Ertuğrul Özkök'ün ortaya attığı "Bu köşeler babamızın malı mı?" sorusu bağlamında birkaç satır...
Ali Naci Karacan 30 Ağustos 1930 günü, İnkılap Gazetesi'ni yayın yaşamına sokarken yazdığı "Maksat ve Meslek" başlıklı başyazısında, gazetecilik mesleği üzerine şöylesi bir tespitte bulunur:
"Gazi Mustafa Kemal, evvela, insanın en büyük kuvveti olan, 'ümid'ini kaybetmiş bir milleti, çelik iradesinin içinde topladı. Harbi ve sulhu kazandı.
Vatanı kurtardı. Saltanatçı ve şeriatçı idareyi parçaladı. Sonra bu memleketi cihanın en mamur memleketleri ve bu milleti cihanın en medeni milletleri seviyesine yükseltmek için Cumhuriyet'i ve buna mesnet olarak Halk Fırkası'nı tesis etti.
Biz o fırkadanız. O fırkanın parasız pulsuz, fakat candan adamıyız. Daima büyük önderin işaret ettiği istikamete doğru yürümek ve onunfikirleri için, o fikirlere karşı olanlarla mücadele etmek. Mesleğimiz budur.
Halk Fırkası'nın lideri İsmet Paşa hazretlerinden nasıl çalışmamız lazım geldiği hakkında, bizi irşat etmelerini rica ettik. Müşarünileyh bize şu mektubu yazmak lütfunda bulundular:
'İnkılap Gazetesi'ne, Bence iyi bir gazetenin hasletleri şunlardır: İyi ve açık görmek, bir hakim gibi hükümlerinde adil olmaya çalışmak, memleketi kendisi ediyormuş gibi mesuliyet hissi taşımaktır. İsmet.'..."
Ne kadar açık ve sade değil mi!..
Sayfalar dolusu yazılacak ve binlerce örnek verilebilecek bir konu
hakkında bu kadar öz ve net tavır koyabilmek...
Özkök'ün sorduğu sorunun havada kalması, sanıyorum son yıllarda bu manifestonun ortadan kalkmasından kaynaklanıyor...