|
|
Kahve Osmanlı'dan miras
Kafeler Viyanalılar için ikinci bir ev gibidir. Günün her saati kafeye gitme havasındadırlar. Siz her ne kadar gidemeseniz de, işte Viyana kahvelerinin keyfini çıkarmak için güzel bir fırsat
Bulundukları yerle birlikte anılan, neredeyse o mahal ile özdeşleşen "şeyler" vardır. Örneğin Küba ve tütün. Sonra Bordeaux ve şarap, Kyoto ve çay... Bunlar artık neredeyse etle tırnak misalidir. "Biri" olmaksızın "öteki" tahayyül edilemeyen "Siyamlılar" gibi. Günümüzün imaj ve markalaşma kitaplarını yeniden yazan küresel iletişim ve ticaretin bu ikizleri tutup sahneye atmasına, bununla da yetinmeyip çoğu kez etraflarında muhtelif söylentiler oluşturmasına da dikkatinizi çekerim: "Urban legends".
Biliyor musunuz, bunlar içinde hiç bir himmete ihtiyaç duymayan bir tanesi var ki, bizimle de alakalı. Ya da öyle olduğu konusunda "oluşmuş bir kabul mevcut". Kahve ve Viyana'dan söz ediyoruz! Bugün Viyana ne kadar "Hofburg Tiyatrosu" ise o kadar "Demel"dir. Ne kadar "Secession"sa, o kadar "Braunerhof"dur. Ne kadar "Otto Wagner" ise o kadar "Sacher ve Torte"sidir. Ne kadar "Adolf Loos" ise o kadar "Apfelstrudel"dir. Peki, bu "Viyana Kahvesi" durduk yerde nereden çıktı? Anlatalım. Viyanalılar Avrupa Topluluğu sayesinde sınıf atladılar. Müzelerini elden geçirip genişlettiler. "Müze Semti" denilebilecek (museumsviertel) bir "mahal" oluşturdular. Görmeye değer! Üstüne üstlük Viyana bize de çok yakın... Ne var ki vaktinize ve bütçenize uymuyorsa...
Swisshotel İstanbul'da Avusturya Hava Yolları ve Hotel de France katkısı ile bir hafta süreyle Viyana Kahvesi anlatılacak; müziği, tatlıları sergilenecek. Yok gidemiyorsanız, kendinizi Mozart'ın gözde kafesi Frauenhuber'de varsayın. Bir Mozart çalın, kahvenizi alın, gözlerinizi yumup hayal edin. Hayali cihana değer!
|