G.Saray neden mali sorunlardan kurtulamıyor? Özellikle Avrupa kupalarına katılan takımlar, "Bütçelerine ayrı bir fasıl" eklerler. Eğer kupalarda 2 yıldır G.Saray'ın yaptığı gibi başlangıç kadrolarıyla tur atlıyorlarsa, 2. dörtlü grup maçları daha güçlü takımlarla oynanacağı için 1 veya 2 çok çok kaliteli futbolcu alırlar.

Artık FIFA'ya göre 2003'ten itibren kulüpler borçsuz olacak. Bunun için bütçe ve gelir-gider hesabı çok hassaslaşıyor. Bu nedenle bir "mali politika" çiziyorlar. Burada da iki gelir kaynağı gözüküyor. Biri, mahalli lig ve kupa maçları. Buradaki esas şudur: Her takım kendi saha hasılatını alır. Bu üç aşağı, beş yukarı saha kapasitesine göre bellidir. Maç kazansan da, kaybetsen de birim değişmez. Ama bu ligin yanında bir de külliyetli bir ön giriş parasının yanısıra, aldığınız her fazla puana göre artan bir mali UEFA dağıtım primleri var. İşte bu süper mali güce erişmek için, kupanın her yeni döneminde daha kaliteli oyuncular alınmalıdır. Bunun finansmanı da, alacağınız ekstra puanların içeriğindedir.

G.Saray'da bu yıl 16 oyuncu değişti. Hele hele 2. dörtlü gruba kalındığı zaman Brezilya'nın ne kadar sıradan oyuncusu varsa ĞBatista hariç- geldiler. Denendiler ve pek az bir yüzdesi kalıp diğerleri geri gittiler. Yönetimin bu kadar girişken olması, görevde 2 yıl daha kalmak için, adeta 'seçim sloganı' gibi kullanıldı. Kadro dinamikmiş gibi gösterilmek istendi. Oysa ki, gelip gitmeli bu kadar çok oyuncuya sarfedilen paralar G.Saray'ın borcunu arttıran sebepler arasındadır. Çünkü futbolun bir başka yüzü daha var; ölü sezonda ve transfer ayında ligler döneminde kazanılan paraların bir kısmını biriktirmişseniz, sağlıklı bir transfer ve hazırlık dönemi yaşarsınız.

G.Saray, ilk tur sonrası bütçesini bu düşüncelere göre ayarlamadığı için %0'i çok acemi 16 oyuncu değiştirdi. Şimdi martta yönetime gelenler yandı. Borç, haziran ayında bugünkü 110 milyon doları belgeler. Kabahat, bütçe ilkelerini bilimsel olarak uygulamayan ve bu şartlara dikkat etmeyen yönetim ve üyeleridir. Ayrıca UEFA, "Borçsuz kulüp uygulama" ilkesi için bir süre tayin etti. "İlke olarak borcunuza bugün müdahale edersek, 'onurunuz kırılır' ama verilen sürede borç sıfırlanmazsa aynı müsamahayı göremez, Avrupa kupalarına giremezsiniz" diyorlar. Bu kesin kararlarıdır.

İlginç bir Barcelona maçı daha oynanacak
G.Saray-Barcelona maçları eskiden beri ilginç oluyor. Kubilay Türkyılmaz'ın santrfor oynadığı dönemde Barcelona'daki bir maçta sarı-kırmızılılar golü atınca antrenör Cruyff, forvet oynayan Koeman'ı liberoya çekti. Çünkü G.Saray defansını kapamış, kontratak oynuyordu. Koeman da takımda uzaktan en isabetli pas dağıtma özelliği olan adamdı. Bu suretle onu forvette kullanacağına, defanstan oyun kurucu olarak görevlendrirdi ve oyunun akışı tümüyle değişti.

Skandal sarstı
Bu sene de gene Barcelona, yeni antrenörü Rexach ile dünyada üst üste toplam olarak en çok paslaşma yapan takım olma özelliği ile G.Saray'ı ilk yarıda perişan edeceğini zannetti, fakat 2 gol yediler. İkinci yarı, Overmars oyuna girdi. Çok iyi kapanan G.Saray, sağ bekin yerinden falso vermeye başladı ve oradan oluşan pozisyonlarla maç berabere bitti.

Şimdi bu maçın rövanşı İstanbul'da oynanacak. 2-1 yenildikleri Rayo Vallecano maçı öncesi yapılan 'Otel Hesperia alemi' ile sarsılan Barcelona'nın İstanbul'da inanılmaz bir disiplin uygulayacağı ısrarla açıklanıyor.

Barcelona bu yıl Real Madrid'e kaptırdığı Figo'dan sonra yılın en büyük dramını yaşıyor. Ligde 9. durumda oluşu, rakibi Real Madrid'in bütün borçlarını ödemesi ve üstelik de İspanyol gazetelerinin G.Saray maçı sonrası onlara attığı bir de kazık var.

Maçın hakemi, Capone'yi oyundan attıktan sonra bütün Madrid kökenli gazeteler, "Hakem haksız yere Capone'ye kırmızı kart çıkarttı" derken, Barcelonalılar bu kampanyayı Real Madridliler'in teşvik ettiği iddiasıyla köpürdüler.

İşte İstanbul'daki Barcelona-G.Saray maçı bu olayların son noktası olacak.