kapat
11.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Merhaba!

Geçen hafta bizleri sarsan iki olay vardı:

İlki, İTÜ Avrasya yerbilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Barka'nın vefatı, diğeri ise Afyon civarında meydana gelen Sultandağı depremi.

Prof. Aykut Barka'yı birçoğunuz gibi ben de Gölcük depreminden sonra tanıdım. Deprem konusuna bilimsel açıdan yaklaşan, halka boş umutlar vermeyen, acı da olsa gerçekleri söyleyen bir bilim adamıydı.

Sabırla, bildiği doğrudan ödün vermeden bizlere depremi tüm detaylarıyla anlattı.

Kendisini ne zaman televizyonda ya da gazetelerde görsem, yüzündeki ciddi ifade bile gözlerindeki ışıltıyı, sevgiyi gölgeleyemezdi. Hocam yaptıklarınız için teşekkürler. Rahat uyuyun.

Bir diğer acı olay ise Sultandağı depremi. Devlet bu sefer iyi organize olabildi ama ya vatandaş? Bilim adamlarının, sivil savunma örgütlerinin defalarca tekrarladıkları uyarıların ne kadar dikkate alınmış?

Düşünmek lazım...

Burada zannediyorum iş bizlere düşüyor. Öncelikle bu konuda kendimizi çok iyi eğitip sonra çevremizi eğitmemiz gerekiyor. Örgütler ve yetkililer bizleri bilgilendirmek için sadece birer araçtırlar. Ama bizler kendimizin ve çevremizdekilerin hayatta kalmalarını istiyorsak bu bilgileri öğrenmeye mecburuz. Ancak bu şekilde çoğalarak bir bütün oluşturabiliriz.

Bu nedenle bu hafta "Haftanın Yazısı" olarak, İ.Ü. Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nün hazırladığı Deprem Özel Sayfasından "deprem hakkında sıkça sorulan sorular"ı seçtim.

Tabii bunun yanında, Haftanın Fıkrası bölümünde hoşunuza gideceğini umduğum Çinli bir çift ile ilgili bir fıkra var. Haftanın Şiiri Musa Yeşiltaş'tan, "Kaçağın Aşkı". Haftanın Hikayesi ise, Anzaklı Ömer'in Hikayesi. ABD'ye ihtisasını yapmaya giden bir Türk doktor ile Çanakkale Savaşı sırasında Türklere karşı savaşmış Avustralya Anzaklarından Josef Miller'in hastanede tanışmaları, Miller'ın savaş sırasında yaşadıklarından sonra Türk dostu olmasının hikayesi...

Ve "Haftanın Siteleri" bölümünde, bu hafta için seçtiğim ve tanıttığım 10 değişik alandan web sitesi var.

Haftaya buluşmak üzere...

HAFTANIN FIKRASI

O sabah evlenen Çinli çift, hemen çocuk yapmama kararı vermişler. Gece yarısı çantada ara Allah, prezervatif yok.. Yeni gelin "Otele gelirken gördüm, caddenin ilerisinde bir nöbetçi eczane var" deyince, damat fırlamış. Sağda mı solda mı derken, yolu da oldukça karıştırmış.. Bu sırada otelin balkon kapısından bir hırsız süzülmüş içeri.. Yatakta yarı uyanık yatan çırılçıplak kadını karanlığa alışan gözleri ile seçince, şeytana uyup yatağa süzülmüş. Uyku sersemi yeni gelin, hafif de şampanyanın etkisi ile bulutlu ya, kocası sanıp bir sarılmış hırsıza.. Otelde bunlar olurken, damat nihayet eczaneyi bulmuş.. Elini cebine atmış.. Acele ve aşkla fırlarken, cüzdanı masanın üzerinde unutmamış mı?.. Pantolon cebinde iki tane on sent var..

"Prezervatif istiyorum" demiş, eczacı kadına.. "Dört kalite var" demiş kadın.. "En ucuzu beyazlar, 10 sent tanesi. Orta kalite sarılar 15 sent!. İyi kalite, siyah olanlar, 20 sent.. En iyi, en pahalısı morlar 25 sent.." İlk gecesinde karısına, paranın satın alacağı en kaliteli prezervatifi kullanmak isteyen Çinli, 20 senti tezgahın üzerine koymuş.. "Bir tane siyah" demiş.. Koşarak otele dönmüş.. Hızla kapıyı açmış.. Bakmış karısı uyuyor.. Ama onun uyku muyku dinleyecek hali yok.. Yatağa adeta uçmuş.. Karisi az önce seviştiği kocasının bu ikinci muhteşem performansından nasıl memnun.. Dokuz ay sonra, kadın doğurmuş.. Doğurmuş da, sari Çinlilerin bebeği, simsiyah bir zenci.. Aradan yıllar geçip, çocuk büyüyünce, o da merak etmiş rengini.. Sormuş babasına.. "Annem ve siz sari iken, ben nasıl siyah oldum" diye..

"Söylenme de, şansına şükret" demiş Çinli.. "Cebimde beş sent daha olsaydı mor olacaktın!.."

HAFTANIN HİKAYESİ

Anzaklı Ömer'in Hikayesi

1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Muşluoğlu, görev yaptığı hastanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor:

Amerika'ya gittiğim ilk yıllar.. New York'da Medical Center Hospital'da görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler.. Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor.

Diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında.. "Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız?" dedim. Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı. Kolunu açtım, baktım pazusunda bir Türk bayrağı dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:

"Siz Türk müsünüz?"

Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı. Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?" "Aldırma öylesine bir şey işte" dedi. Ben yine ısrarla: "Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım..."Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu: "Siz Türk müsünüz?" "Evet Türk'üm..." İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı.. Anlatmaya başladı: "Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya Anzaklarındandım... İngilizler bizi toplayıp dediler ki: 'Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda.. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir.' Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık.

Beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale'ye sevk ediyormuş. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler geceyi gündüze çeviriyordu.

Her taarruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer bu barbarlıktan değil, kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Biz karaya çıktık. Taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar.. Tekrar taarruz ediyoruz, bizi gene püskürtüyorlar.. Tekrar taarruz ediyoruz.. Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. İngilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar, yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu..Dedim ki kendi kendime: 'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar...

Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi.. Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler..' Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla 'Yazıklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum, niye savaşmaya gelmişim? Bu İngiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış' diyerek pişman oldum.. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki...

Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye düşündüm durdum günlerce.. Nihayet bizi serbest bıraktılar.

Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte.."

Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarf eden Türkler idi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarf eden bir Türk... Ne garip değil mi?

Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir Türk'le karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum.

Peşinden nemli gözlerle "Bana adınızı söyler misiniz?" dedi. "Ömer"cevabını verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin Ömer ismini vermişler sana?" "Babam Müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş." "Senin adın Müslüman adı mı?" Ben "Evet, Müslüman adı" deyince yüzüme baktı, doğrulmak istedi. Onun yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: "Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller idi,

şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun." "Olsun" dedim."Peki doktor beni Müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?" Şaşırdım, nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermişti.

Meğer o bunu hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş.."Tabii" dedim. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve İslam'ın şartlarını anlattım, kabul etti. Hem kelime-i şahadet getiriyor, hem de ağlıyordu.. Mırıldandı: "Siz Müslümanlar tesbih çekersiniz, bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah'ımı ansam olur mu?"

Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakkı zikretmeyi ihmal etmiyormuş. Hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında tesbih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti. "Beni yalnız bırakma olur mu?" "Ne gibi Ömer amca?" "Ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat!.. Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor." O günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım.

Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum, hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum. "Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gelin!" Hemen yukarı çıktım. Ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: Sağ elinde tesbih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i şahadet söylettirdim, o şekilde kucağımda teslim-i ruh etti...

Bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk Milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu. Ne yalan söyleyeyim,ağladım...

Banu Gençel'in hikayesi

HAFTANIN ŞİİRİ

Kaçağın Aşkı

Sen beni tanımaz gibi geçip gidince yanımdan

Kırılırım dövülmüş çocuklar gibi

Ben şarkılara sığındım hayatın acımasızlığından

En güzel notasısın sen ömrümün

Beni tanı ve bana yalnızca bir gül

Çok yaşamayacağım biliyorum

Bu kurulu düzen ve bu yaşam benim için değil

Bir şeyler düşledim bir şeyler istedim bunlar önemli değil

Bir gün bir rüya kadar bile hatırlanmayacağım bu da önemli değil

En güzel konuğusun sen gönlümün

Ne olur benim için bir gül

Çocukları çok sevdim ve güzel müzikleri

Naftalin kokulu sandıkları ve babaannemi

Ve en umutsuz anlarımda kalbime dokunan eli

Evden kaçmış yaramaz çocuğuyum Tanrı'nın

Bilinmeyen çekti beni

Köşkleri,ırmakları,sonsuz güzelliği terk ettim

Geri döndüğümde yalnız seni düşüneceğim

Yalnız sana üzüleceğim

Ne olur benim için bir gül

Cezamı çektiğimde

Ne kazandın diyecek biliyorum bana o

Söyleyebileceğim tek şey sensin

Ve kediler ve ormanlar ve gökyüzü

Ve rüzgarda uçuşan gelincikler

yani yine o

Tanrı'mı her unutuşumda büyük acılar çektim

Her büyük yenilgimde adını inledim

Kızıp kapatmıştı kapıları geri de dönemedim

Cennetimin anahtarı gülüşünde gizli

Ey sevgili

Bırak beni gideyim

Gözlerin ince birer nokta olsun, yanak çizgilerin virgül

Ne olur benim için içten bir gül

26 Ocak 2002 / Musa Yeşiltaş

HAFTANIN YAZISI

Deprem Konusunda Sıkça Sorulan Sorular

* Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir?

1900 den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta Şili'de olmuştur (magnitude 9.5 Mw).

* Yeryüzünde en az sallanan kıta hangisidir?

Depremi en az olan kıta Antartikadır.

* Magnitüd ve Şiddet arasındaki fark nedir?

Magnitüd depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.(Magnitüd / Şiddet karşılaştırması)

* Depremin Magnitüdü Nedir?

Depremin Magnitüdü, belli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır. (Richter-ML, mb, MS, MW)

* Depremin Şiddeti Nedir?

Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır.

Şiddetin ölçüsü, insanların deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp bütünü ile gözlemsel bilgilere dayanır

* Richter Ölçeği nerede satılır?

Satılmaz. Richter Ölçeği bir alet değildir; depremin magnitüdünü tanımlayan matematiksel bir formüldür.

* Artçı Deprem (Aftershock) nedir?

Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.

* Artçı Depremler (Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder?

Belli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...

* Depremin süresi ne kadardır?

İki - Üç dakika.

* Depremler önceden belirlenebilir mi?

Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.

* Fay nedir?

Yerkabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir. (Fay Türleri)

* Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir?

Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en aktif ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay zonunun uzunluğu yaklaşık 1200 km.dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.

* Deprem olan her yerde fay var mıdır?

Eğer yoksa bile yeni bir tane oluşmuştur.

* P ve S dalgası nedir?

P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür. S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının %'0ı ile 0 arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.

* Sıvı Etkisi (Liquefaction) nedir?

Kum-kil gibi gevşek malzemeden oluşan katmanların deprem sırasında sıvıların çalkalanmasına benzer bir özellik göstermesidir.

* Magnitüdlerine göre 1 yılda tüm dünyada kaç tane deprem olmaktadır?

(USGS ten) Tanım Magnitüd Yıllık Ortalama

Çok Çok Şidetli (Great) 8 >= 1

Çok Şiddetli (Major) 7 - 7.9 18

Şiddetli (Strong) 6 - 6.9 120

Orta Şiddette (Moderate) 5 - 5.9 800

Hafif (Light) 4 - 4.9 6,200 (tahmini)

Çok Hafif (Minor) 3 - 3.9 49,000 (tahmini)

Çok Çok Hafif (Very Minor) < 3.0 Magnitüd 2 - 3: günde yaklaşık 1,000

Magnitüd 1 - 2: günde yaklaşık 8,000

* Aletle deprem ölçümü ilk kez ne zaman yapılmıştır?

İlk sismoskop M.S. 132 yılında Çinli filozof Chang Heng tarafından icat edilmiştir. Bu aygıt ayaklı bir vazo üzerine eşit aralıklarla yerleştirilmiş 8 tane ejderha başı ile vazonun ayağı üzerine yerleştirilmiş 8 tane kurbağadan oluşur . Kurbağaların açık olan ağızları ejderhalara doğru dönüktür. Deprem sırasında ejderlerden bazıları ağızlarındaki bilyeyi kurbağaların ağzına düşürür. Hangi ejderin bilyesi düşmüşse sarsıntının doğrultusu o yöndedir. Aletin kendi bulunduğu yerde hissedilemeyen yaklaşık 750 km uzaklıklardaki depremleri algılayabildiği söylenmektedir. Aletin gövdesini oluşturan vazonun içerisinde ne tür bir düzenek olduğu bilinmemektedir. Bu konudaki en yaygın görüş, vazo içerisine çok duyarlı bir sarkacın yer aldığı görüşüdür.

* Deprem nerelerde oluşur?

Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kabuğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlenmiştir ve bu kesitler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.

1. Kuşak (Pasifik Deprem Kuşağı): Şili'den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD nin batı kıyıları ve Alaska'nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda'yı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Yeryüzündeki büyük depremleri %'i bu kuşak üzeride gerçekleşir.

2. Kuşak (Alpine): Endonezyadan (Java-Sumatra) başlayıp Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik okyanusuna ulaşan kuşaktır. Yeryüzündeki büyük depremlerin %'si bu kuşakta oluşur.

3. Kuşak (Atlantik): Bu kuşak Atlantik Okyanusu ortasında yer alan levha sınırı (Atlantik Okyanus Sırtı) boyunca uzanır.

* Deprem başladı ne yapmalıyım?

Sakin olun. İçerdeyseniz, masa veya benzeri sağlam bir koruyucunun altına girin, başınızı saklayın ve hareket etmeyin. Pencerelerden ve cam eşyalardan uzak durun. Dışarıdaysanız, binalardan, ağaçlardan, telefon ve elektrik direklerinden uzak durun. Araçtaysanız, üst veya alt geçitlerden uzaklaşın, açık bir alanda durun ve aracınızdan çıkmayın.

* Depremden hemen sonra yapılması gereken en önemli şeyler nelerdir?

Kendinizin ve bulunduğunuz yerdekilerin yaralanıp yaralanmadıklarını kontrol edin ve gereken ilk yardımı yapın. Ayakkabılarınızı giyin. Bulunduğunuz yerin emniyetli olup olmadığını kontrol edin. Gaz, su ve elektrikle çalışan her şeyi kapatın; bulunduğunuz yapının hasarını (baca yıkılmaları, duvar çatlakları ve temeldeki hasarları) kontrol edin ve artçı sarsıntılardan etkilenip etkilenmeyeceği konusunda belirlemelerde bulunun. Çevreye dağılan malzemeleri toplayın. Radyonuzu açın. Yetkililerin, hayati önem taşıyan, uyarı ve açıklamalarına aynen uyun. Acil durumlar dışında telefonunuzu kullanmayın.

* Türkiye'de kaydedilen en büyük deprem hangisidir?

Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincan'da olmuştur. Gece yarısı olan depremde yaklaşık 33 000 kişi ölmüştür.

İ.Ü. Jeofizik Müh. Böl. Deprem Özel Sayfasından alınmıştır.

HAFTANIN SİTELERİ

1-) http://www.yesilelma.com

Fazla kilolarından şikayet ediyor ya da dengeli beslenme konusunda bilgi edinmek istiyorsanız bu site tam size göre. Beslenme ve kilo verme ile ilgili genel bilgiler ve pek çok sorunuza bu sayfalarda yanıt bulabilirsiniz. Hesap makinesi bölümünde, ideal kilonuzu, bmi (vücut-kütle endeksi) ve whr (bel-kalça oranı) hesaplayabilir, hedefinize uygun (kilo verme veya alma, mevcut kiloyu koruma) beslenme programına ulaşabilirsiniz. Egzersiz sayfasında, vücut tipinize göre egzersiz programları, programların kullanımı, hareketlerin tarifleri, egzersiz ve spor ile ilgili genel bilgileri de bulabilirsiniz.

2- http://www.afacancocuk.com

Pedagog Nezihe Araz başta olmak üzere değerli öğretmenlerin rehberliğinde hazırlanmış, çocuklara yönelik bir site afacancocuk.com. Böyle bir siteyi hazırlamaktaki amaçlarını "başta Atatürkçü değerler olmak üzere, Atatürk'ün kurduğu çağdaş ülkemizin daha ileriye gidebilmesi ve ülkesini seven gelecek nesillere hizmet edebilmek amacıyla, çocukları bir yandan eğlendirirken diğer yandan bir şeyler öğretebileceğimiz bir Web Sitesi hazırlamayı düşündük" diyerek açıklamaktalar. Türkçe olarak hazırlanan sitede ders konuları ile ilgili bilgiler ve oyunlar mevcut.

3. http://www.sanalkutuphane.net

Siteyi hazırlayanlar "Gelecekte bilgi kaynaklarının klasik veri taşıyıcı araçlar ile sunumlarının yerine elektronik ortamlarda kullanıcısına ulaştırılacağı düşüncesi sitenin oluşturulmasının en önemli nedenlerindendir" diyerek sitenin amacını belirtmektedirler. Site, 45 ana konu olmak üzere toplam 250 konuda Türkçe ve İngilizce 5.000 link barındırmaktadır. Bunun yanında 510 kitap özeti, 126 konuda 356 düşündüren söz, Salvador Dali Resim Sergisi (130 resim), 15 konuda 69 yazıdan oluşan Çıtırtı Dergisi, On-line Kitap, Yeni Çıkan Kitaplar, Haftanın Filmleri gibi bölümleri de bünyesinde barındırmakta. Geniş içeriği ile eğlenceli saatler geçirebileceğiniz bir site.

4- http://www.adrenalin.com.tr

Bu hafta doğa sporları ile ilgilenenler için Türkiye'nin en büyük dağcılık, kampçılık ve yürüyüş sitesi olarak yayın hayatını sürdüren bir siteyi tanıtmak istedim. Adrenalin Tırmanış ve Doğa Sporları, 1997'de üç dağcı arkadaş Yankı Tansuğ, Caner Odabaşoğlu ve Ulaş Ersin tarafından kurulmuş. Amacı, büyüyen doğa sporları malzemeleri ve eğitim açığını kapatmak olan sitede, doğa sporları ile ilgili malzemeler hakkında bilgiler ve dileyenler için çeşitli malzemelerden oluşan satış bölümü mevcut. Düzenli olarak verilen kurslar ve seminerler hakkında bilgilerin bulunduğu Eğitim Bölümü ve yeni başlayanlar için genel açıklamalar, bu spora gönül verenlerin dikkatini çekecektir.

5- http://www.colorgenics.com

Sevdiğiniz renkten karakter tahlili yapan eğlenceli bir site. En eski çağlardan beri renkler insanları etkilediği malum. Herkesin favori rengi ya da renkleri vardır. Seçilen bu çeşitli renkler, insanın ruhsal durumuna göre değişik karakter özelliklerini belirleyebilmekte. Size verilen renk seçeneklerini, beğendiğiniz renklerin önceliğine göre sıralıyorsunuz. Bu işlemi tamamladıktan sonra seçtiğiniz renklere göre belirlenen karakter tahlilinin bulunduğu sayfa açılıyor. İngilizce olarak hazırlanan sitedeki testi denemenizi tavsiye ederim.

6- http://www.turkbasket.com

Basketbol ile ilgili geniş bir içeriğe sahip olan sitede, her gün güncellenen son haberler, yurtiçi ve yurtdışında yapılan maçların sonuçları ve yorumlar bulunmakta. Site, 1.lig, 2.lig, Avrupa kupaları, NBA & NCAA Altyapı ve İstatistik konularında bilgiler vermekte. Basketbol severlerin kaçırmak istemeyecekleri bir site.

7- http://www.langtolang.com

Bu sitede, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Almanca, Rusça ve Türkçe kelimeleri gerek sayfadaki bölümden, gerekse bu siteden bilgisayarınıza yükleyebileceğiniz programla bahsedilen dillerden istediğinize tercüme edebilirsiniz. Özellikle, Internet'te surf yaparken bilmediğiniz bir kelime ile karşılaştığınızda çok işe yarıyor. Siteyi her gün ziyaret ettiğinizde "Günün Kelimesi" bölümünde seçilen bir kelimenin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca karşılıklarını öğrenerek kelime dağarcığınızı çoğaltabilirsiniz. Kelime d oyunlarını seviyorsanız oyunlar ilginizi çekecektir.

8- http://www.tatilborsasi.com

Siteye girdiğiniz anda sizi hemen içine çeken, değişik alternatifler sunan bir turizm sitesi. Yurtiçi ve yurtdışı paket turlar, dünyanın önde gelen rezervasyon sistemi Gallileo ile yaptığı yeni işbirliği ile Gallileo Ana Rezervasyondan yurtdışı uçak, otel ve kiralık araba rezervasyonları yapabileceğiniz linkler mevcut. Bunlardan başka, seyahat etmek istediğiniz kentin haritasını, gitmek istediğiniz ülkenin döviz kuru ve hava durumu ile ilgili bilgiler alabileceğiniz bölümler var. Vize evrakları ve ko solosluklar bölümünde gideceğiniz ülkenin vize isteyip istemediğini, istiyorsa gerekli evrakların listesini bulabilirsiniz. Atatürk Havalimanı'na online bağlanabilir, günün seferleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

9- http://www.iyinet.com

Bir web portalı olan iyinet.com'da ilginizi çekebilecek birçok bölüm bulabilirsiniz. Güncel haberler, ziyaretçiler tarafından belirlenen en iyi 10 site bölümü, hava durumu, finans, 1.lig takımları hakkında bilgiler, burçlar, forum köşesi, konulara göre arama motoru, bankalara linkler, meydana gelen son depremlerin gösterildiği şema bunlardan birkaçıÉ

10- http://www.fotohaber.com

Son olarak size dijital görüntüleme sistemleri üzerine yeni açılmış bir site tanıtmak istiyorum. Dijital fotoğrafçılık konusunda güzel bilgiler veren sitede, "Web ve Animasyon", "2D ve Çizim", "3D ve Animasyon" ve "Dijital Video" başlıkları altında dijital teknoloji konusunda eğitim verilmekte. Ayrıca yazılım ve donanımların incelendiği İncelemeler bölümü, Forum, Arşiv, Yenilikler, Sık Sorulan Sorular , Haftanın Konusu, bu konuyla ilgilenenlerin beğenecekleri bölümler.

denizesentas@hotmail.com



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır