kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Bak şu konuşana!

Dün Milliyet'te Aydın Doğan'la yapılmış bir mülakat yayınlandı. Medya gücünü sonuna kadar kullanmaktan kaçınmayan bir patronun kalkıp medyanın ticari amaçlarla kullanılmasına yönelik etik dersler vermesi komik kaçıyor.

Türkiye'de şu anda basınla ilgili uluslararası bir toplantı süregeldiği için basını tartışmak zorunlu. Türkiye Gazete Sahipleri Birliği'ni "Aydın Doğan ve Ailesi" derneğine çeviren zat yüzünden WAN'a katılmadığımızı yazmıştım.
Benim yazımla birlikte dün Milliyet'te Aydın Doğan'la yapılmış bir mülakat yayınlandı.
Aydın Doğan bu mülakatta bazı çarpıcı konulara değinmiş. Ne bu konular, kısaca alıntı yapayım:
"Birçok sanayi grubu medyayı sadece menfaatlerini korumak ve güçlendirmek için kullanıyor. Medyaya asıl uğraşı olarak değil, bir savunma ve taarruz aracı olarak bakıyor.
Bizdeki gazete sahipleri, gazeteciliği hep yan iş olarak gördüler. Başka işlerden kazanıp medyayı silah olarak kullanmak istediler."
İlk bakışta herkesin evet diyeceği doğrular bunlar, ama yeterli mi, değil. Eksik mi, yüzde yüz. Çarpık mı, baştan aşağıya.
Birincisi, Aydın Doğan konuşmasında bazı basın patronlarını sıralıyor. Aklınca kendisini onlarla aynı kefeye koyuyor. Nadir Nadi, Erol ve Haldun Simavi ve Kemal Ilıcak gibi. Onların hepsinin bir tek ortak özelliği var. Tamamı bu mesleği babadan devralmış veya muhabirlikten işe başlamış insanlar. Onlar gazete patronu. Aydın Doğan'da olmayan bütün özelliklere sahip insanlar onlar.
İkincisi, Aydın Doğan dışarıdan gelen insanlara karşı çıkarken kendisinin de otomobil bayiliğinden gazete sahibi olduğunu unutuyor. Gazete patronluğu onun sonradan kazandığı bir özellik, asıl mesleği değil yani.
Üçüncüsü, Aydın Doğan medya-iş ilişkisini eleştirirken bir pencereden bakıyor. Dışarıdan gelenlere, kendi geçmişini unutup karşı çıkarken, elinde gazeteler olan patronun bu gücünü kullanarak zenginleşmesine, siyasi iktidarla kucak kucağa oturup imparatorluk alanını genişletmesine karşı çıkmıyor. Niye mi?
Çünkü o zaman kendisini inkâr etmesi gerekir.
Aydın Doğan Milliyet'i satın aldığında Sirkeci'de sıradan bir otomobil bayii idi. Milliyet patronluğu sırasında da normal bir gazete sahibiydi. Hürriyet'i Simavi'den aldıktan sonra bu tablo tamamen değişti. Bu, Türkiye basın tarihinde incelenmesi gereken bir dönemdir. Basın patronluğu kullanılarak büyüme örneği olarak dünya çapında bir olaydır. Bakın Aydın Doğan, Hürriyet'i aldıktan sonra nasıl büyümüş. İşte Doğan'ın Hürriyet'in patronu olduktan sonra edindiği şirketler:
- Milta Bodrum Marina
- Zigana Elektrik
- Çelik Halat
- Dışbank
- İsedaş, İstanbul Elektrik Dağıtım
- Doğan Telekomünikasyon - Doğan Factoring
- Ray Sigorta
- Alternatifbank (Lisansını çıkarıp 80 milyon dolara sattı)

- Petrol Ofisi

Aydın Doğan elbette medya-iş ilişkisinin bu yönüne hiç değinmez, değinemez. Oysa, Dışbank olayı bile kendi başına kitap olacak bir konudur.

Aynı şekilde Petrol Ofisi'nin satılışı, Altın Hisse'nin kaldırılışı, borcunu ödeyemez hale düşen İş-Doğan ortaklığının POAŞ'la birleştirilip devletin yılda 60 milyon dolar vergi zararına uğratılması veya vergi borcuyla devlete taksit ödenmesinin sağlanması, basın gücünün sonuna kadar kullanılmasının somut bir örneğidir.
Medya gücünü sonuna kadar kullanmaktan kaçınmayan bir patronun sonra kalkıp medyanın ticari amaçlarla kullanılmasına yönelik etik dersler vermesi komik kaçıyor.
Aydın Doğan, basında tekel olmak isteyen, rakiplerini yok etmekten kaçınmayan bir gazete sahibidir. SABAH'ı denetim altına aldığında yaptığı ilk işin dağıtımda tekel olmak için Birleşik Basın Dağıtım'ı kapattırmak olduğu, basın tarihine, insanların hafızısına kazınmıştır.
Aydın Doğan'ın kendi vaazları onun Türk basın tarihindeki yerini değiştiremez.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yeni Basın Yasası   / 15-06-2004
 Teröre lanet...   / 14-06-2004
 Emlakbank olayı   / 11-06-2004
 Avrupai adalet   / 10-06-2004
 Özkan ve Yüce Divan   / 09-06-2004
 21 gram   / 08-06-2004
 Bir aktörün ölümü   / 07-06-2004
 TV ve reklamlar.   / 04-06-2004
 Şimdi ne olacak?   / 02-06-2004
 Bak şu konuşana!   / 01-06-2004
ERGUN BABAHAN
İzmir'de ölüm
Yemekte gelen notu aldığımda birileri şaka...
ERDAL ŞAFAK
Bir canın ardından
Bu satırları yazmamak için neler...
MANSUR FORUTAN
Ne kadarı yeter?
Eve servis hamburger, kanepeye tüne,...
MEHMET BARLAS
Ateşkes ile Rus ruleti oynamak, hangi aklın...
SAİT GÜRSOY
Bu seslere kulak verin
SON iki aydır Anadolu'nun...
SAVAŞ AY
Babaya bak babaya!..
Bu fotoğrafı önceki gün...
REFİK DURBAŞ
Edebiyat geziye çıktı
KAÇ yıl önceydi, mevsimin...
HINCAL ULUÇ
Antalya'da bir vali..
Önce köşe yazarı, gazeteci Mevlut...
Onur duydum
Onur duydum
Sağlık kontrolündeki müthiş verileriyle doktorları şaşırtan Okan,...
İlle de Gallardo
İlle de Gallardo
Fransa'da başkan Canaydın ve yönetici Gökşen ile görüşen Rumen hoca,...
Özkan ve Önal'a Yüce Divan yolu
Özkan ve Önal'a Yüce Divan yolu
Özkan ve Önal, Halkbank'ı zarara uğrattıkları gerekçesiyle 356...
'İyi ki silahım yoktu'
'İyi ki silahım yoktu'
Önceki gece eşiyle birlikte dondurma almak için çıktıkları...
Kalbi Ege'de kaldı
Kalbi Ege'de kaldı
Cenaze yarın Konak İsabey Camii'nde kılınacak ikindi namazından...
Dostum Piriştina
Bu yazı, gazetecilik mesleğini sürdürürken yazdığım en zor yazıdır.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.