kapat
06.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Buharlaştırma

Ekonomik krizin faturasını devlet hesapladı: 50 milyar dolar. Ülkenin geliri, halkın varlığı net olarak yüzde 25 oranında azaldı. Bu "buharlaşan" rakamdır. Buharlaşmanın diğer etkileri ile fakirleşme bir kat daha artmıştır.

"Buharlaşma" bir neden değil, sonuçtur. Devlet yönetiminin "mali" zaaflarının birikiminin bir aşamasında yanlış kararlar, teşhisi doğru yapmayı engelleyen tepkiler, 2000 yılı sonunda patlamayla sonuçlanmış ve böylece 50 milyar dolar buharlaşmıştır.

Türkiye'nin tekrar 1999 düzeyine gelmesi ancak 2004 yılında mümkün olacaktır. Bu da şu anda dış baskılarla sağlanan "sıkı-yönetim"in devam etmesi koşuluyla mümkündür. Yani siyasilerin, "siyasi" nedenlerle kamu kaynaklarını çarçur etmemeleri koşuluyla kayıp zaman 5 yılla sınırlanabilecektir.

Kemal Derviş Amerika'dan yaptığı açıklamalarda tekrar uyardı, hatırlattı: "Uluslararası Para Fonu'ndan sağlanan kaynak kredidir ve geri ödenecektir."

Peki siyasi yönetim bu 5 yıllık kaybın yeterince bilincinde midir?

Yeni 'Siyasi' projeler
Besim Tibuk şu anda Ankara'da başlatılmış ya da başlatılmaya çalışılan 4 tane yatırım ve projeye dikkat çekiyor.

Bunların birincisi Türk Telekom bünyesinde başlatılmış olan cep telefonu yatırımıdır. Cep telefonu piyasasında, ülkemizde üç büyük operatör çalışmaktadır. Bu piyasadaki rekabet ortamı içinde her üç kuruluş da sürekli olarak yeni avantajlarla, indirimlerle piyasa paylarını artırmaya çalışmaktadır. Dünyada da GSM piyasasında hem durgunluk yaşanmakta, hem de durmaksızın gelişen teknoloji dolayısıyla sürekli olarak yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Teknolojiler çok hızla eskimektedir.

Soru şudur: Böyle bir ortamda kamu kaynaklarıyla, zorlu bir rekabet ortamında büyük zararları göze alarak yatırım yapmanın amacı ne olabilir?

Amaç arpalık sağlamak
Besim Tibuk bu soruya şu cevabı veriyor: Siyasi yandaşlara arpalık sağlamak, hortumlanacak yeni havuzlar yaratmak...

İkinci proje Bakanlar Kurulu'nda da tartışma ve gerilime neden olan Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi'dir. Bu projenin Ankara-Eskişehir bölümü için yurtdışından 400 milyon dolar ucuz kredi sağlandığı söylenmekte, ancak krediyi verecek olanlar Hazine garantisi istemektedir. Hazine de bu garantiyi vermemektedir.

Genel olarak bir Demiryolları Islah Projesi'nin yürürlüğe konması ayrı bir konudur. Bu aşamada böyle pahalı bir yatırımla işe başlanması ayrı bir konudur.

Besim Tibuk şu soruyu soruyor: Neden özel sektörün yap-işlet modeliyle, Hazine garantisine gerek kalmayan bir finansmanla bu projeyi üstlenmesi için çaba gösterilmiyor?

Tekrar ortaya atılan bir başka proje de İstanbul Tüp Geçit Projesi'dir. Bu da 2.5 milyar dolarlık bir yatırımdır, kredisi Japonya'dan sağlanacaktır. Ancak bu yatırımın da verimli olması mümkün görülmemekte, Hazine de bu krediye garanti vermeye yanaşmamaktadır.

Siyasi yatırım olarak yapılmış havaalanlarından altısı kapatılırken, ortaya bir de sadece iç piyasada çalışacak bir Havayolu Şirketi Projesi atılmıştır. Dünyanın en büyük havayolu şirketleri batarken, batmayanlar zorlukla ayakta dururken, Türkiye'de iç talep yüzde 30'dan fazla düşmüşken, böyle bir projeden söz edilmesi ne anlama gelir?

Siyasi yönetimin bir bölümü, Türkiye'nin "düze çıkması" konusunu çok farklı anlamaya devam ediyor. 50 milyar doların nasıl buharlaştığını hemen unuttular, çünkü IMF'den paralar geliyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır