kapat
23.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Dünyanın yüzündeki yara izleri kapanırken

"Ve toprakta derin yarıklar açan sabahlar Tek bir sözcük yazarlar; Barış. Başka bir şey değil. Barış". İstanbul'da güneşli bir öğleden sonra yaşıyorduk. Yağmurlardan bir gün önceydi. Ne zamandır ertelediğim işlerimi toparlamış, evimin düzenini sağlamış elimde kahvem pencereden sokağımı seyrediyordum.

Daha doğrusu penceremin tam karşısındaki dik yokuşu. Arnavut kaldırımı dedikleri taş örgüler üzerinden elleri torbalarla yokuşu tırmananları, arabaların üzerinde öğle uykusuna yatmış kedileri, gülüşerek evlerine yol alan öğrencileri izliyordum... Basit ama aslında kocaman bir huzur vardı. Mavi kapaklı bir müzik albümünden şarkılar dinliyordum bir yandan... Derken bir şiir başladı... Diyordu ki;

"Barış yemek kokusudur tüten akşamleyin

Arabanın yolda durmasının

Korkutmadığı

Kapı çalınmasının dost demek olduğu

Ve pencereyi saat başı açmanın...

Renklerinin uzaktaki çanlarıyla

Gözlerimizin bayram etmesini sağlayan

Gökyüzü demek olduğu zamandır

Barış"

Akşam sofralarında izlediğimiz haberleri düşündüm o anda "İsrail'de canlı bomba.." diye başlayan, "Irak için kritik günler" , "Arjantin'de yağmalama...", "Bir Filistinli daha..", "Afganistan'da sağ kalanlar..", "Tuna nehrinin savaş acıları.." diye diye devam eden...

Gözlerimizde bildik bir dalgınlık,kulaklarımızda ve zihnimizde bir kanıksama... Alışmak yani düpedüz. "Dünya böyle işte kaynayan bir kazan" cümlesiyle salata tabağına uzanışımız... Yemekten sonra gelen arkadaşlar... Çaylar içilirken dünyada olup bitenlere dair haberlerin tekrarı ve bu haberlerin yine borsayı etkileyeceğine dair endişeler... "Çok sigara içildi" diyerek odaları havalandırışımız, "Üşüdük, kapat kapat!" diyerek kalın giysilerimize sarınmamız,çayın yanındaki kurabiyeler, çocukların artan okul masrafları ve işyerindeki sorunlar, küçük dedikodular, "Hadi kalkalım artık geç oldu. Ay deprem olucak mı acaba?" cümlelerinden konukları yolcu ediş, gece temizliği, her geceki "Sabun tüketimi bir ülkenin uygarlığının en büyük göstergesidir" klasiği... Derken sessiz evimizde yatağa giriş..

Barış bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır

Uyuyan çocuk önünde.

Başaklar birbirine eğilip, işte ışık ışık ışık dedikleri

Ve ufuk çemberinin ışıkla dolup taştığı zamandır Barış..."

Birden bütün kalbimle bu güneşli öğleden sonraya, yorgunlukla oturduğum bütün akşam yemeklerine, huzurla açtığım bütün kapılara ve pencerelere, keyifle bitirip kapattığım kitap kapaklarına, ağlayabildiğim bütün yağmurlara, yollar boyu endişesiz izleyebilidiğim bütün tarlalara, görebildiğim bütün arkadaş gözlerine ve uyandığım her sabaha şükürler ettim... Ya da farkettim... Bana bunları bir kez daha anımsatan şair Yannis Ritsos, çeviren Özdemir İnce, okuyan Rutkay Aziz ve mavi kapaklı albümün (Feryadı İsyanım) sahibi, o güzel müziklerin bestecisi Mazlum Çimen... Onlara teşekkür ettim ama duymadılar o anda. Yaşamın inişli çıkışlı ve pek de adil olmayan düzeninde küçük şeylerin esiri olup, korkusuzca ve huzurla nefes alıp vermek, susadığında su içebilmek ve yeni bir sabaha umutla uyanabilmek mucizesini göremeyecek anlara geldiğimizde hatırlatan tüm yazar, çizer ve düşünürlere sevgiyle...

İnsanların sıkışan elleridir barış

Dünyanın masasındaki ekmektir

Gülemsemesidir annenin

Budur yalnızca.

Başka bir şey değildir barış...

İclal AYDIN



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır