Bu "ilke imza atma" işinin suyu çıktı...Önceki gün de Ertuğrul Özkök, yine bir ilke imza attı, muhabirleriyle dobra dobra söyleşi yapmak suretiyle...

Ertesi gün, genç yaşında genel yayın müdürlüğünden emekliye ayrıldığı için asapları hâlâ yatışmayan Umur Talu, Özkök'ün bir ilke attığı imzanın "sahte olduğunu" öne sürdü.

Basını zirveye patlattılar ya, böbürlenmeleri Bağdat'tan duyulacak!..

Sesim çok kötü
Halbuki hayat nice şahane ilklere gebe...

Manken Petek Dinçöz, öyle bir ilke imza koymuş ki, bayılırsınız...

Maydonoz Showland'da sahneye çıkan güzel manken, playback yaparken cihazlar susunca, dımdızlak ortada kalmış, bakmış olacak gibi değil, seyircilere dönüp "hepinizden özür dilerim, biliyorum sesim çok kötü ama biraz sabretmenizi rica ediyorum" demiş...

Ses dediğin sanki salatalık, büyüdükçe güzelleşecek!..

Hayatınızda sesi kötü diye seyirciden özür dileyen şarkıcı duymadınızsa, duyun işte!..

Fakat hevesini kırmayalım kızcağızın, bakarsınız biri iki ay sonra haber dergilerinden birine yazar mazar yaparlar da, dikilir karşımıza, "hadi şimdi öt bakalım, senden daha çok kazanan yazar oldum ya" dese ne cevap veririz?

Böğüren şarkıcılar
Petek hanım hiç olmazsa özür dilemiş... Tebrike şayan vallahi...

Memleket sahneleri hem "anırıp" hem de özür dilemeyen yarmalarla ve de şırfıntılarla dolu...

Bu arada, erkek sesi ile kadın sesi dışında, bir "üçünçü ses" hakim olmaya başladı, çok dikkat edin...

Kulüplerde her gece sabahlara kadar göbek atan zombiler, "böğüren müzisyen"leri en öndeki masalardan dinleyebilmek, onlarla göz göze bakışarak birlikte böğürebilmek için dünya kadar avanta ödüyorlar şef garsonlara...

Müzikte kalite mi, o da ne?

Maksat bol bol gürültü, durmadan "homini gırtlak", sonra da "pufidi kandil, tumba yatak!.."

Bi tarafta da başka bir güruh, sanki "beynimizi kirletmek" amacıyla inanılmaz şeyleri tartışıyor.

Çimentosu araklandığı için ilk lodosta minaresi yıkılan (bunları yapanlar Sinan'ın torunu olmakla övünürler) kaçak camide kılınan namaz, ibadet yerine geçer miymiş?..

Be gerizekalı!..

Sen sahtekarsan eğer, en görkemli camide kılsan ne olur namazı? Sen dürüst isen camiden çimento çalan hırsız kalfanın faturasını Allah niye sana çıkarsın?..

Başkasının faturası başkasına çıkacak olsaydı zaten hepimiz yanmıştık.

Kaçak camiler
Camilerde toplanan paralar nereye gider, her köşe başında bir rüşvetin, her kapı aralığında bir sahtekarlığın, tokatçılığın, haksızlığın ve riyanın yaşandığı toplumda, hangi namaz geçerli olurdu?..

Türkiye'de halen yapılmakta olan camilerin yüzde 80'i ruhsatsız, yarısından fazlasının mimari projesi yok!..

Allah'tan Tanrı, kulları gibi ahmak değil, herkesin defterini ayrı tuturuyor!

Yoksa bu yalan furyasına, ibadet mi dayanırdı?..

Camiden halı ve ayakkabı çalmaya, yetimin hakkı sövüşlemeye, önüne geleni dolandırmaya namaz mı dayanırdı, dua mı dayanırdı?.. Cemaat, camide ayakkabası araklanmasın diye, cebine koyuyor be, ne anlatıyorsunuz siz...

Otobanlarda iş tutan dönmeler arasında günde 100'dan fazla çiftleşme yapanlar var, Ramazan'da mola veriyorlar mı bilmiyorum?..

Kimler yatıyor bunlarla, hangi mideyle yatıyorlar, hangi mideyle müslümanlığı taşıyorlar omuzlarında?..

Cennette ne var?
Çıkmış biri de diyor ki, cennette kadınlara da erkek var!.. Yok ya? Başka ne var, onu da say bari!..Veya nasıl evleniliyor, buradaki gibi salakça mı, yoksa daha güzel kurallarla mı, yoksa herkes kafasına göre mi takılıyor?

Tv'de gerdan kıra kıra tartışıyorlar "fuhuş yapanın orucu kabul olur mu?", efendim, "pop konseri ile toplanan parayla cami yapılabilir mi" diye?..

Ya bu millet birgün din tacirlerinin cezasını toptan verecek ya da Allah cezamızı verdi bile...

Bu kadar "ahmaklık" ceza değilse nedir?..

Sadece kromozom mu?..