kapat
18.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Ha gayret!

Terörün 11 Eylül'deki saldırısı ile ortaya çıkan uygarlıklar çatışması tehlikesi, Ortadoğu'yu belirleyici coğrafya önemine yükseltti.

Başkan Clinton "Dünyanın 21. Yüzyıldaki kaderini Türkiye'nin kendine biçeceği rol belirleyecektir" demişti.

Bu kehanetin yarısı, daha doğrusu gerekçesi 11 Eylül'de gerçekleşti.

Önümüzdeki dönemin selâmetini gözeten bütün senaryolar da Türkiyesiz bir başarının mümkün olmayacağında birleşiyor.

Tarihin bir lütfu bu..

11 Eylül'e gelirken değişmemekte direnen Türkiye'yi kaderine terketme havasına giren IMF strateji değiştirdi.

Dinler savaşına karşı en güçlü koz "demokratik-laik Müslüman Türkiye" İslâm dünyasına gösterilecek örnek ülke olarak yeniden güçlü bir şekilde desteklenmeye başladı.

Sonra Laeken Zirvesi'nde Avrupa Birliği, kararsızlık karanlığında oyaladığı Türkiye'ye tam üyelik müzakerelerini başlatmak konusunda ilk kez ışık gösterdi.

Avrupa anayasasını hazırlayacak konvansiyona Türkiye de dahil edildi.

Değişim çatışması..
Şu gerçek bizim dışımızda da görüldü:

Türkiye yalnız ekonomik alanda değil, siyasal ve kültürel boyutta da Avrupa'nın Ortadoğu'daki parçası, hatta lideridir.

Türkiye, demokrasi ve adalet değerlerini, Avrupa ölçütlerine kavuşmakta ne kadar istekli ve hızlı davranırsa hedefine, daha doğrusu dünyanın ona verdiği role o kadar çabuk ulaşacaktır.

Burada anahtar sözcük değişim.

"Görüş" dergisinin kapağında Tan'ın harika bir karikatürünü gördüm. Esas duruşta bir ast, koltuğa yayılmış üstüne tekmil veriyordu:

"Maalesef dünya değişiyor efendim..

Arzederim!"

Değişim, çağdaş demokrasi ve hukuk ilkelerinin sigortaladığı adalet, şeffaflık, dürüstlük, verimlilik ve sivilleşmedir.

Türkiye, bütünleşen çağdaş dünyaya ancak değişimi gerçekleştiren reformları hızla çıkararak güvenli adımlar atabilir.

Siyasete cesaret..
Yeniden yapılanma süreci, hiç bir dönemde bugünkü kadar halkın desteğini görmedi.

Ama değişim, bitmeyen bir süreçtir ve menfaat grupları, ayağına basıldığı noktada açık veya gizli bu süreci baltalıyor.

Değişim projelerini, değişimden en çok zarar görecek bürokrasinin hazırlaması, cesaret kırıcı bir çelişki görünse de gerçektir.

Bu zorluğu ancak güçlü bir siyasi irade ile aşabiliriz. İktidarın ve meclisin değişim performansı kötü değil ama geliştirilmeye muhtaç. Aydınların, kamuoyunun teşvik etmesi, cesaretlendirmesi lâzım..

Siyasetin ekonomiden elini çekmesini sağlayan reformlara İhale Yasası'nın eklenmesi ileri bir aşama olacaktır.

Seçim ve Partiler yasalarının değiştirilmesi bu süreci hızlandıracaktır.

ANAP'ın kontrol ettiği KİT'lerde parti orijinli yönetim kurulu üyelerini tasfiye kararı, öteki koalisyon ortaklarına da örnek olmalıdır.

İktidar yeni yıla üye sayısı hiç değilse 24'e inmiş bir bakanlar kurulu ile girmelidir.

Değişim hiç bir ülkeye bizdeki kadar cömert davranmadı. Kıymetini bilelim!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır