kapat
30.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Portakal kabuğu kokar mıydı eviniz?

Bazı kokular unutulmaz anılar taşırlar. O kokuyu duyduğum anda nerede olursam olayım taşıdığı anıya yol alırım. Yağmurların onaylamasıyla baharın yer tuttuğu şu günlerde bir Leylak özlemi aldı beni.

Yaşadığım semtte pek rastlanamıyor leylak ağaçlarına. Şöyle gür dalları mosmor ve kokulu çiçeklerle dolu bir ağaç ya da ahşap yemek masasının üzerinde mor çiçeklerle dolu bir vazo. Bir değil birkaç anıya uçuruyor aklımı. Mesela en fazla yedi yaşında olduğum bir anneler gününe... Sabah erkenden babamla çıkıyoruz ve leylaklar topluyoruz annem uyanmadan. Oysa eve döndüğümüzde annem çoktan uyanmış kahvaltıyı hazırlıyor. Kucağıma sığmayan dalları uzatıyorum anneme. Beni öperken o çiçek kokusunu çekiyorum içime.

Sonra "mayıs çanları" vardır olağanüstü kokulu. Çocukluk arkadaşım İlknur, mavi bisikleti, bana matematik çalıştırışı, benim O'na yeşil fasulye pişirmeyi öğretişim, birlikte okuduğumuz kitaplar ve gelecek güzel günlere sabırsızlığımız gelir aklıma. Ah bir de liseden eve dönüş yolumuz. Bir üst sınıftaki yeşil gözlü çocuğun uğruna yağmurda sırılsıklam olduğumuz halde tempoyu hiç bozmayışımız.

Köz kestane kokusu Gülay demektir mesela. Uzun ve soğuk Ankara kışlarında otobüs beklerken kurduğumuz hayaller demektir. Gencecik yorgun omuzlarımızın ve buz tutmuş ellerimizin ısınması demektir. Gülay'ın güzel sesi ile söylediği utangaç şarkılar ve kimsesiz sokak kedileri demektir. Yün eldivenler ve ertesi güne ertelenen hayaller demektir.

Kavrulmuş sarı leblebi kokusu Keriman'dır. Üniversitedeki en iyi arkadaşım. Odasında ders çalışmaya verdiğimiz aralarda, kantinde, okul bahçesinde hep tıkınan bir kız çocuğuydum ben. (Ama hiç kilo almazdım). Kavrulmuş leblebi kokusu yarım kalmış şeylere duyduğum özlemlerin toplamını temsil etti hep. Yurtdışında yaşadığım ilk aylarda en çok özlediğim kokuydu. Kendi evimde tavada yapmaya çalışırdım ama olmazdı. Kuruyemişçi Hayati Amca'nın dükkanı gibi kokmazdı mutfak.

Kahve kokusu Almanya'yı anlatır bana. Ve pek tabii ki Zuhal'li sabahları, elimizde kahve fincanı mutfak dedikodularını. Acılı makarna soslarını,düzenli mutfağını,kahve kavanozlarını ve sadece kahve satan minicik ayaküstü cafeleri.. Mercedes taksiler, eksilmeyen kar ve kahvenin değişmeyen partneri tarçınlı bisküvi...

Ve portakal kabuğu kokusu... Kötü geçmiş bir günün, başarılamamış bir işin,dayanılmaz trafiğin, işyerinizdeki mutsuzluğun yani dışarıdaki hayatın tüm tatsızlıklarının ardından ulaşabildiğimiz evimizde huzurla yediğimiz akşam yemeklerinin ardından yayılan mutluluk kokusu. Portakal kokusu Meral demektir benim için. İstanbul'daki ilk evimin, ilk heyecanımın ilk sınavımın ortağıdır. İki küçük kız çocuğu koca bir kente karşı. Sıkı bir film senaryosu aslında. Kurmaya çalıştığımız bir yuva ve inşa etmeye çabaladığımız bir hayat vardı ellerimizin arasında. Ne kadar da cesurduk. Aidiyet duygusu ne önemliymiş meğer. Akşam yemeğini birlikte hazırlamak ve yemeklerin ardından bütün evi saran o portakal kabuğu kokusunu birlikte içe çekmek... Geçtiğimiz günlerde çocukken geceleri üzerimi örten babama duyduğum özlemden söz etmiştim. Meral tek ve savunmasız olduğumu sandığım ilk İstanbul günlerimde bir akşam üzeri uykumda hırkasını çıkarıp üzerimi örtmüştü. Bu takıntımı bilmediğinden o anda anlattıklarımdan büyük ihtimalle bir şey anlamamıştı. Bütün kalbimle karar vermiştim o anda. Ölene dek arkadaşım olacaktı. (Bugünlerde yakışıklı oğlu Deniz'le de iyi anlaşıyoruz) Yani o gün bugündür bilirim ki portakal kokusu "artık evdesiniz" demektir. Her şey yolunda demektir. Kış bitecek ve bahar gelecek demektir.

Geride bıraktığımız hafta kaybettiklerimizi yolcu edip eve döndüğümde yaşayan bütün arkadaşlarımın varlığına ve bende bıraktıkları kokularına bir kez daha mutlu oldum.

Yaz gelecek.. Ve akşamlar karpuz kokacak...

İclal AYDIN



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır