kapat
02.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
159. madde ve kulluktan vatandaşlığa geçememiş kitleleri kazıklama yöntemleri...

Dünkü Radikal'in manşeti altında, Türk Ceza Kanunu'ndaki, ünlü 159. maddenin ilk iki fıkrası, hemen dikkati çekecek bir özenle yayınlanmıştı.

13 milyon aileden oluşan Türkiye'de, kaç kişinin evinde Türk Ceza Kanunu ile Anayasa var ki?

O nedenle ben de, 159. maddenin ilk iki fıkrasını aynen alıyorum:

"Türklüğü, Cumhuriyet'i, Türk milletini, Türk devletini, TBMM'yi, Bakanlar Kurulu'nu, bakanlıkları, adliyeyi, devletin askeri veya emniyet ve muhafaza kuvvetlerini veya bunları temsil eden bir kısmını alenen tahkir ve tezyif eden kimseye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.

Birinci fıkrada yazılı cürümlerin işlenmesinde, tahkir ve tezyif açıkça belirtilmemiş olsa bile ona yönelik bulunduğunda tereddüt edilmeyecek bir durum varsa, tahkir ve tezyif edilen, açıklanmış gibi kabul edilir."

"Eleştiri"yle "tahkir ve tezyif"in arasındaki farklar, kasıtlı olarak netleştirilmemiştir bu fıkralarda... Örneğin "Bu ne biçim devlet" dediğiniz zaman; "Devleti tahkir ve tezyif ettiğiniz" iddiasıyla, hakkınızda kamu davası açılabilir.

Ve hakkınızdaki kamu davası, hangi düzeydeki mahkemede açılır bilir misiniz?

Ağır Ceza Mahkemesinde...

Ağır Ceza Mahkemelerinin ise, gerekçe göstermeden sanığı tutuklama yetkisi vardır.

Mahkemenin sonunda aklansanız bile, belirsiz bir süre tutuklu olarak yatarsınız.

Çünkü Mussolini döneminde, İtalyan Faşist Partisi iktidarının yasalaştırdığı maddelerdir bunlar...

Türkiye'de de her iktidarın, yönetilenlere karşı elinde tuttuğu gizli bir sopadır.

Son 50 yılda, 159. maddenin Türkiye'de kaç bin defa uygulanmış olduğunun bir dökümü yapılmadı.

Yapılmış olsa, Türk demokrasisinin gerçek yüzünün ne olduğu, geceleri kuyudan çıkan bir öcünün çekilivermiş fotoğrafı gibi, kamuoyunun bilincinde pankartlaşırdı.

Bir de iktidarların 159. maddeyi kimlere karşı, hangi yöntemlerle uyguladıkları sorunu vardır.

Diyelim ki açık, yahut görümeyen bir iktidar, bir yazı adamına kızıyor ve ona haddini bildirmek istiyor.

Bir gece trafik polisleri o yazarın arabasını durduruverirler.

Ve 3 polis, önce yazarla kısa bir tartışma açıp, arkasından da hemen biribirine tanık olur ki, o yazar, hem polislere, hem devlete, hem hükümete sövmüş ve ayrıca bir polisin de düğmesini koparmıştır.

Sizin tanığınız da olmadığı için, bal gibi gidebilirsiniz okkanın altına...

Önce gözaltına alınır, ertesi gün "suç üstü"lere bakan nöbetçi Ceza Mahkemesince tutuklanır ve ne zaman açılıp, ne zaman başlayacağı belli olmayan bir davanın "ağır ceza sanığı" olarak tıkılırsınız içeri...

65 milyon vatandaşımızdan kaçı farkındadır nasıl yönetildiğinin?

Peki, son 50 yılda basın neden hiç ön plana çıkarmadı bu maddeleri?

Çünkü halk, gazete okumuyor ve basını ödemiyordu.

Bugün dahi nüfusa göre 30 milyon olması gereken gazete tiraj toplamı, sadece 3 milyon...

Son 50 yılda, -okuyucular ödemediğine göre- kim ödedi basını?

1950'den sonra CHP muhalefete düşünce, İstanbul'da Menderes'i tutan gazetelere karşı "besleme basın" diye bir kampanya açmıştı...

CHP de, iktidardayken aynı şeyi yaptığı için, iyi bildiği bir konuydu bu...

Ankara yönetimleri ve "çağdaş uygarlık düzeyleri"...

Ah ah ah!

Kargalar bile gülmekten vazgeçip ağlamaklı oldular, Hazine'den geçinmeli egemen kadroların; sinsi talan ve iri yalanlarla, bir türlü kulluktan kurtulup vatandaş olamamış kitleleri nasıl kazıkladıklarına...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır