Bir teknik direktörün başarılı olması, elindeki oyunculardan fazlası ile yararlanabilmesi ve onlardan iyi performanslar almasına bağlıdır. Dün akşamki maçta gözüme çarpan en büyük değişiklik, F.Bahçeli futbolcuların topu 'ayaklarına gelsin' diye beklememeleriydi. Özellikle ilk yarıda topu kapmak için hep hareket ettiler. Futbolun esas şartı, oynamak, gol atmak ve kazanmaktır. F.Bahçe dün Kocaeli karşısında ilk yarıda atmış olduğu 3 golle bunu gösterdi.

Benim futbol anlayışıma göre, topu kazandıktan sonra ona en iyi şekilde yön veren ve neticeye varmasını bilen futbolcu, iyi futbolcudur. Herkesin merakla beklediği Brezilyalı Simao dün akşam olabildiği kadar basit ama o derece de akıllıca oynadı. Buluştuğu topları hemen en yakın arkadaşına ayağının içiyle gönderiyordu. Tabii daha dün Brezilya'dan gelip hiç tanımadığı bir takımda forma giymek de kolay bir iş değil.

Fatih'i hızlandırdı
Dün akşam sahanın en iyi oyuncusu bana göre Fatih Akyel'di. İlk yarıda oyuna çok süratli girdi. Fatih'in iyi oynamasına en büyük etken, yanında oynayan Brezilyalı Simao'ydu. Çünkü verdiği toplarla Fatih'in oyununa sürat getirdi. Rakip sahaya çok çabuk inmesini sağladı. Bu durum maçın en önemli noktasıydı. Andersson'un attığı ilk gol, çok güzeldi. İsveçli hem topu çok iyi takip etti, hem de vurulması gerektiği gibi vurdu.

Maalesef dün akşam yine bazı F.Bahçeli oyuncuların hakemin verdiği kararlardan sonra itiraz ettiklerini gördüm. Zaten F.Bahçeliler'in aldığı sarı ve kırmızı kartların hiçbiri futbol oyunu esnasında olmuyor. Hep hakeme boş yere itirazdan görülüyor. Sarı-lacivertli futbolcuların, hakemlerin verdikleri kararları hiçbir şekilde değiştirmediklerini bildikleri halde ısrarla sürdürdükleri bu gibi davranışlar geçen hafta olduğu gibi ileride de F.Bahçe'ye zarar verebilir.