Şahıs alabilecek seviyede bile olsa, küçük- büyük her şeyi aşırmaya meyleder. Burada da maddi- manevi bulamadığı ne varsa, bunu çalarak tatmine çalışır. Diyelim ki eşimiz devamlı yalan söylüyor. Ne yalan ne hakikat artık bilemiyoruz. Bazı geceler geç geliyor her seferinde bir bahane bir yalan, bir kaçış. Nereye gider ne yapar, kimledir hiç bilemiyoruz. Bizi seviyor mu? Param yok dediği zaman inanalım mı? Ama sonra istediği zaman birdenbire parası oluveriyor. Biz bir yalan makinesiyle mi evliyiz? Nasıl inanıp, bu kişi ile hayat paylaşalım? Bu kaypaklık niye? Bütün bunların cevabı tek:
Psikolojik, ruhsal, duygusal açlık. Tatmini ancak çalarak, yalan söyleyerek, aşırı harcama yaparak bulan bir eş ile ne yapacağız? Bunları keşfettikçe bizim duygusal dengemiz ne olacak?
Heyecan olsun diye çalan; şuursuzca harcayan; ekmek peynir gibi yalan söyleyen kişi ile bizim işimiz ne? Hele bu kişi evlendikten belli bir zaman sonra bunlara başlamışsa? Atamazsınız, satamazsınız, ama başa da çıkamazsınız. Alın işte bir evlilik kaosu daha... Çocuğumuzun babası müthiş yalanlar atıyor; veya annesi harcama hastası; ya da kleptoman. Azıcık işler yolunda gitmese, bir şeye kızsa, hayatın en ufak iniş çıkışında tökezlese, bu yollara başvuruyorsa ne yapacağız?
Öncelikle bunların altında ne yatıyor bakmak gerekiyor. Şahsı tanımak için çocukluğuna geçmişine göz bakmak gerek. Böyle durumlar hep var mıydı, biz mi görmedik? Birdenbire mi ortaya çıktı? Onu tetikleyen sebep ne olabilir? Bunda bizim bir katkımız var mı? Ondaki duygusal açlık bizden mi kaynaklanıyor? Yapabileceğimiz bir şey var da yapmıyor olabilir miyiz? Hep söylüyorum, sevgi, şefkat, anlayış, ilgi, romantizm, heyecan ve daha bir sürü şey evlilik ağacının suyu, toprağı, güneşi, havasıdır her zaman bakım yapmak şarttır. "Bakarsan bağ olur bakmazsan dağ" demişler. Güzel bir çimenlik bahçe düşünün. Çimenlerin arasında önce bir-iki yaban otu bitsin. Kökünden çıkartmaz veya ilaçlamazsanız kısa zamanda üçdört, derken bahçeyi sarar. İşte yalan, aşırı harcama, kırsızlık böyle yaban otlarıdır. İlk başladıklarında sinyali alıp hemen çare aramak gerektir.
Bunun da ilacı sevgi, aşk, şevkat, alaka, iletişim, paylaşma, güven, iyi niyet ve destektir. Ona her konuda yardımcı olunmalı, itham edilmemeli, aşağılanmamalı anlayış gösterilmelidir. Eşimiz grip olsa ona bakarız. Peki ya duygusal hasta olsa niye kabul etmek istemeyiz? Bu illa ruh hastası demek değil ki. Bilakis ruh hastası olmaması için ona sevgi desteği vermeliyiz. Üstelik de 'sen hastasın, yardıma ihtiyacın var', şeklinde değil, tam tersine okşayarak, severek, sarılarak, konuşarak yardım etmeliyiz.
Bunların arasında yalan, genelde eşler tarafından en anlaması güç müdafaa mekanizmasıdır. Çünkü yalandan en fazla eş etkilenir. Yalnızlık çeken, eşinin hayatının dışına itilen kişinin kendisidir. Bir de diyoruz ki; 'anlayış göster, sevgi ver, onu dışlama, bağırma, hele hele hiç yüzleme'. 'El insaf' dediğinizi duyuyorum. Ama işte kapının anahtarı bu. Evliliğimizi kurtarmaya çalışmanın yolu da bu. Kleptomani biraz daha anlaşılabilir. En azından şahıs alabilecekken çalmışsa o vakit psikolojik sebepler akla gelebilir. Çok harcama da maalesef yanlış anlaşılır; müsrif, kafasız, egoist, hesap bilmez olarak algılanır. Bir taraftaki eksikliğinin acısını böyle çıkarttığını genelde ancak profesyoneller anlar. Peki nerede yanlış yapılıyor. Düşünün bakalım. Hiç 'şişmansın' deyip onu boşanmakla tehdit ettiniz mi? Veya güzel olmadığı anlamı çıkarabileceği laflar söylediniz mi? Sizden bol para harcayarak intikam alıyor olabilir mi? 'Ben ne yaptım?' demeyin.
Düşünün bakalım kavgalarınızda neden şikâyet ediyor, neleri başınıza kakıyor? Düzeltebileceğiniz, vazgeçebileceğiniz hususlar olabilir mi?
Belki de belinde kolunuzu, yanağında dudağınızı istiyordur. Arzu edilmek, kollanmak, sahip çıkılmak, arkasında kuvvetli bir dayanağa ihtiyacı vardır. Adam yerine konulmak, dinlenmek, değerli olduğunu hissetmek istiyordur. Bunlar yerine geldikçe niye parayı su gibi harcasın, niye yalana başvursun, neden hırsızlık yaparak tatmin arasın?
Selin Özkök Karacehennem
|