kapat
06.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Terör realitesi

Yakın zamanda Avrupa Birliği sınırları içinde "Apo'ya özgürlük" kampanyası bağlatılabilir...

Bu anlamda birkaç satır...

Kır gerillasının önderlerinden Ho Ci Minh, 1954'te taraftarlarına şu sözlerle moral veriyordu:

"Politikası olmayan silahlı kuvvetler harekatı, kökleri olmayan ağaca benzer."

Ve...

1968 yılında Vietnam'da, "Ben Tre" kasabasını yok eden binbaşının kendini aklamaya çalıştığı sözleri:

"Ben Tre'yi korumak için, Ben Tre'yi yok etmek zorundaydım..."

PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın bu sözlere paralel beyanatları vardır...

Yukarıya aldığım gerilla mentalitesini karşılayan sözlerdir onlar...

ÖRT Kİ ÖLEM

Nitekim...

PKK lideri Apo ile 1991 yılının başlarında, bir yılbaşı arefesinde görüşmemiz olacaktı.

Randevuyu almamda da bana, Doğu Perinçek yardımcı olmuştu...

Apo'yla ilgili önceden yapılmış röportajlar vardı; ama, ben PKK lideri ile birebir görüşüp, hayata bakış açısını, inançlarını, gelecekten beklentilerini, yine O'nun sesinden dinlemek istemiştim.

Sonra da edindiğim izlenimleri ve çektiğim "düşünce fotoğrafları"nı elimdeki bantlarla birlikte bu konunun uzmanına...

Kuzey Kıbrıslı bir Türk olan ve şu anda Amerika'da yaşayan, Etnik Terör Uzmanı Prof. Dr. Vamık D. Volkan'a aktaracak ve O'ndan, Apo ve PKK'nın sosyo-psikolojik bir haritasını çıkartmasını isteyecektim.

Olmadı...

Olamadı!..

Gazete yönetimi ile aramdaki doku uyuşmazlığı ve uzunca süredir devam eden rahatsızlığım da nüksedince randevuya gidemedim...

Yerime bir başka gazeteci arkadaşım Yücel Arı gitti. Bir haftalık Lübnan gezisinin, üç gününü Bekaa'daki Mahsun Korkmaz Akademisi'nde geçirmişti. Gezi dönüşü, yukarıda çizmeye çalıştığım gerilla felsefesine dönük, silahlı mücadelenin kaçınılmazlığını dile getiren Apo'nun kafa yapısından kesitler sunmuştu bana...

PKK'nın, Pınarcık katliamı...

Ve yukarıya aldığım o sözler. Bunlar sadece, kuvvete dayanan ve politikadan uzak, insani değerlerden yoksun, çözüm taktikleridir. Adeta, araya karbon kağıdı koyup çoğaltılmış, kopya eylemler şeklinde de algılanabilir.

Onun için PKK'ya, Kürtler'in temsilcisi gözü ile bakmak isteyen AB'nin öncelikle bu ayrımı yapması gerekiyor...

Daha geçenlerde Eski Yunan Dışişleri Bakanı Pangalos, Apo'ya şerefli bir gerilla gibi dövüşmediği için saldırmıyor muydu?

Bu bakımdan PKK, terörist bir örgüttür...

Apo da terörist...

Ki...

Daha sonra Prof. Dr. Volkan, benim Apo'nun iç dünyasını ortaya koyma girişimimi "Kan Çizgisi" adlı eserinde ortaya koydu...

Onun çapraşık iç dünyasında kesitler sundu...

KARBON KAĞIDI

Son günlerde ise AB'den art arda gelen ve PKK'nın siyasallaşma çalışmalarına destek veren eylemler ne söylenebilir?

Sanki tek merkezden yürütülen, araya karbon kağıdı koyup çoğaltılmış eylemler izlenimi veriyor...

İsveç Büyükelçiliği'nin İzmir'de düzenlenen bir toplantıda içi yalanlarla dolu bir kitabı, gözümüzün içine baka baka dağıtmaya çalışması için daha ne denilebilir ki!

Oysa...

Hadisenin özü onların sandığı kadar karmaşık değil...

İsveç sefaretinin yanlış bilgilenmesini önlemek için bu anlamda, Kürt realitesine dair birkaç bilgi notu sunayım...

"Kürt" kelimesine yakın bir "sesle" tarihin tanışmasının M.Ö. 6. yüzyılda olduğu iddia ediliyor... Yani bundan 2 bin 600 yıl kadar önce...

O tarihte İran'ın güneyi ve Fırat'ın istilasına girmiş...

Yunan tarihçileri onlardan Kardukoy "Karduk"lar diye sözederler.

Kürt kelimesinin zamanla bu kökten türemiş olabileceği iddia ediliyor...

Müslüman Arap istilası sırasında da bu halk, Müslümanlığı kabul etti...

Bir başka not...

Tarihte Kürdistan deyimini ilk kullanan ve bu adla bir eyalet kuran Büyük Selçuklu Sultanı Sancar'dır.

1514'te Sultan Selim, İran Şahı İsmail'i yenilgiye uğratır. Sultan'ın danışmanı Kürt kökenli alim İdris Bitlisi, Şah Selim'e, İsmail'in çok eziyet ettiği Kürt beylikleri ile iyi ilişkiler tavsiye eder...

Böylece Osmanlılar, İran sınırında kendilerine bağlı Kürt beylikleri ile bir tampon ve güvenilir bölge kurarlar...

O dönemden sonra yüzlerce yıl Osmanlı topraklarında Türk ve Kürt kökenli yurttaşlar kardeşçe yaşarlar. Omuz omuza bu topraklar için savaşırlar. Çünkü Kürt realitesini tanıyan, kimliği kabul eden samimi bir politikadır bu.

Ancak 1800'lerden sonra Irkçılık cereyanları kimliklerin inkarı, dış tahrikler nedeniyle grup grup isyanlar, silahlı çatışmalar da başlar...

ZIT KUTUPLAR

Pan Türkizmin Turancılığın karşısına, Avrupa'dan bazı ellerin karışması ile Pankürtçülük akımı çıkartılır...

Biri diğerini tahrik eder...

Daha da büyütür...

Hadise, birçok değişik boyuttan geçtikten sonra, bugünkü durumuna gelir...

Bu anlamda başka notlar da var... Geçiniz...

Benim asıl merak ettiğim konu şu:

Acaba Avrupa'nın üç büyükleri gerçekten Kürt, Türk, Çerkez, Laz vb geçmişlerini tamamen duygusal gerekçelerle mi merak ediyor?

Sanmam!..

Yoksa yüzük taşı konumunda bir yere konuşlandırılmış bu ülke, hepsinin iştahını mı kabartıyor?...

O yüzden parçalayıp, kendilerine tabii olan, küçük devletçikler mi kurmak istiyorlar? Bunun için de buldukları her unsuru taşeron olarak mı kullanıyorlar?

Kanımca böyle...

Bu bakımdan uyanık olmak şart!

AB içinde yer alan ülkelerin başkentleri, "Apo'ya özgürlük" kampanyasına yeşil ışık yakmak yerine, kendi sınırları içinde değişik bankalarda yatan 250 milyon dolar civarındaki PKK parasına el koyup, terör tazminatı olarak Türkiye'ye teslim etmesi gerekmez mi?

Asıl şık olan budur!

Yoksa kültürel haklar palavrası altında, PKK gibi bir terörist örgütü aklamak değil!..

AB'nin PKK bağlamında artık "terör realitesi"ni tanıması gerekiyor...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır