kapat
11.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Bu köşe kış köşesi ortada suşişesi!

Yatak hayli genişti. Yani biz yattığımızda aramızda birkaç kişilik boş yer kalıyordu. Yatağın yerle ilişkisini hiç sormayın
SABAH'ın yeni oluşumu PAZAR SABAH'ın sahifeleri arasında benim işgalim altında bulunan yerin, bir süredir böyle resimli çiçekli böcekli olması okunabilirliği açısından faideli oldu diye düşünüyorum. Siz bu yazıyı okumakta olan kıymetlilerim sakın üzerinize alınmayın; bulunduğumuz yüzölçümünde (aslında "bu coğrafyada" demek daha havalı olacaktı) okuma zoru olma diye bir hadise var mı yok mu?

İşte bundan dolayıdır ki harflerin gözünüze verdiği zararın bir kısmını telafi amaçlı yeni şeklimizle, yani ki öğretici (!) fotoğraflarımız eşliğindeki araştırmamızla (buraya da bi ünlem rica ediyim) bu pazar da huzurlarınızdayız.

Geçtiğimiz hafta, unutulmaz Barış Manço, ölümünün üçüncü yılında çeşitli etkinliklerle anıldı. Bunlardan biri de Ankara'da Japon Tanıtma Vakfı'nda düzenlenen geceydi. Bu davette ben de birkaç şarkı söyledim.

NE MEŞHURMUŞUM BEN!

Çok sevdiğim Ankara'ya giderken fazlasıyla heyecanlıydım. Japonları da en az Ankaralılar kadar severim. Lafın burasında orta boy bir parantez açarak, bir küçük anımı da nakletmeden geçemeyeceğim.

Geçmiş zaman; tarihi tarafımca meçhul. Uçağımız Ankara'ya varmış, apronda terminal binasına doğru ilerliyoruz. Tam kapıya yaklaştığımda çekirge sürüsü misali bir Japon kalabalığının beni takip ettiğini farkettim. Evet. Bana doğru geliyorlardı. Japonca olmadığına kesin kanaat getirdiğim bir lisanla (!) beni tanıdıklarını, çok beğendiklerini imzalı bir resim verip veremeyeceğimi sordular. Şaşkınlıktan gözlerim onlarınki gibi iki yana çekilmişti. Zevkten dört köşe olmamsa o müthiş saniyelerin hemen akabinde vuku bulacaktı. Torunlarıma bile övünçle anlatacağım bu anımı hiç unutamam.

Evet Ankara'ya gittik gitmesine de ben, anma gecesinde sadece bir tane Japon görebildim. O da yanımda oturan Lale Manço'nun yanında oturan Japonya büyükelçisi beydi. Bu Japon eksikliği, beni nasıl da sükutu hayale uğratmıştı size anlatamam. Gecenin hitamında Japon kompleksi içinde yer alan Japon lokantasında yemek yediğimiz sırada suşici Japon Bey'i esir alışımdan belli olmuyor mu? (b.k.z küçük fotoğraf) Japon Vakfı Başkanı Cafer Tayyar Sadıklar bey ve harika eşi bizi yani Lale Manço ile beni hoşluk yaparak yeni açılan bir otelin balayı dairesinde ağırladılar.

Lale ile balayı üzerine yaptığımız esprilerden helak olup uyuyakalmışız. Söylemesi ayıp yalnız uyuya değil, aynı yatakta yatmak zorunda da kaldık. Ev sahiplerimiz o kadar sevimli ve hoş insanlardı ki onların odamızı beğenmedik sanmalarını istemedik. Zaten yine söylemesi ayıp, yatak üç dört kişilikti yani biz yattığımızda aramızda birkaç kişilik boş yer kalıyordu. Fakat uyumadan önce benim kulak tıpalarımı, Lale'nin ise dişlerini beyazlatmak amacıyla plastik dişliğini taktığı andaki muhteşem uyumumuzu görmeliydiniz.

MÜTHİŞ KEŞİF

Gelelim "suşi" olayına: Özellikle İstanbulda'ki suşiseviciler patlamasını anlamak mümkün değil. Milletçe ne çok severmişiz bu yemeği. Neredeyse kebapçı sayısına eş suşici açılmasını başka neye bağlayabiliriz ki? Yıllar önce ilk tattığımda beni yemeye tövbe ettiren bu yiyeceği bu sefer kendimi kaybetmiş bir şekilde yememi neye bağlıyorsak oraya da bağlayabiliriz. Suşi sevmezler ığğk yapacaklar belki ama ağız tadı anlamında müthiş bir gecikmiş keşif yaptığım kanaatindeyim. O gece suşi yiyerek can verecektim zaten.

Bu arada Lale de ezeli bir suşisevermiş meğer. Sonuç olarak içi suşi dolu tömbek gibi göbeklerimizle mutlu bir Ankara gecesini sabaha erdirdik. Sabahın kör kandilinde uçağa binip şehrimize avdet etmeseydik Ankara'nın keyfini çıkarsaydım daha da mutlu olacaktım ya neyse. Allahın günü çuvala mı girdi? Bi daaki sefere..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır