kapat
02.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Tutmayın bizi, dans edeceğiz

"Hiçbir zaman beden dans edemeyecek kadar yaşlı veya beceriksiz değildir. Ama zihinlerimizde bu tutukluğa yol açan yasaklar vardır ve onlarla baş etmek zordur!"

Avrupa'da "20. Yüzyıl dansının babası" sayılan büyük koreograf Maurice Bejart bir zamanlar böyle demişti.

Son yıllarda bakıyorum da, ne kadar çok insan başta tango olmak üzere latin danslarına merak sardı. Bankacı mesai bitince koştura koştura dans salonuna gidiyor, tangoya...

Sonra şu yıldızı yükselen kulüp kültürü (clubbing) ve müziği var. Özellikle hafta sonları binlerce genç (evet, yanlış okumadınız; binlerce genç!) bu müzikle sabahlara kadar kendilerini dansın kollarına bırakıyor.

Çiftlerin gösterişli figürlerine dayanan danslardan değil tabii bunlar. Daha çok bedenle barışmaya; bedenle sarmaş dolaş ve "sarhoş" olmaya dayalı bir kıpırdanma... Ya da bedeni zincirlerinden kurtarma seansı...

Ben Sultans of The Dance gösterilerinin bu kadar büyük ilgi görmesinde bile toplumun dans etme arzusunun yükselişini görüyorum. Eminim ki, o horondaki müthiş enerjiyi izlemeye defalarca gidenleri asıl büyüleyen, sahneden seyircilere akan ortak dans çağrısı...

Anlaşılan toplumca tepinmek istiyoruz; içimizden geldiği gibi tepinmek..

Anlaşılan toplumca birbirimizin belinden kavrayıp, başımız dönünceye kadar dönmek, dönmek, dönmek istiyoruz...

Aramızdan bazılarının ciddiyetimize "meze olarak" masa üstlerine fırlayıp kıvırmalarını değil, basbayağı dans etmeyi istiyoruz...

Anlaşılan "ağır olup molla sayılma" geleneği toplumca içimizi sıkmaya başlamış...

Güzel!

Bugün bedenler...

Bir bakmışsınız yarın da beyinler zincirlerini atmış...

Özgürce tepiniyorlar.

Çok mu hayal?..

***
Sabah sabah kitaplığımdaki fotokopiler yığını arasından karşıma Maurice Bejart'la 1970'lerde yapılmış bir röportaj çıkmaz mı?

"Modern kültür nasıl toplumların dans etme arzusunu bilinçdışına ittiyse, dansı da açık havadan, güneş altından alıp bodrumlara, karanlığa, geceye itti. Sanki topluma aykırı bir şey olup çıktı dans" diyor büyük dansçı.

Sonra tam on ikiden vuruyor Bejart: "İnsanlar birbirlerini dansla derinlemesine anlayabilirler. Sözcüklerle, her şey Arap saçına dönüyor. Sözlü dil insanları birbirinden ayırıyor. Danstaysa; gözlerle, ellerle, tenle dolaysız bir bağ kurulur."

Röportajı yapan soruyor Bejart'a: Siz Batı uygarlığına "kıçı oturduğu yerden kalkmayan uygarlık" diyorsunuz, yoksa dansa ve ritme yeteneğimiz mi yok?..

Bejart gülerek yanıtlıyor: "Yetenek diye bir şey yok bu konuda! Sözgelimi 'zencilerin kanında ritm var' derler. Oysa ritm öğrenilen bir şeydir... Kökleri Kongolu ama Belçika'da doğmuş ve Belçikalı gibi yetiştirilmiş bir zenci tanıdım. Çalıştırdığım amatörler grubu içinde en beceriksizi ve yeteneksizi oydu. Herkes ona bakıp, 'nasıl olur ama, zenci bu!' diyordu. Oysa dünyaya geldiği anda tamtamları değil, Brüksel radyosunu dinlemişti bu adam!"

Buraya son olarak ustanın şu sözünü almak istiyorum: "Benim için en mükemmel beden hem yüzde yüz içgüdüsel, hem de tepeden tırnağa yeniden kurulmuş olandır..."



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır