kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İlker Sarier @ SABAH
Fax:
0212 354 34 69
 

'Gazeteci' üzerine

Mehmet Barlas önceki gün, gazetecilik üzerine 'teorik' bir yazı yazdı. Ne yazık ki bazı konularda hemfikir değiliz.
Mehmet Barlas, konuyu teorik koyuyor. Mealen diyor ki, "Gazeteci, gazetesinden de patronundan da bağımsız kalmaya özen göstermelidir"
Buna kimsenin bir itirazı olmaz. Ama hayat, bazen teorileri aşıyor. Pratikte konuşalım:
Türkiye'de olağanüstü ekonomik ve politik bir 'hal' yaşandı. Bundan ister istemez gazeteler de etkilendi. Böyle, gazetelerin de hayat-memat çizgisine dayandıkları zamanlarda, o gazetede yıllardır çalışanların verecekleri tepkiler elbette birbirinden farklı olacaktır. Gazetecilerin de duyguları var, kişilikleri ve karakter yapıları birbirinden farklı. Umutları, beklentileri, hayalleri, birikimleri ve gelecek için kurguları farklı. Algılamaları farklı.

Evet şirket değil

Politik çizgisi, toplum için taşıdığı demokratik değerler ve nihayet bir düşünce ve yürek ürünü olması bakımından gazete ile gazeteci arasında bambaşka bir kimya ile organik bağlar oluşabilir. O zaman da refleksler ve tepkiler çok farklı olabilir.
Hem gazete, soba fabrikasından farklı hem de gazeteciler birbirinden farklı.
Nitekim Barlas da, 'gazeteler şirket gibi değerlendirilemez' derken bu farkı koymakta. Ama işte tam da bu yüzden, bir gazeteci için yıllardır çalıştığı 'gazetesi' bambaşka bir ruhsal değer ve sosyal bağlar oluşturabilir. Bu yüzden de, o gazete üzerinde estirilen yapay fırtınalar, adanmışlık duygusu yüksek karakterler üzerinde güçlü bir refleks yaratabilir.
Mesleğe adanmışlık duygusu ile gazete için endişe duymak, bazen çok içiçe geçebilir.
Ve tabii ki bu olumlu duygu ile patronları için buldozer işlevi görenlerin vahşi içgüdülerini birbirine karıştırmamak gerekir.
Geçmiş dönemde, öyle gayya kuyuları yaratıldı ki, insanlar basında nelerin döndüğünü bilemez, izleyemez hale geldiler. Andıç dönemlerinde bunun en fazla acısını çekenlerden biri de Mehmet Barlas'tı. Peki, olanı biteni kamuoyuna anlatmak kötü müydü? Yanlış mıydı? Ben bağımsız gazeteciyim, olanlar beni ilgilendirmez diye kenarda seyirci mi olmalıydık?
Bir gazetecinin, çalıştığı gazeteye yöneltilen etik dışı politik ve ekonomik saldırılara göğüs germesinin, tamamen insani bir tepki olduğunu bir yana bıraksak bile, normal şartlarda dahi, bir gazeteci için, çalıştığı gazete ile öteki gazeteler arasında duygu ve iletişim farkı bulunması doğal değil mi?
Forma aşkı her futbolcuda eşit değildir, eşit olması beklenemez de...
Batı demokrasilerinde de, gazeteci veya yazarlar çalıştıkları kurumlarla bütünleşiyor, adeta o kurumlarla birlikte anılıyorlar. Bir Uğur Mumcu, bilfarz Cumhuriyet'ten başka hangi gazete ile anılabilirdi? Keşke, bizim basında da köklülük ve demokrasi o kadar yerleşmiş bulunsaydı da, Mehmet Barlas hâlâ Milliyet'te yazıyor ve yönetiyor olsaydı.
Bizler hepimiz, kendimizi toptan "gazetelerüstü" hissedip öyle davransaydık, 6 ayda bir transfer yapıp gazete değiştirseydik, gazetelerin kimlikleri nasıl oluşacaktı?
Hasan Pulur'u alıp, 5 bin dolar daha fazla verdiler diye Yeni Şafak'a koyalım bakalım, ortaya ne çıkacak? (Mehmet Barlas'ın orada yazdığı mücbir durumlar hariç!)

Okura sorumluluk

Gazetemize karşı Hitler faşizmine benzer bir politik saldırı ile karşı karşıya kalmış olsaydık, kendimizi bağımsız hissedip, ne halleri varsa görsünler diyerek, başka bir gemi mi arayacaktık kendimize?
Mülkiyet hukukunda gazeteler patronlarındır. Ama 'ruhen' okurların ve gazetecilerindir. Ben işte tam da bu 'ruhtan' bahsediyorum!
Gazeteci sadece okura sorumludur, diyor Mehmet Barlas, çok doğru!
O halde, okurun istediği ve sevdiği bir gazeteyi yaşatmaya çalışmak, bu sorumluluğun bir parçası olmuyor mu? Yoksa, oba kurduğumuz yaylalara bir göçebe kadar da mı bağlı olmayacağız?
Mehmet Barlas'ın mesleki tecrübesine saygı duyarken, yukarıdaki düşüncelerimi saklı tutmayı ikiyüzlülük sayarım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bürokrasi kuyruğu   / 19-10-2004
 Doldur bir memur zammı daha içelim   / 17-10-2004
 Mülkün temeli TMSF   / 15-10-2004
 Devrimci Verheugen   / 13-10-2004
 Ben bu işte yokum!   / 12-10-2004
 Türk'ün kimyası   / 10-10-2004
 Niye boşanıyoruz?   / 08-10-2004
 Siyasi evlilik   / 07-10-2004
 Perakende düşünelim   / 05-10-2004
 Saat 22.48'e dikkat!   / 03-10-2004
İLKER SARIER
'Gazeteci' üzerine
Mehmet Barlas önceki gün,...
YAVUZ SEMERCİ
Hükümet THY fırsatını kaçırıyor...
THY'nin...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
İhale, yeni dönemin ilk teyidi
Dün Hazine'nin yaptığı üç...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Denizde can telaşı
Tren kazası epeyce gerilerde kaldı.
Kapıdaki ip, çelişkiler yumağının ilk parçası
Balkan kardeşler cinayet dosyasının çelişkilerle dolu olduğu ortaya...
Trilyonluk mirasta bitmeyen paylaşma
Yargıtay C Motelleri ile ilgili Yasef Öztürk'ün dört eşinin...
'Futbol çetesi'ne 7 yıl
'Futbol çetesi'ne 7 yıl
Manisa'da yeni bir hukuk skandalı... Top oynarken okulun camını...
Özkaya'dan hayati tehlike uyarısı
Özkaya'dan hayati tehlike uyarısı
Görevine dönen Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, tartışmalara girmek...
IMKB
E: 22,551 D:% 0.97
DOLAR
S: 1,481,000 D:% -0.13
EURO
S: 1,851,000 D:% -0.11
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.