kapat
14.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kabadayının günah defteri

Tarih: 5 Mayıs 1990

Yer: Bağdat

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Yıldırım Akbulut, Irak'ı ziyaret etmektedir...

Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile görüştükleri bir anda, odada tansiyon yükselir...

Çünkü, diplomasi kuralları bir yana, nezaket ölçülerinin ötesinde bir monolog yaşanmaktadır...

Saddam Hüseyin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Yıldırım Akbulut'u şu sözlerle tehdit etmektedir:

"NATO dağılıyor, dostunuz ABD güç kaybediyor. Güçlü devlet çevresine söz geçiren devlettir. Artık ABD'yi kimse dinlemiyor. Size de yardım etmeyecek. Şimdi sizin haliniz ne olacak?"

EN TEHLİKELİSİ

Saddam'ın bu sözleri üzerine, odada buz gibi bir hava eser...

İki gün önce ANAP'tan DYP'ye geçen Yıldırım Akbulut, Saddam'a bu

saygısız sözlerinden dolayı hakettiği cevabı verir...

Ama...

Saddam'ın küstahlığı karşısında şaşkındır da!..

Akbulut'tan ANAP Genel Başkanlığı'nı kaybettiği o günlerin ertesinde, bir sohbetimizde bu hikayeyi dinlemiştim...

Ayrıntılarıyla anlatmıştı...

Saddam'ı kastederek, "O adam hasta" mealinde bir şeyler söylemişti...

Rahmetli Turgut Özal, Saddam, Kuveyt'e girmeden önce baba Bush'u sırf bu nedenle ikaz etmiş... Akbulut'un yaşadığı, yukarıda aktardığım diyaloğa atıf yaparak, "Kaddafi'den daha tehlikeli bir adam, dünyanın başına bela olacak" diye uyarısını yapmıştı...

HEDEFTEKİ ADAM

Ki...

Saddam Hüseyin'in uluslararası kamuoyunda kötü üne sahip olması, yalnız ABD medyasının O'nu yansıtış şeklinden kaynaklanmıyor...

Kabadayı üslubu ve hoyrat tavırları, acımasız kararları O'na "uluslararası haydut" yakıştırmalarının yapılmasına yol açıyor...

Öte yandan...

Saddam Hüseyin'in de bu imajı ortadan kaldırma yönünde herhangi bir çabası olduğu söylenemez...

Şu günah dosyası karşısında kim ne diyebilir ki!..

17 Temmuz 1968 darbesinden sonra, liderlik tahtına oturmak için, yakın arkadaşlarını tek tek harcadı... Kimilerini de öldürmekten kaçınmadı...

45 bin siyasi karşıtını öldürdü...

Halepçe'de kadın çocuk bakılmaksızın, 5 bine yakın Kürt'ü katletti...

700 bin Iraklı'nın yaralanmasına yol açan, 450 bin Iraklı'nın ölümüyle sonuçlanan...

1 milyon kişinin öldüğü...

8 yıl süren İran-Irak savaşını başlattı...

45 generalini kurşuna dizdirdi...

Ülkeyi yöneten Devrim Komuta Konseyi'nin 12 üyesi ile 100 kadar din adamının idam edilmesi için karar aldı...

Böylesi bir şöhret ve karneye sahip bir adama, kimsenin iyi gözle bakmasını bekleyemeyiz değil mi!..

LAİK LİDER

Oysa...

Tüm söylenenlerin ötesinde...

Saddam vandalizminin ortaya çıkmasında, dün de yazdığım gibi bir numaralı suçlu, bugün ondan şikayet eden Batı'dır...

İran'la savaşın bir diğer nedeni de, komşu ülkede yönetimi ele geçiren Mollalar'ın estirdiği radikal devrim dalgasının, Irak'a sıçramasından doğan korkuydu...

Aslında, Saddam "laik" kişilikte bir liderdir...

İran-Irak savaşı sırasında yetkilerine yetkiler katmıştır. 10 yıl içinde ülkesinin Devlet Başkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, Devrim Komuta Konseyi Başkanı, Baas Partisi lideri olmuştur...

Fakat, böyle devam ederse, Ortadoğu'nun devletler ve liderler mezarlığına hem Irak'ı hem de kendisini gömecektir...

Çünkü, son olarak Irak Devlet Başkan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan yaptığı açıklamada, BM Müfettişleri'ni kastederek, "Casus komitelerinin Irak'a dönmelerini gerektiren bir durum yok" dedi...

Kendilerinde hiçbir kitle imha silahının bulunmadığını açıkladı...

Saklanan herhangi bir silah yoksa, Irak'ın kapılarını BM denetçilerine açması gerekmez mi!..

11 EYLÜL REALİTESİ

Bağdat, bir dönem Türkiye'ye, şimdi de ABD'ye posta koyarak, hala mevcut sorunları çözebileceğine mi inanıyor...

ABD, 11 Eylül sonrasında uluslararası terörü ciddiye aldığını gösterdi...

Çünkü, canı çok fena yandı!

Şimdi, Pentagon, füze üreten şirketlere verdiği siparişle, teröre karşı niyetini açıkça ortaya koydu...

Şirketler günde üç vardiya yaparak siparişi yetiştirmeye çalışıyor...

Bu bakımdan bölgeyi içine alacak büyük bir yangının çıkmasını istemiyorsa Saddam, en azından bölgedeki başkentler kadar savaş çıkmaması için çaba göstermeli...

Çünkü komşu başkentler, O'nun kabadayı üslubuna rağmen, Irak'a bombalar yağmaması için büyük çaba sarfediyor...

Ve son bir söz:

O'nu yakından tanıyanlar der ki, "O gaddar doğmuş, gaddar yetişmiş, gaddar yaşamıştır."

Sırf bu yüzden...

Belki de...

Bu kafayla devam ederse, "gaddarca" öldürülecektir!..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır