|
|
|
|
'Sokaktaki köpek kadar gururlu ol!'
Bu radikal ve insanın içine işleyen cümle Serdar Ortaç'ın son albümünden. Albüm bu kadar güzel olunca bana da Chrysler Sebring Cabrio eşliğinde Ortaç ile sohbet etmek düştü. Bir an içimden bu şarkıları bana yazmış olmasını istediğimi fark ediyorum... Bana en güzel aşk şarkılarını söylüyor. Sonsuza dek mutlu yaşıyoruz....
Röportaj öncesi... Mekan Marsilya Fransa... Genç Kadın (ben) Marsilya dağlarında, üstü açık bir otomobilde saçlarını rüzgarda dağıta dağıta Serdar Ortaç dinlemektedir. Özellikle 'İsmi Lazım Değil' ve 'Adam Gibi' arasında gidip gelmektedir. Otomobildeki diğer şahıslar bu gidip gelme durumundan artık fenalık geçirmiş olsalar da kimse önde oturan kadının 'karaoke gösterisine' karışmayı istememektedir. Gerçekten de Marsilya'da sürekli Serdar Ortaç ve Bulutsuzluk Özlemi'nin 'Senfoni' isimli albümünü dinledim durdum. Ki bu başka bir hikaye...
BU ŞARKI 24 SAAT HAYKIRILIR Eğer son bir yıl içinde olası bir kalp kırıklığı yaşadıysanız Ortaç'ın albümü acılara tuz basma yoluyla, acı giderimi konusunda özel bir fonksiyon üstleniyor. Hele 'Adam Gibi' şarkısında o alıştığımız soundu ile eski sevgiliyi sokaktaki köpek kılığına sokup, sizin söyleyemediğiniz ağır şeyleri o kadar güzel söylüyor ki, insanın içinden işi gücü bırakıp, eski sevgilinin penceresi önünde 24 saat bu şarkıyı haykırası geliyor. 'İsmi Lazım Değil' ise bildiğimiz arabesk. Ama o kadar güzel aranje edilmiş ki, insanın bu şarkıyı konsere çıkarken ağır bir yaylı grubu eşliğinde sabit bir mikrofon ve yüzünüze çevrili takip ışığı ile söyleyesi geliyor. Yani 80'li yılların halk konserleri gibi. Bu fikrim üzerine Serdar Ortaç hemen telefona sarılıp kemancılarını arıyor. Hatta uzun süre bilumum kemancı ile görüşüp beni unutuyor. Arada da "Fikri soktun aklıma... Vazgeçemem" diyor.
Ama onunla görüşmek çok kolay oldu sanmayın. Onunla görüşmeyi başarana dek bir menajerle kavga etmem ve bir basın danışmanı ile telefonda ruhumu teslim etmem gerekti. Yazılarım Serdar Bey'e iletildi. Hatta son dakikada bir tv görüşmesi çıktı ama hiçbir masraftan kaçınmadan bu dev görüşmeyi gerçekleştirdim. Serdar Ortaç bu 'hit yapma' formülünü çözmüşe benziyor. Format çok belli Ama bunu öyle güzel özgünleştiriyor ki, her albümünde başka dünyalara gark oluyorsunuz.
ŞARKILARI BANA YAZMIŞ OLSAYDI... Peki bu güzel şarkıları nasıl üretiyor? Çünkü star olduğu için sıradan bir Radyo VJ'i iken yaşadığı gibi yaşamıyor. Çünkü Chrysler Sebring'in anahtarlarını vermemden 10 dakika sonra bizi gören bir kadın önce çığlık attı sonra alkışlamaya başladı. Ama artık fan trendinin değiştiğini, öyle üstünün başının paralanmadığını anlatıyor. Ama geceleri yaşamayı sevenlerden. Sabah 9'da yatıyor ve bu şarkıları işte o arada yazıyor. Çoğu sabaha karşı yazılıyor. Her detayla tek tek ilgileniyor. Etrafında küçük çapta bir çalışan ordusu var.
Bu da onu geriyor. Çok gergin bindiği otomobilimde bir süre sonra güzel güzel gülüşmeye başlıyoruz. Bir an içimden bu şarkıları bana yazmış olmasını istediğimi fark ediyorum. Aşk konusunda ne yaşarsa yaşasın çok acı çektiği belli. En azından ben buna inanmak istiyorum. O çok rahat bir şekilde Chrysler Sebring'e kıvrak manevralar yaptırırken yine rüyalar alemine dalıyorum. Onun tok sesi beni kendime getiriyor. O tam bir otomobil fanatiği. Piyasadaki güzel otomobillere sahip olmayı seviyor. Ama güçle işi yok. Konfor tercih ediyor. Bu yüzden Cabrio tarzı yani üstü açılan otomobiller çok tanındığı için ona göre değil. Ama şimdi yeni bir spor Mercedes satın almış. Ve artık şoförünü evde bırakmayı hayal ediyor. Ben de rüyalara kaldığım yerden devam ediyorum...
Serdar Ortaç beni arıyor. Spor Mercedes'i ile kendimizi yollara bırakıyoruz. Bana en güzel aşk şarkılarını söylüyor. Sonsuza dek mutlu yaşıyoruz. Efendim? Kilom kilosuna, boyum boyuna mı uymuyor? Olsun, biz bir orta yol buluruz. Çünkü imkansız aşk daha çekicidir...
Rahşan GÜLŞEN
|
|
|
|
|
|
|
|
|