kapat
11.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Hz. Peygamber'den sonra ehlibeyti dışladılar

İster Alevi olalım, ister Sünni olalım ama mutlaka akıl ve mantığımızı, adalet ve hakkaniyet duygumuzu dumura uğratmayalım, olayları o yüce insani özelliklerimizle görelim ve değerlendirelim. O zaman büyük ölçüde bir noktada buluşur ve gerçekleri yakalarız... Dolayısıyla de ihtilaflar büyük ölçüde sona erer ve Alevi-Sünni kardeşliğimiz de iyice pekişir. Ama akıl ve mantığımızı, insaf ve vicdanımızı karartırsak, o zaman gerçekleri yakalayamayız. Tabii o gerçeği başkaları öğrenmiş olacağından ihtilaflar da kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Ehlibeyti dışladılar

Şurası kesin bir gerçektir ki; Hz. Peygamber'den sonra, başta Hz. Ali olmak üzere ehlibeyti dışladılar, haklarını kıstılar, itibarsız hale getirdiler, hatta daha sonraları onlara, yani ehlibeyte büyük zulümler yaptılar.

Tabii burada hemen aklımıza şöyle bir soru gelecektir: Kim dışladı ehlibeyti, kimler zulmetti ehlibeyte?

Hemen cevap verelim, Müslümanların idaresini ele alan yöneticiler... Daha açık söyleyelim; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman dışladılar; Muaviye ve oğlu Yezit zulmettiler...

Bu sözlerin bazı Sünni kardeşlerimize nasıl aykırı geldiğini biliyorum, ama ben gerçeği söylüyorum. Şimdi şu Fedek hurmalığını bir düşünelim...

Hz. Peygamber'in mirasını kızına vermediler

Konuyu ilk defa duyan sayın okuyucularımıza çok tuhaf gelecektir. "Nasıl olur Hz. Peygamberin mirasını kızına vermemek" diyeceklerdir. Hatta "Yalandır bu iddia, iftiradır" diyeceklerdir. Fakat ne acıdır ki, bu bir gerçektir. Ancak bizim Sünni kaynakların pek azı yazarlar bu gerçeği...

Olay şöyle gelişti:

Hz. Peygamber'in Fedek denilen bölgede bir hurmalığı vardı. Peygamberimiz vefat edince normal olarak evlatlarına kalacaktı bu hurmalık... Hatta peygamberimizin, hayatta iken o hurmalığı kızı Hz. Fatıma'ya yani Hz. Ali'nin eşine vermiş oldukları rivayet edilir.

Peygamberimiz vefat edince, Hz. Ebubekir halife olmuştu. Hz. Ebubekir, "Peygamberler dünya malı miras bırakmazlar, peygamberler ancak ilim ve irfan miras bırakırlar" diyerek, Fedek hurmalığını Hz. Fatıma'nın ve Hz. Ali'nin elinden aldı. Hz. Ali'nin ısrarla istemesine rağmen Hz. Ebubekir vermedi.

Hz. Ebubekir'in 2,5 yıllık hilafeti suresince böyle devam etti, ondan sonra Hz. Ömer'in hilafeti zamanında söz konusu hurmalık Hz. Fatıma'ya iade edildi....

Ne kadar tuhaf ve ne kadar acı değil mi sayın okuyucularım?!

Kendilerine İslam dinini getiren yüce peygamberin kızına babasının mirasını vermiyorlar. Birtakım tutarsız bahaneler ileri sürüyorlar. Tutarsız bahaneler diyoruz, çünkü Kur'an-ı Kerim'de kaç defa açıklanmıştır:

"De ki: Ben de sizin gibi bir insanım ancak bana vahiy geliyor..."

Yani Hz. Peygamber de bizim gibi bir beşerdir. Onun da çocukları vardır, onlara da babalarının malı miras olarak verilir... Bu son derece tabii bir İslam ve insanlık kuralıdır.

Peki, bu gerçeğe rağmen Hz. Ebubekir neden engel oluyor, peygamberimizin mirasının evladına verilmesine? Evet, neden?

Gizli, aykırı güçler

Şurası kesin bir gerçektir ki; Mekke'nin fethinden ve genel af ilan edilmesinden sonra, binlerce sahte Müslüman yani münafık ortaya çıkmıştır. Zoraki Müslüman olan daha doğrusu Müslümanlara teslim olmak zorunda kalan bu insanlar, görünüşte Müslüman olmuşlar ve gerçekte inanmamışlardı...

İşte bu gizli münafıklar örgütlendiler, dayanışma içine girdiler ve Hz. Peygamber'den sonra yönetimi etkilediler. Hz. Ebubekir'in peygamber mirasının kızına verilmesine engel olmasını sağlayanlar, o gizli güçlerdi. Bununla, ısrarla şunu söylemek istiyoruz. Mekke'nin fethinden sonra sözde Müslüman olan münafıklar Hz. Peygamber'den sonra devlet idaresine etkiler hale gelmişler ve bu etki giderek artmıştır.

Böylece gelişmeler, daima Hz. Ali ve ehlibeytin aleyhine olmuştur.

İşte Sünni kardeşlerimiz bu gerçekleri okumak, anlamak ve insafla düşünmek zorundadırlar... Gerçekleri saklamak, gizlemek, çare değildir. Doğruları olduğu gibi öğrenmemiz, gerçekleri itiraf etmemiz ve ona göre bakış açımızı düzeltmemiz gerekir...

İctihad perdesi

Üzülerek açıklayalım ki; Sünni alimlerimiz, eskiden beri ehlibeyte karşı yapılan her türlü haksızlık ve dışlamaları, ictihad perdesi ile örtmüşler ve o haksızlığı yapanları da mazur görmüşlerdir. Daha önce de açıkladığımız gibi, "Bir alim bir mesele hakkında bir ictihad yaparsa, eğer doğru karar vermişse iki sevap kazanır, yok eğer yanlış karar vermişse bir sevap kazanır" demişlerdir. "Sahabelerin hepsi müctehid oldukları için onlar ne yaparsa yapsınlar, nasıl hüküm verirlerse versinler, onlar sorumlu olmazlar ve sevap kazanırlar" demişlerdir. "Ehlibeyte ve Hz. Ali'ye haksızlık yapanlar da hep sahabe oldukları için hep haklıdırlar" demişlerdir. Böylece ehlibeyte ve Hz. Ali'ye yapılan bütün zulüm ve haksızlıklar, ictihad örtüsü ile örtülmüştür. Evet, altını çizerek ifade edelim ki; bu anlayış, İslam'ın ruhuna da insanlık faziletine de aykırıdır. Hakkaniyet ve adalete aykırı olan bir karar ve uygulama, "İctihaddır..." denilip dinen meşru görülemez.

Biz insan haklarına tecavüz ve zulüm anlamı taşıyan hüküm ve uygulamaların, İslam ile asla bağdaşmayacağına inanıyoruz. Dolayısıyla Hz. Ali'ye ve ehlibeyte zulüm ve haksızlık manasına gelen karar ve tatbikatları, Sünni âlimlerin ictihad perdesi ile örtmeleri İslam'a aykırıdır, adalete aykırıdır, hakkaniyete aykırıdır...

O nedenledir ki bu yanlış tutumlar Müslümanların bölünmelerine sebep olmaktadır. Bugünkü 21. asırda yaşayan ve düşünen insanlar, artık o geçmişin yanlışlarından kurtulmak zorundadırlar.

Ehlibeyte ve Hz. Ali'ye yapılan haksızlık ve dışlamalar, bütün Müslümanları da etkiledi. Müslümanların devletini de felakete sürükledi. Bu olumsuz gelişmeler, Hz. Osman'ın halife olması ile zirveye çıktı ve Emeviler devletin her tarafını işgal ettiler, bundan da çok büyük facialar doğdu.

Yarın: Hz. Osman zamanında Emeviler devlete hakim oldular.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır