kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İstanbul'da Turist Olmak
İstanbul'da Turist Olmak


Ortadoğu dışında dünyanın hiçbir yerinde İstanbul'da olduğu kadar sınıf toplumu görüntüsü yok
Bush gitti ben kaldım. İstanbul'dayım bir haftadır ve geçmişte alelacele yapılan yaz ziyaretlerinde fark etmediğim birçok detay bir anda beynimin içinde yepyeni kıvılcımlar yaratıyor. Neredeyse yedi yıla yaklaşan Amerika serüveninden sonra İstanbul tabii dünyanın en güzel şehri gibi geliyor insana. Hayat keyifli, Manhattan'ın o elektrikli enerjisi yok, Boğaz bir inci gibi şehrin her köşesine yumuşak bir ışıltı katıyor. İstanbul'un meziyetleri arasında dostlar, insan ilişkilerindeki rahatlık, hayatın ABD'ye kıyasla ucuzluğu ve tabii insanda yarattığı "Ah, memleket!" duygusu var. Sokakta geçmişten kalma birine rastlayabiliyor, randevu defterleri ve elektronik ajandaları çıkarmadan "Yaa gel şurada bir şeyler içelim" diye hasret giderebiliyorsunuz. Her ne kadar ilk bakışta Amerika'ya kıyasla daha dedikoducu bir toplum gibi gözüksek de aslında aynı zamanda daha toleranslı bir toplumuz. Bu güzel. Ama İstanbul yaşantısının bazı bölümleri, eskisinden daha rahatsız etti beni bu kez. Birincisi "sınıf toplumu" oluşumuz. Şaka değil. Ortadoğu dışında hiçbir yerde bu derece çarpıcı bir "aşağıdaileryukarıdakiler" düzeni hatırlamıyorum ben. Bir tarafta güzel yaşayan güzel insanlar var, diğer tarafta onlara hizmet verenler. Tabii arada her iki kategoriye de girmeyen dev bir orta sınıf var. Ama onların da ruhu, yukarıdakilerle zenginliğe özeniyor. O hayatları taklit edemeseler bile, ağızlarını açmış şoförleri, aşçıları, düğünleriyle "lüküs hayatlar" yaşayanları hayranlıkla izliyorlar. "Sosyete" diye tabir edilen kesim, artık küçüklüğümden hatırladığım ufak, kendi içine kapalı kulüp değil, herkesin konuştuğu, yakından takip ettiği, türkücüsüyle, yeni zenginiyle sayıları her gün kabaran garip bir fil. Sınıf meselesini şehrin fiziki yapısından bindiğiniz araca ya da yediğiniz yemeğe kadar her alanda hissetmemek mümkün değil. Bana bu sefer çok boğucu geldi. Örneğin Amerika'nın üç beş güney eyaleti dışında en şık lokantalarda bile arabanızı park eden "vale" olayına rastlamadım. Lokantaların önünde bekleşen bu adamlar, lokanta ne kadar şık olursa olsun paralı toplum değil Irak ve Ürdün gibi yerleri çağrıştırıyor bana. Tabii dünyanın her yerinde zenginler ve fakirler var. Bu doğal, hatta serbest piyasa ekonomisinde sağlıklı sayılabilecek bir durum. Buna karşın Manhattan ve Amerika'nın birçok yerinde "aşağıdakileryukarıdakiler" ayrımını bu kadar keskin hissedilmiyor. Rahatlıkla Wall Street'te milyonlar kazanan ya da şehrin güçlü hukuk firmalarından birisinin tepesindeki avukatın eve metroyla gittiğine ya da hafta sonu eşiyle süpermarketten alışveriş yaptığına tanık olabilirsiniz. İstanbul'da ise zengin olmak, kendini sizin gibi olmayanlardan fiziki olarak ayırabilme kapasitesiyle ölçülüyor.

ŞEHİRDE YÜRÜNMÜYOR
Bütün güzellikleri ve keyiflerine rağmen biz New Yorklular (!) için İstanbul'un bir diğer tatsız tarafı YÜRÜYEMEME! Anadolu yakası ve Beyoğlu bölgesi dışında şehrin birçok yerinde yürümek demek, ya bir ton egzoz yutup kansere kucak açmak ya da minik kaldırımlarda ip cambazlığı yapmaya çalışırken arabanın altında kalma riskini taşıyor. Neyse ki artık İstanbul'da kaldırımlar var. Ama bir yerlere gidip gitmedikleri belli değil. Düzayak Manhattan'da ise hiçbir şey yapmasanız bile günün en az yarım saati oradan buraya yürüyerek geçiyor. İyi ki de öyle.
DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Boeing 7E7 Avrupa'da
 En büyük yat yarışı bu yıl rekora koşuyor
 Bugün Sinop sonra Samsun
 Alaçatı yine şenlendi
 Büyük Ortadoğu'nun küçük kopyası LÜBNAN
 NY'ın yeni Soho'su "Meatpacking"
 Güneş sirki 20. yılını kutluyor
 Bağdat huzur arıyor
 Süleyman Askeri Bey
 Seyahat Edebiyatı
 Belçika Mektubu
 Boeing yarışı bırakmıyor
 Büyük yarış için geri sayım başladı
 Adım adım Karadeniz
 Güney Afrika'nın gizemli şehirleri
 Dünyanın en iyi tasarım otelleri
 Amerikan usulü barış
 Bu bina adeta biletsiz bir müze
 Uzaya sivil yolculuk
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
Hangi havayoluyla nereye uçmalı?
En sık...
TURGAY NOYAN
Denizcilere müjdeler ve açık teşekkürler
Vallahi bu...
STELYO BERBERAKİS
Picasso ve Andros
Ünlü ressam Picasso'nun Antik Yunan...
REFİK DURBAŞ
Tespih çekmenin adabı
Türk erkeğinin parmaklarının süsü...
Şehirde saklı bahçe
Şehirde saklı bahçe
Doğayı biraz daha yakından tanımak ve huzurlu bir gün geçirmek...
Doğru beslenme kanseri önlüyor
Doğru beslenme kanseri önlüyor
Beslenme alışkanlığında bazı noktalara dikkat edilerek kansere...
Yeni Marilyn Monroe, Scarlett
"Bir Konuşabilse" ve "İnci Küpeli Kız" filmlerinin genç yıldızı...
Herkes kendi ışığını keşfetmeli
Modacı kimliğiyle dünya standartlarını zorlayan Bahar Korçan,...
Manisa'da Atlantis buluşması
On bin yıl önce büyük bir depremle yıkılan Atlantis uygarlığı Manisa'nın Spil...
Cazın duyarlı ustası
Cazın yaşayan en büyük ustalarından olan Charlie Haden, İstanbul Uluslararası...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.