Öyle bir otel ki, açılır açılmaz Amerika'nın ünlü gezi ve otel dergisi Conde Nast Traveler'in "Dünyanın en iyi 36 yeni oteli" listesine girmiş, başta ünlü moda dergisi Vallpaper ve Vogue olmak üzere belli başlı dergiler tarafından tanıtılmış, Türkiye'nin yüz akı otellerinden biri olmuştu. Bodrum'un tepesinden muhteşem bir manzaraya bakan 95 odalı butik otel The Marmara Bodrum'dan bahsediyoruz.

12 milyon $ harcandı
12 milyon dolara malolan ve 2 yıl önce açılan lüks butik otelin kapılarını müşterilerine kapattığını geçtiğimiz hafta öğrendim. 11 Eylül'de Amerika'ya yapılan terörist saldırıların Türkiye'nin turizmini 2002 yılında çok fazla etkileyeceğini şimdiden söylemek mümkün sanırım.

Yazarımız Hıncal Uluç'un bir tarihte yazdığı gibi içinde dolaşırken kendinizi bir sanat galerisinde hissettiğiniz, iç ve dış mimarisiyle büyüleyici olan otelin en büyük müşteri grubu Amerikalılardı. Ancak The Marmara İstanbul Genel Müdürü Cem Gündeş'le yaptığım sohbetten öğrendiğime göre, Amerikalılar 11 Eylül'den sonra bütün rezervasyonlarını iptal etmiş.

The Marmara Bodrum, hedef müşteri grubunu kaybedince kapılarını kapatmaktan başka çare kalmamış.

Astronomik fiyatlar
Kalitesiyle "Küçük Lüks Oteller" zincirine de girmeyi başaran otelin sezonda iki kişilik oda fiyatı 400 dolara kadar çıkıyordu.

Oda fiyatına hiçbir şey dahil olmadığından müşteriler bir o kadar parayı da sabah, öğlen ve akşam yemeklerinde harcıyordu. Yani zengin ve elit müşteriye hitap eden The Marmara Bodrum'a, oda fiyatında, çevredeki hiçbir otel yetişemiyordu.

Oda fiyatı 110 $ olursa...
Okadar para harcanmış ve verdiği hizmetle giden herkesi büyüleyen The Marmara Bodrum'a ne olacağını Cem Gündeş'e sordum ve öğrendim ki otel kapılarını Nisan ayında tekrar açacak. Ama otel bu kez farklı bir müşteri grubuna hizmet verecek, yani biz Türkler'e. Amerikalılar'dan umudunu kesen The Marmara yönetimi, çareyi oda fiyatlarını aşağı çekmekte bulmuş. Daha önce 250 dolardan aşağı bir fiyata asla razı olmayan The Marmara Bodrum, bu yaz Türk müşterilere oda fiyatını 110 ile 150 dolar arasında belirlemiş. Oteli kapatmış olmanın mutsuzluğunu yaşayan Cem Gündeş, "Tam da hedeflediğimiz noktaya gelmiş, istediğimiz müşteri kitlesine ulaşmıştık ancak 11 Eylül'den sonra herşey tersine döndü" diyor.

Kiska Holding'in patronu Oğuz Gürsel'e ait olan otel grup için prestij demek. Bu nedenle fiyatları aşağı çekerek yaşatılması büyük önem taşıyor.

Lüks gemiler de terketti!
2001 yılında krizin en tarihi günlerini yaşadık ama turizm sektörü 11 Eylül'e kadar hemen hemen hiçbirşey hissetmedi. Turist sayısında ve turizm gelirlerinde hedefler tutuldu. Ancak 2002 pek de iyi olmayacağa benziyor. Örneğin bu yıl hiçbir lüks otel gemi (Cruise line) Türkiye limanlarına uğramayacakmış. Çünkü Türkiye güzergâhlardan çıkarılmış. Bizim yüzümüzden olan Yunanistan'a olmuş ve aynı güzergâhta olduğu için Yunanistan limanları da hattan çıkarılmış. Lüks gemilerin Türkiye'ye uğramayacak olmasının da etkisiyle Gündeş, 12 bin geceleme kayıpları olduğundan yakınıyor. Kuşkusuz bu gemilerle seyahat eden turistlerin günde en az 150 dolar harcadığı gözönüne alınırsa, Türkiye'nin kaybı çok daha iyi anlaşılır. Özellikle Amerikalı turist seyahati süresince en pahalı restoranda yemeğini yiyip, en güzel mekânlarda dolaşıp çok para harcıyor. 2002'de zengin Amerikalı turist göremeyeceğe benziyoruz. Sohbet ederken Gündeş sıralıyor: Körfez Savaşı, THY grevi, Kapalıçarşı'da patlayan bomba, Mavi Çarşı yangını, Apo'nun yakalanışı, Mısır Çarşısı'da patlayan bomba, ardarda yaşanan iki deprem ve son olarak da 11 Eylül. Tüm bunlardan sonra, biz Türk otelciler dünyanın neresine gidersek gidelim rahatlıkla otel yönetebiliriz. Her gün krizi yönetimi yapıp, her an strateji değiştiriyoruz.