|
 |
 |
 |
 |
|
Türkçemi çok zor düzelttim
Herkes onu konuşuyor, herkes birbirine onu anlatıyor. Avrupa Yakası'nın ofisboyu 'Şesu' ekranın en popüler adamı oldu! Tunceli doğumlu bir Zaza o. Tiyatroda yer göstererek başladığı kariyeri doludizgin gidiyor.
Bülent Polat, ilk kez Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda, Sokak Kedisi isimli oyunda 'yoldan geçen bir adam'ı oynadı! Kendi deyimiyle 'bu muhteşem başlangıçtan' sonra yine aynı tiyatroda çeşitli rollerde oynadı. Olgunluk çağı yapıtı, Orhan Oğuz'un yönettiği 'Herkesin Gözü Önünde' adlı oyundu. Para kazanması gerekince televizyon dizilerine geçiş yaptı. Yılan Hikayesi, Keje, Lahmacun ve Pizza, Dadı, Estağfurullah Yokuşu gibi dizilerde oynadı. Avrupa Yakası'yla da şöhretli bir adam oluverdi...
Dizideki Şehsuvar gibi, ki biz ona kısaca Şesu diyoruz, yırtık, girişken biri değil. Ezik, çekingen duruyor hatta. Bunu ona söylediğimde "O kadar abartılacak bir durum yok. Ben orada işimi yapıyorum, bunu büyütürsem kötü olur. Ben kılıcımı biliyorum, keskin olsun diye" diyor...
* Herkes seni konuşuyor farkında mısın?
Umurumda değil, ben evimdeyim...
* Avrupa Yakası'yla popüler biri oluverdin; daha önce 10'u aşkın dizide rol almışsın ama hakkında kimsenin bilgisi yok. Nerelisin, bu işe nasıl bulaştın anlatsana.
Tunceli'de doğdum, ilkokula kadar da oradaydım. Abim İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Ailem de 'çocuğu orada bırakmayalım, biz de gidelim' dedi.
* Kaç kardeşsiniz?
5 kardeşiz, en küçük benim. Tamamen kaza! İlkokul 5'ten sonra İstanbul'a geldik.
* Tunceli'de nasıl bir çocukluk geçirdin de tiyatroya merak sardın?
Zaten koşuşturuyordum ben, atlamayı, zıplamayı, oynamayı, sinemayı seviyordum. Tunceli'de tanıştım tiyatroyla. Sobanın başında İngilizce şarkı söylüyordum. Öyle bir hiperaktiflik vardı bende; potansiyel vardı. Doğru bir kanal olması gerekiyordu sadece.
* Ailen seni bu anlamda yönlendirdi mi? Tunceli'de bir insanın oyunculuk denemesi yapması kolay olmasa gerek...
Ya birtakım farkındalıklarım vardı ama 'ben tiyatro yapayım' durumum yoktu. Daha farkında değildim ne olacağımın. İstanbul'a geldiğimde bir oyun izlettirdi abim ve beni yönlendirdi.
* Hangi oyundu bu?
Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda 'Demokrasi Gemisi' diye bir oyun. Onu izleyince tiyatrocu olma fikri yerleşti bende. Perde açılınca 'tamam' dedim; 'abimin beni yönelttiği kanal doğru!'
* Kaç yaşındaydın?
11.
* O yaşta ve Tunceli'den gelen bir çocuk olarak  adaptasyonda zorlanmadın mı?
Zorlandım tabii. Mesela ilk başladığımda Türkçe'yi çok iyi bilmiyordum, doğru kullanamıyordum. Sürekli kalem, silgi, şarap mantarı ağzımda uyuyordum! Biri 'dilini düzeltir' demişti! 'Demokrasi Gemisi'ni izleyince gaza geldim. Aytekin Özen'i izlerken heyecandan avuçlarımın içi terledi. Hayatımda böyle heyecanlandığım bir an daha hatırlamıyorum. O an karar verdim, hayatım onunki gibi olmalıydı.
* Eğitimini bıraktın yani?
O zamanlar ortaokulda falandım. Hem çalışıp, hem okumaya başladım. Yer gösterip, bilet sattım. Bahşişler çok güzeldi, buzdolabı bile aldım. İşim iyiydi, tiyatronun içindeydim. Tiyatro yapacağım kimsenin aklına gelmezdi çünkü doğru dürüst Türkçe konuşamıyorum, uzun cümle kurmamaya çalışıyorum insanlarla...
* Utanıyor muydun?
Hayır ama o sıra aklım yetmiyordu ki! Düşünsenize bir sürü tiyatrocunun içine giriyorsunuz... Çok iyi Türkçe kullanmayı bilseniz bile, tiyatrocuların arasına girdiğinizde kasılırsınız! Aytekin Özel usta gördü beni, 'sen devam et' dedi. Yani adam şöyle düşündü galiba: Bir delilik var zaten, seni iyice delirtebilirim, ruh hastası olabilirsin. 'Ama sürüneceksin' dedi. Çoğu zaman hırçınlaşacaksın, agresifleşeceksin. O dönemi eğer kendine ve başkasına zarar vermeden atlatırsan bu işi öğrenebilirsin. 4 yıl sadece çıraklığını yaptım onun; sadece dinledim. O kadar uzun geceler dinledim ki.
* 'Yeter artık, ben artık ne zaman çıkıp oynayacağım' demedin mi?
Söyledim tabii. Ama beni ufak ufak rollerle atıyordu zaten sahneye. Ondan sonra kölelik hayatım başladı. Maltepe'de de oynadım, gidip geldim bir yerlere. Arada biriki yıl hiçbir şey yapmadan arıza arıza gezip, şarap içmeler, sağda solda ağlamalar, yalnız kalmalar falan oldu.
* Müjdat Gezen'in öğrencisisin galiba?
'Konservatuvar okumalısın' dediler bana. Ben de 'tamam gerekiyorsa okuyayım' dedim. Mimar Sinan'a başvurdum. O yıl da deprem oldu. Avcılar'da oturuyordum. Ailem memlekete gitti, ben burada kaldım. Konservatuvar sınavı zaten can sıkıcı bir durum. İnsanın iyice psikolojisini bozan bir şey. İkinci sınavda tekledim; artık gücüm de kalmamıştı. Ancak bu kayıp benim hayatımda kazanç oldu. Müşfik Hoca sınavda beni  onaylamamıştı ama yaşadığım şartları öğrenince kendi tiyatrosuna aldı. 1.5 sezon orada, sonra Sadri Alışık Tiyatrosu'nda çalıştım. Sonra Müjdat Gezen Sanat Okulu... Fakat ekonomik gücüm olmadığı için televizyon dizileri olayına girdim. Baktım, hem oyunculuk yapabiliyorum, hem tiyatro yapma şansım var; insanlar beni tanıyor... Devamsızlık olmaya başladı. Atıldım.
* Müjdat Gezen attı mı sizi?
Devamsızlık yaptım. Bunu söylemeyi de çok istemiyorum, çünkü Müjdat Hoca arayıp 'gel' diyecek!
* Avrupa Yakası için teklif nasıl geldi?
Yönetmeni Hakan Algül beni 'Estağfurullah Yokuşu' dizisinden tanıyordu. Ben çok iyi bir ekibin içinde olduğumu düşünüyorum. Gazanfer Özcan, Hümeyra... Bu tür insanlar kalmadı. Türünün son örnekleri bunlar ya... Ama yeteneğimin de rolü vardır tabii. Yetenekleri belli, zeki insanlar arasında bana da kullanabileceğim bir zaman veriliyor.
* Daha önce oynadığın dizilerde bu zaman verilmedi mi sana?
Bu ülkede hele de gençsen kime fırsat veriyorlar? Ben bu güveni verebilmek için yıllardır bir yerlerimi yırtıyordum! Ama milyonlar izleyecek diye yapmıyorum bu işi. İlk önce orada ben varım, birebir yalnızlığım var. Oyun ya da motor dediklerinde Bülent var ve onun beynindeki şeyler var. O heyecanı kendim için yaşıyorum.
* Şehsuvar'ın hâl ve hareketleri, komiklikleri, senin popülarite kazanmana neden olan her şeyi yönetmen mi ortaya çıkarıyor, bu havayı sen mi yarattın?
Benden ne isteniyorsa onu yapıyorum, benim işim bu.
* Bu rol bu adam için yazılmış dedirtiyor...
Bu keyifli işte! Bunu seviyorum. Gülse'yle de bunu konuştuk. Gülse beni tanımadan, onun beynine girmişim. Öyle güzel yazmış ki... Beni daha iyi yazsın diye bütün vurulacak yerlerimi, popoma kadar gösterdim! Böyle arızalıyım, böyle kötü biriyim, iyi yanlarım yoktur diye. Ben üstüme dikilecek kostümü oynamak istiyorum.
* Şehsuvar rolü için hayatımın rolü diyebilir misin?
Hiçbir role hayatımın rolü diyemem! Bu bitmez ki... En iyi oyunumu daha hiç oynamadım. Ama şu an için en iyisi bu, evet.
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
