kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Irak ve tarihin sonu (I)

Irak merkezli tartışmalar çok kolay gerçek bağlamından kopup bambaşka mecralara sürükleniyor. Irak'taki en küçük siyasi hareketliliğin bile "tarihin sonu" tezine katkı sağlayacak bir sonuç doğuracağı varsayılıyor sanki. En son Barzani- Talabani yakınlaşması karşısında ortaya çıkan bir dizi değerlendirmeye siyaset yerine siyaset-dışı refleksler yön verdi. Barzani-Talabani yakınlaşması söz konusu olduğunda, bunun bir tür komplo gibi algılanması çok şaşırtıcı. Gerçekte ne bekleniyordu ki? Irak'ta ortaya çıkan statüyü en sıradan siyasi hareketlerin ve en pırıltısız aktörlerin bile kendi lehlerine çevirmeye çalışmasından daha doğal ne olabilir. Bu böyleyken, Barzani-Talabani denkleminin bu hamlesi beklenen bir şey olmalıydı. Asıl şaşırtıcı olan, etnik grupların kendi siyasi genetiklerine uygun yapılanmalara gitmelerini olağanüstü bir durum gibi karşılamak, bunun çok önceden öngörülmesi gereken doğal bir durum olduğunu hesaba katmamaktır. Bu olmadığı için, farklı siyasi gelişmeler karşısında genel geçer yaklaşımlar üretmenin ötesine geçilemiyor. Ortaya çıkan "yeni Irak" çok daha şaşırtıcı gelişmeleri doğuracağa benziyor. Çünkü, ABD'nin Irak'a müdahalesi bir diktatöre müdahaleye ve bir ülkeyi belli bir siyasi yapılanmadan temizlemeye indirgenemeyecek kadar geniş kapsamlı siyasi dinamikleri barındırıyor. Bu müdahale, ABD'nin geleneksel kurumları bir kenara itmesiyle gerçekleşti ve bilinen tüm güçlere rağmen oldu. Kuşkusuz bundan sonra uluslararası siyasi kurumların bir kenarda tutulmasına devam edileceği ve tüm güç eksenlere rağmen aynı yöntemlerle ilerleyeceği beklenmemelidir ABD'nin. ABD'nin şiddet politikaları haklı olarak eleştirilirken, bunun karşısına eski ilişki ve kurumların çıkarılması da siyasi açıdan yetersizdir artık. Kurumlar korunsa bile bunların felsefeleri adım adım değişmektedir. Bu nedenle, diktatörlük öncesinden başlayarak analize girişmenin ve aynı zihinsel araçlarla gelecek kestiriminde bulunmanın götüreceği bir yer yok. Yeni durumu yeni zihinsel araçlarla kavramak ve bundan sonrasını şiddet politikaları ile kurumların eski felsefeleri arasına sıkışmış olarak değerlendirmemek gerekiyor. Artık, hem ABD, hem de dünya başka bir bağlama geçmek durumundadır. Siyasetin doğası gereği bu böyle olacaktır. Yeni duruma ilişkin tartışmalara odaklanmadan, ABD'nin Irak müdahale yöntemleri ve bunun kurumlar üzerindeki etkisi düzeyinde kalarak/sıkışarak bir yere varmanın imkanı yok. Irak'a yapılan müdahale daha çok uzun zaman hem yöntemleri, hem de kuralları açısından eleştirilecektir. Bu meşru bir durumdur. Bununla birlikte Kaddafi'nin geldiği nokta, Irak örneğinin etkisiyle gerçekleşmiştir. Müdahalenin eleştirilmesi devam ederken, müdahale öncesindeki uluslararası kurumların bilinen yöntemlerinin Kaddafi'yi bu noktaya getirmesinin imkansız olduğu da tümüyle çıplaklaşmıştır. Bu çelişkili durum, eskinin ötesine geçen yeni bir model üzerinde tartışmak gerektiğini çok açık ortaya koymaktadır. Buradan bakıldığında, ABD, Irak'ı nüveleri atılan yeni küresel modelin başarılı örneği durumuna getirmeye çalışacaktır. Bu, ne Irak'a dönük müdahale yöntemlerinin küreselleşmesi anlamına gelecektir, ne de müdahale öncesi yöntemlerin aynen korunacağı anlamına. Bu bakımdan gidişatı, Irak'a indirgenmiş yaklaşımlarla değil, Irak üzerinden daha geniş bir alana bakan yaklaşımlarla değerlendirmek gerekir. Irak'a indirgenmiş siyasi analizler, ne Irak'ın içini doğru kavrayabiliyor, ne de Irak üzerinden tetiklenen yeni siyasi gelişmeleri. Irak'ın içini doğru kavrayamıyor, çünkü içeride olup bitenler belli bir maddi gerçekliğe dayansa da, esasında dış dinamiklerin etkisiyle biçimleniyor. Irak üzerinden tetiklenen gelişmeleri doğru kavrayamıyor, çünkü ABD'nin Irak'a müdahale yöntemlerini 'tarihin dondurulmuş bir anı' gibi diğer sorunlu ülkelere de aynen uygulayacağı gibi düz bir yaklaşımın kısırdöngüsüne mahkum oluyor. Bu konuya devam edeceğiz...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Muhafazakârlık ve demokratlık   / 11-01-2004
 Jeo-politik ve siyasi değer üretimi   / 09-01-2004
 Bir yol haritası olarak Türkiye   / 07-01-2004
 Jeo-politik mirasyediliği ve yönsüz değişimciliği aşmak...   / 05-01-2004
 Denge, ahenk, hayat...   / 04-01-2004
 Kendisi kalmak, dünyalı olmak...   / 02-01-2004
 Kendini aşmayı öğrenmek   / 31-12-2003
 Toplumsal akılla barışmak...   / 29-12-2003
 Irak ve tarihin sonu (II)   / 28-12-2003
 Irak ve tarihin sonu (I)   / 26-12-2003
ERGUN BABAHAN
CHP'ye düşen görev
CHP içinde, taşralı, dar görüşlü...
ERDAL ŞAFAK
AB'nin bam teli
AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, bu...
ÖMER LÜTFİ METE
TOBB'u taca atmayalım
Dün 2004 yılından beklentilerini...
REFİK DURBAŞ
Azmin zaferi...
BURGAZADA'DA 6 Ekim 2003'te çıkan...
SAVAŞ AY
İşe karışmayan MİT'le JİTEM kaldı!
ANNEM canlı yayına...
İŞTE YENİ CİMBOM
İŞTE YENİ CİMBOM
G.Saray'da yeni yapılanma sisteme de yansıyacak. 4-4-2'den vazgeçecek...
O günleri unutamam
O günleri unutamam
Rumen çalıştırıcı: "Benim için imzanın önemi yok. Mutlu olmadığım...
İlk hedef 1 Mayıs'a kadar Annan çözümü
İlk hedef 1 Mayıs'a kadar Annan çözümü
KKTC'de yeni hükümet için DP'yle anlaştıklarını açıklayan CTP lideri...
Gül, Washington ve Tahran arasında arabuluculuk önerdi
Gül, Washington ve Tahran arasında arabuluculuk önerdi
İRAN ve ABD arasında Bem depremiyle başlayan yakınlaşma...
Örümcek ağlarına kimler takılmaz?..
Örümcek ağlarına kimler takılmaz?..
Toplumsal kimliğimize sinmiş iki yüzlülük ve çifte standartçılık bu...
Doğum gününde yasını da tutuyor
Doğum gününde yasını da tutuyor
Caner, Sutopu Milli Takımı'nın yıldız oyuncusuydu. Burslu gittiği...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.